Öğrenciler marka peşinde
Erciyes Üniversitesi (ERÜ) tarafından ergenlik çağındaki
öğrenciler arasında yapılan araştırmada, kızların yüzde 51’inin, erkeklerin ise
yüzde 60’ının markalı ürünleri tercih ettiği ortaya çıktı. ERÜ Develi Meslek
Yüksek Okulu Çocuk Gelişimi Programı Öğretim Görevlisi Raziye Pekşen Akça,
yaptığı açıklamada, ergenlerin giyim tercihleri üzerinde etkili olan faktörleri
belirlemek amacıyla alt ve üst sosyoekonomik gruplar arasında araştırma
yaptıkları söyledi.
Araştırmaya her iki gruptan da 160’şar kız ve erkek lise
öğrencisinin katıldığını ifade eden Akça, şunları anlattı: ‘’Örneklemin daha
kesin bir sonuç vermesi adına yaş ve cinsiyetlerin eşit olmasına dikkat ettik.
Bu doğrultuda çeşitli sorular yönelttiğimiz kız çocuklarının yüzde 51,2’si
markalı ürünleri tercih ettiğini belirtti. Aslında biz toplum olarak kızların
daha gösterişe, süse meraklı olduğunu düşünüyoruz ama bu süreçte ergenlerde de
bir değişim olmuş. Çünkü, bu soruya erkek ergenlerin yüzde 60’ı ‘marka benim
için önemlidir ve markalı ürünleri tercih ederim’ demiş. Biliyoruz ki tüketim
toplumunda giysi önemli ve bu toplumlar ne yazık ki bir hedef kitle belirliyor.
Bunu reklamlarda da net görüyoruz; anne ve babayı tüketime teşvik edecek
gruplar hedef kitledir. Bu kitlelerden bir tanesi de ergenlerdir. Ergenler
gerek rol model aldığı sanatçıyla empati kurmaya çalışması, gerekse de
beğenilme isteğiyle giysiyi yaşamının merkez noktasına oturtuyor. Kendi
tarzlarını ve kendi imajlarını oluşturmaya başlıyorlar ama bu süreçte bir takım
külfetler de getiriyor. Bunların olabilmesi için ekonomik olgular gerekli. Bu
evrede kızlar daha şanslı. Çünkü, bir ürünü farklı şekilde kombine
edebiliyorlar.’’
“Sosyal kimlik oluşumunda ekonomik durum önemli”
Ergenlik sürecindeki sosyal kimlik oluşumunda ekonomik
durumun son derece önemli olduğunu vurgulayan Raziye Pekşen Akça, şunları
kaydetti: ‘’Burada alt sosyo-ekonomik düzeydeki çocuklar bu süreci daha geride
tamamlıyorlar ve çok fazla lüksleri olmuyor, çok fazla hırçınlaşma eğilimi
olmuyor. ‘Ben, annem ve babam çok stresli bir süreçteyken onları bu kadar
üzmeye hakkım yok’ diyebiliyor ama üst sosyoekonomik düzeyde bunun çıtası daha
yükseklerde. Burada çocuğun benlik algısı da önemli. Ergen benlik algısını
tamamlamışsa, doyum sağlamışsa, üst sosyoekonomik düzeydeki çocuk da bu süreci
kolay atlatabiliyor.’’ /AA





