Dünyanın en büyük entegrasyon hareketi olarak kurulan D-8 in, bu sene 11. kuruluş yıldönümü. Bugün ateş çemberine dönüşen Ortadoğu nun, ırkçı emperyalizm tarafından kan revan içinde bırakılmasını önleyecek en büyük insanlık projelerinden olan D-8 Projesi, 11. yılında yeniden işlevsel hale gelmeyi bekliyor.

22 Ekim 1996 tarihindeki "Kalkınmada İşbirliği Konferansı"nı izleyen bir dizi hazırlık toplantılarından sonra 15 Haziran 1997 yılında İstanbul da yapılan Devlet ve Hükümet başkanları zirvesinde D-8 in kuruluşu resmen ilan edilmiştir (İstanbul Deklarasyonu).

Millî Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan ın öncülüğünde 54. Hükümet döneminde kurulan D-8, "ateş medeniyeti"ni temsil eden emperyalist-siyonist ülkelerin dünyayı atomize etme politikalarına karşı, "su medeniyeti"nin temsil edenler tarafından dünyayı ıslah etmek gayesi ile kuruldu. D-8 e imza atan hemen hemen tüm kurucu üye ülkelerin temsilcileri, işbirlikçilerin ayak oyunları ile oluşumun ardından iktidarlardan uzaklaştırılmaları için büyük oyunlara maruz kaldı.

D-8 girişiminin başlatılmasındaki amaç, büyük bir ekonomik potansiyeli, çeşitli kaynakları, geniş bir nüfus ve coğrafi alanı temsil eden 8 ülke arasında ticaret ilişkilerinde yeni fırsatlar oluşturmak ve çeşitlendirmek, uluslararası düzeyde karar alma sürecine katılımı artırmak, daha iyi hayat şartları sağlamak, somut ortak projeler etrafında ekonomik işbirliğini geliştirmek ve gelişmekte olan ülkelerin dünya ekonomisindeki durumlarını güçlendirmektir. D-8, kurucu üyelerinin kompozisyonunun da yansıttığı gibi, bölgesel olmaktan çok küresel bir kuruluştur. Üyelik, grubun hedeflerini, ilkelerini benimseyen ve ortak bağları paylaşan diğer gelişmekte olan ülkelere de açıktır. D-8, üye ülkelerin bölgesel ve uluslararası örgütlere üyeliklerinden kaynaklanan ikili ve çok taraflı taahhütleri üzerinde olumsuz etkisi olmayan bir forumdur.

D-8 lerin hedeflerinden birisi de uluslararası ticarette ve ilişkilerde silah kadar önemli olan yeni bir para birimini dolanıma sokmaktı. Yeni Dünya nın lirası, 8 ülkenin rezervlerini çekerek kendi oluşturacağı Yeni Dünya Bankası nda toplanacaktı. Ve bunun yanı sıra Yeni Dünya Ekonomik İşbirliği Teşkilatı nın da kurulması ile ekonomik bağımsızlık ve güç elde edilecektir. Ardından sırasıyla, Yeni Dünya IMF si, Yeni Kültür İşbirliği Teşkilatı, Şuurlanma ve Tanıtma Teşkilatı, Kadın ve Aileyi Koruma Teşkilatı, Millî Bağımsızlık Kurulu, Siyasi İrade Yüksek Kurulu, Ekonomik Bağımsızlık ve Gelişme Yüksek Kurulu, Teknolojik Bağımsızlık ve Gelişme Yüksek Kurulu, Kültürel Bağımsızlık ve Gelişme Yüksek Kurulu ile sömürgeyi değil barışı ve paylaşmayı hedefleyecek kurumlar oluşturulacaktı.

Prof. Dr. Necmettin Erbakan:

"20. Asrın başlangıcında yeryüzünde 4 büyük imparatorluk hakim durumda idi. Bunlar Osmanlı Devleti, Rus Çarlığı, İngiltere Krallığı ve Avusturya- Macaristan İmparatorluğu idi. Birinci Cihan harbi bu imparatorluklara son verdi. Bu otoritelerin yerine bazı ülkelerde faşist diktatörlükler geldi. İkinci Cihan harbine kadar süren çeyrek asırlık bir dönem bu ülkelerde bir "diktatörler dönemi" oldu. Stalin, Hitler, Mussolini, Franko dönemi yaşandı. Bunların "faşizm" ve "baskıları" insanlara büyük zulümler yaptı. Bu zulümlerin sonucunda ikinci Cihan harbi çıktı. İkinci Cihan harbi bu diktatörlüklere son verdi. Çünkü bu savaş faşizmi ve baskıyı ortadan kaldırmak, hürriyet, insan hakları ve demokrasiyi yeryüzüne hakim kılmak için yapıldı. 6 sene süren ve insanlığın unutulmayacak büyük acı ve kayıplarına sebep olan İkinci Cihan harbinden sonra insanlık topyekün Hürriyet, insan Haklan ve Demokrasinin tesisi için uzun yıllar mücadele verdi. Ve ardından Soğuk Savaş dönemi geldi. Bu mücadele 50 yıldan beri sürmektedir ve halen de devam etmektedir. İşte 20. Asrın gerçekleri, yaşanan olaylar, alınması lazım gelen dersler sonundaki zorunluluk D-8‘in doğuşunun gerekçesi olmuştur.

D-8 ler, 20. yüzyılın en önemli olaylarından birisi ve 20. yüzyılın 21. yüzyıla en kıymetli hediyesidir. D-8 lerin kurulması baştan sona harplerle ve çatılmalarla geçen 20. Asrın sonunda, aydınlığa açılan bir kapı gibidir. Dünyada artık huzur, barış ve saadetin tesisi için, bir an evvel yanlışlardan vazgeçilmesi doğrulara dönülmesi ve Yeni bir Dünyanın kurulması gerekmektedir ve D-8 hareketi bu manada bir çalışma olarak değerlendirilmelidir.

İnsanlık 20. asıda cereyan eden olaylardan ders alıp bir kez daha hataya düşmemek için şunları esas almalıdır:

- Materyalizm değil, maneviyatçılık.

- Çatışma değil, diyalog.

- Çifte standart değil, adalet.

- Tekebbür değil, eşitlik.

- Sömürü değil, işbirliği.

- Baskı ve faşizm değil, insan hakları, özgürlük ve demokrasi!"

2. YALTA KONFERANSI

D-8 ler, kuruluş bildirgelerinde de açıklandığı gibi rastgele bir bölgesel işbirliği teşkilatı değil, bütün dünyayı yeniden tanzim etmek için kurulmuş bir çekirdektir. 2. Dünya Harbinden sonra 1. Yalta Konferansı ile dünyayı şekillendiren G-7 ler merkezli gelişmiş ülkelerin, bu şekillendirmeleri ancak Soğuk Savaş ların doğuşuna neden olarak dünyayı kamplara böldü. D-8 projesinde öngörülen hedef ise 2. Yalta Konferansı ile 20. yüzyılın yanlışlardan ders alınmasıydı.

Gelişmekte olan ülkelerden oluşan Afrika Birliği, Arap Birliği, Uzakdoğu Asya Birliği, Güney ve Orta Amerika Birliği gibi bazı kuruluşlar bazı faydalı hizmetlerde bulunmalarına mukabil, istenen dinamizm ile çalışamamakta ve G-7 lere paralel hiçbir gelişme gösteremiyordu. D-8‘ler bir yandan bütün gelişmekte olan ülkeleri kucaklamak, diğer yandan da dinamik bir çalışma imkanına sahip olabilmek için önce 8 ülkenin katılımıyla yola çıktı. Bu 8 ülke ve nüfus oranları şöyle: Endonezya (230 milyon), Malezya (25 milyon), Bangladeş (140 milyon) Pakistan (150 milyon), İran (68 milyon), Mısır (70 milyon), Türkiye (72 milyon) Nijerya (130 milyon). Nüfuslarının toplamı 900 milyona yakın olan D-8 lere, Türk Cumhuriyetleri ve diğer Müslüman ülkeler de nüfusları ne olursa olsun doğal üye sayıldı.

Bütün ülkeler gibi Türkiye de D-8 projelerine heyecanla sarılmış ve 54. TC Hükümeti döneminde bu sahada büyük adımlar atmıştı. Bütün D-8 ler için büyük önem taşıyan zirai ilaçlama uçaklarının üretimi projesi, 54 Hükümet döneminde başarıyla sonuçlandırılan projelerden birisi olmuştu. D-8 ülkelerinin hedef olarak belirlediği bütün projeler üye ülkelerin kalkınmasına öncülük edecek niteliktedir. Bunların biran evvel gerçekleştirilmesi D-8 hedefleri bakımından gerek o ülke halkı ve gerekse insanlık için çok büyük önem taşımakta idi.

Sekiz kurucu ülkenin oluşturduğu D-8 in etrafında önce 60 Müslüman ülkenin birleşerek Birinci halkayı oluşturması, daha sonra da 100 tane ezilen ülke birleşmesi ile İkinci halkanın teşekkül etmesi amaçlanıyordu. Rusya, Çin, Hindistan, Brezilya da dâhil olmak üzere 5 milyar nüfus anlamına gelen bu dinamik yapının ana çekirdeği ise D-8 olacaktı.

Saadet Partisi Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Gündoğan:

"Türkiye, AB yüzünden D- 8 e yeteri kadar önem vermedi. Türkiye D-8 i aktif olarak kullansaydı çok daha güçlü bir ülke olacaktı. Türkiye açısından baktığımızda bugün Çin ve Hindistan gibi güçlü bir ülke haline gelebilme ihtimali vardı. 1997 den itibaren D-8 e katılan ülkelerin devlet ve hükümet başkanları bir bir yerlerinden edildi. Çok ciddi bir operasyon yapıldı. Ona aynı şiddette cevap verildi. Bugün aslında D-8 in ikinci aşamasını çok süratli gerçekleştirebiliriz. Çünkü temelleri İKÖ bağlantılı olarak atılmıştır. Şu anda yaklaşık 1 trilyon dolar Arap sermayesinin kendisine yer aradığından bahsediliyor. Örneğin D-8 kurulsa ve boştaki fonlar burada tutulsa ne kadar iyi olur. Bir de bu paralar doğrudan yatırıma yönlendirildiğinde 10 yıl içerisinde yepyeni bir dünya kurulur. Millî Görüş projesi üç sacayağı üzerine oturur: Yaşanabilir Bir Türkiye, Yeniden Büyük Türkiye ve Yeni Bir Dünya. Yeni Bir Dünya demek, D?8 projesinin tamamlanması demektir. D-8 kuruldu, bu genişleyecek ve G-8 lerle yuvarlak bir masa etrafında adil temeller üzerine Yeni Bir Dünya kurulacak. Ve dünyayı 6 ilkesi etrafında yeniden kuracak."

D-8 Koordinatörü Doç. Dr. Sedat Çelikdoğan:

"D-8, Asya, Avrupa ve Afrika da ayağı olan bir kuruluştur. Türkiye tabi coğrafi bakımdan, Asya, Avrupa ve Afrika nın ortasında.  NATO ile bağlantısı var, Karadeniz Ekonomik İşbirliği içerisinde. AB ye girmek istiyor, bir de ABD ile stratejik bir çalışması var. Bu çerçeve içerisinde bazen Türkiye nin köşeye sıkıştığı oluyor. Sıkıştığı vakit D-8 i kullanma ihtiyacı hissediyor. Kuruluşundan bu yana Türkiye de iktidarlar D-8 i devre dışı bırakmadı ama canlandırmadı da. Sadece ekonominizin veya sanayinizin iyi olması, güçlü olmak için yeterli olmuyor. D-8 her alanda her türlü üretimi ülkelerin kendisinin yapmasını hedefliyordu. Bugün Arap ülkelerinde petrol var, para var ama güçlü olmaları için yetmiyor. Neticede kuvvetlilerin istediği kadar oluyor. Çünkü güç onlarda. D-8 in aktif olarak yürütülmesi, sadece Türkiye için değil bütün dünya için çok faydalı olacaktır. Bütün gelişmekte olan ülkeler tüm faaliyetlerde Türkiye den bir öncülük bekliyor."

Muhabir: Haber Merkezi