Çarpıcı röportajımızın ikinci bölümü-Tolga SAÇIKARALI

Hocam, Balkanlar’daki Osmanlı eserlerinin şu anki durumu nedir?

Osmanlı Devleti’nin yıktığı bir kilise yoktur. Bu Osmanlı âdetine aykırıdır. Zaten Osmanlı’da uzun süre kubbeli kilise yapmak da yasaktır. Fakat Osmanlı’nın son dönemlerinde Taksim’de falan devasa kiliselere müsaade edilmiştir. Ancak bunlarla birlikte Balkanlarda Osmanlı’dan sonra tam bir cami kıyımı olmuştur. Ben bir sıra Belgrad’da yapılan bir toplantı da Sırplara ‘Siz dostluktan falan bahsediyorsunuz ama Sırbistan’da yıktırılan Osmanlı camileri hakkında bir kitap yayınlıyorsunuz ve kitap hiçbir yer de yok” dedim. Daha konuşmam bitmeden kitap önüme geldi. Önce bütün Osmanlı eserlerini kazıyorlar. Sonra o eserleri kitaplaştırıyorlar. Sonra da kitabı sır gibi saklıyorlar. Bunu ne mantık kabul eder ne de bilim…

KÂTİP ÇELEBİ’NİN KABRİ DEĞİŞTİRİLDİ

En büyük tahribatın Aksaray ve Şehzadebaşı arasında yapıldığını söylediniz. Peki, Unkapanı’nda gibi tahribatlar yapıldı?

Manifaturacılar Çarşısı’nın olduğu yerde de bir cami vardı. Oradaki camiyi yıkıp şimdiki çarşıyı yaptılar. İçine birde uygunsuz, alakası olmayan Kâtip Çelebi’nin mezarı diye bir de taş koydular. Mezar taşını Dr. Adnan Adıvar yazmıştır diye bir de ilave yaptılar. İMC çarşısının ortasındaki o mezar Katip Çelebi’nin kabri değildir. Önceden oranın etrafı bir hazireydi. Etrafına da muntazam bir duvar yapılmıştı, hazireyi korur diye. Sonra o duvar yıkıldı, kabirler yıkıldı. Mezar taşları yok oldu. Katip Çelebi’nin kabri olarak da çarşının içinde başka bir yer uyduruldu. Ayrıca çarşının aşağısındaki Şepsefa Hatun Camii’nin Sıbyan Mektebi de yok edilmişti.

İSTANBUL’DAKİ FAY HATTINI OYDULAR

İstanbul’un bazı bölgelerinde kot seviyesi cumhuriyetin ilk yıllarında düşürülmüş. Bu düşüş tarihi eserler için bir tehlike arzetmiyor mu?

Evet, bu çok büyük bir risk! Mesela Fatih Cami’nin çevresini oydular, zemini düşürdüler. Hâlbuki orası çok tehlikeli bir bölge. Çünkü zelzele hattı, fay hattı caddenin üzerinden geçiyor. Oraları oyunca tabhane olduğu gibi ortada kaldı. Fatih Tabhanesi (Fatih Camii’nin girişindeki misafirhane) zaten daha önceki zelzelelerde tehlike geçirmişti. Dikkat ederseniz, bugün de hala demir direklerle desteklenmektedir, duvarı yıkılmasın diye. Fay hattı tam oradan geçtiği için kot seviyesinin düşürülmesi Fatih Camii’ni tehlikeye attı. İstanbul’daki en ufak bir depremde Fatih Camii ve müştemilatı zarar görür. Zaten o caddeden, Fevzipaşa Caddesi’nden Edirnekapı’ya doğru gittiğinizde yol üzerindeki camilerin zarar gördüğünü ve dönem dönem restore edildiğini görürsünüz. Çünkü hem cadde fay hattının üstündedir hem de kot seviyesi düşürülmüştür.

İSTANBUL’UN ALTINA ASANSÖRLE İNECEKLERMİŞ

Topkapı Sarayı’nda geçtiğimiz günlerde göçükler meydana gelmişti. Bu konuda ne söylemek istersiniz. Topkapı Sarayı’nın ileride yıkılma tehlikesi var mı?

Orası Prost’un planında bile korunması gereken bir numaralı yerdir. O bölgeye kesinlikle inşaat yapılmayacaktır. Orası İstanbul’un en eski imar bölgesidir. İstanbul’un en eski inşaat izleri 60-80 metre aşağıdadır. Buraya nasıl inilir, nasıl kazılır? Bununla ilgili birkaç ay önce belediye bir toplantı yaptı. Nasıl olduysa beni de çağırdılar. Orada İstanbul’un altına inecek bir asansör yapacaklarını söylediler. Ben de orada bunu yapamayacaklarını ve İstanbul’un altının su olduğunu anlattım. Sonra da bir daha çağrılmadım. Ama zaman zaman böyle acayip fikirler çıkıyor. Yani demek istediğim eserlerin dokusuyla fazla oynarsanız, tarihi katledersiniz.  Bir çalışma yapılacaksa o bölge de daha hassas yapılmalıdır.

ilk yıkılan  sarayburnu’nun etrafındaki surlar

Prost, nizam planına ilk nereden başladı?

Sur-i Sultani’nin dışından itibaren başlandı. Bu bölge Fatih’in yaptırdığı surlardır, Sarayburnu’nun etrafını çeviren surlar. İlk yıkım orada başladı. Buna birçok tarihçi o zaman itiraz etmişti. Yine oradaki Mecidiye Köşkü var. Son dönem de yapılmış eşsiz bir eser olarak onunda aynı şekilde muhafaza edilmesi lazımdı. Ama içindeki tüm eşyayı yok ettiler. O eşyalar 19. yüzyıl eşyasıdır. Kanepeler, sandalyeler, koltuklar, halılar, perdeler… Bu eserler muhafaza edilmeliydi. 1931-1932 yılında basılmış olan müze gezme kataloğu var. Aslında bugün o kataloğa bakılarak o eşyalar depolarda ise tekrar Mecidiye köşküne yerleştirilmeli.

“Güzelim eserleri Mahvettiler”

Cumhuriyet döneminde İstanbul’da yapılmış tarihi eser diyebileceğimiz, mimari olarak nadide bir eser var mı?

Öyle pek önemli bir eser yok. Yüzyılın son dönemlerinde yapılmış bazı saraylar ve konaklar var. Ortaköy civarında okul yapılmış saray ve yalılar var. İncelemiştik zamanında oraları ama mahvetmişler güzelim eserleri… Fakat onlarda yine Osmanlı dönemi eserleri… Cumhuriyet döneminde yapılan eserlerden aman aman korunması gerekli diyebileceğimiz bir eser maalesef yok.

İstanbul’da birçok medeniyet yaşamıştır

Osmanlı camilerinin yarısını yıktılar

Muhabir: Haber Merkezi