Hayat çoğu zaman yanıltıcı biçimde bir tercihler manzumesi gibi görünüyor hepimize. Özellikle fiziksel gerçekliğe müdahale kabiliyeti bu noktada hepimizi yanıltan bir illüzyona dönüşüyor. Hâlbuki ne hayata gelişimiz ne de gidişimiz bizim tercihimiz değil. Cinsiyetimizi, ırkımızı, rengimizi, ailemizi, doğduğumuz evi biz seçmedik. Hayatın bizi aşan yönlerine teslim olduğumuzun farkında olmayı başarabilsek keşke. Ezelde yazılmış bir hikâyenin ebede yürüyen aciz kahramanları olduğumuzu hatırlasak, etrafımızdaki her şeyi bir emanet bilsek, suretten manaya uzanan hakikat sırrını keşfedebileceğiz belki de. Hayatın Cilveleri isimli kitap, kendi algılarımızın sınırlarında algılamaya çalıştığımız hayat gerçeğine geniş bir perspektiften bakabilmenin gayretini ortaya koyuyor.
Olmasını istediklerimizi olması gerekenlerle karıştırdığımızı, istemediklerimizi yok sayma bağnazlığımızı hatırlatıyor bize. Ya hep kaybeden ya da hep kazanan olma modelinin insanı yoldan çıkaran iki damar olduğunu vurguluyor. Hayatı dünya için harcamanın ne kadar acı olduğunu vurgularken, ahireti kazanabilmek için de dünya hayatının en büyük sermayemiz olduğunu hatırlatıyor yazar.
Sınırlı olduğumuzun idrakine varıp, iradelerimizin hakkını vermek suretiyle ideal bir hayat planlamanın yollarını da anlatmayı ihmal etmiyor. Kitap giriş bölümü haricinde, iman ve amele dair, hizmet ve infak mülahazaları ve müteferrik olmak üzere üç bölümden oluşuyor. İnsanının özelliklerinden, inkâra veya günaha düşme sebeplerinin tahlillerine, imanla ölmenin nasıl mümkün olacağından, tebliğ ve irşad faaliyetlerinde bulunan insanların hayatlarında dikkat etmesi gereken üslup ve yaklaşımlara kadar birçok konuda yaşanmış örnekler eşliğinde aydınlatıcı bilgiler veriyor. Bekir Dündar imzasını taşıyan Hayatın Cilveleri, Işık Yayınları tarafından (Ocak 2012) yayımlandı.





