Efsaneye göre, akıncı beyi Efruz, akıncılarıyla birlikte doğudan batıya doğru gelirken, yolda yaşlı bir kadın görür. Ona yol vermeleriyle birlikte, yaşlı kadın elindeki su bakracını Efruz beye uzatır. Bakracı küçük görüp "arkadaşlarımın içmediklerinden ben de içmem" diyen Efruz bey, yaşlı kadının ısrarını geri çevirmez ve suyu içmeye başlar. Bu sırada diğer arkadaşlarına da uzattığı bakraçtan, su eksilmez olur. Bakraçtaki su bütün akıncılara yetmiştir. Yaşlı kadın, "için yiğitlerim" dedikçe, akıncılarda, "Ana-dolu, Ana-dolu" diye karşılık verir. Antik çağlarda ismi "Anatoli" (güneşin doğduğu yer) olarak anılan Anadolu, kültürü, tarihi, geleneği, üzerinden gelmiş geçmiş uygarlıkları, dinleri, dilleri, türküleri, el sanatları, mimarisi, halk oyunları, ozanları, şiirleri, lehçeleri, savaşları, sevdaları, akıncıları, dervişleri, gazileri, hünkarları ile başlı başına bir medeniyetin adıdır. Anadolu bir yanıyla da, "medeniyetlerin köprüsü" ünvanına(Bakınız: Üç kıtanın buluşma noktası) sahiptir. Bir geçiş merkezidir ora. Dünden bugüne savaşlara da şahit olmuş bu toprakların, tılsımı ve gizemi tam anlamıyla halen daha çözülmüş değildir.Her şeye rağmen, insanlar yaşamlarını devam ettirir, ticaretlerini (Bakınız: Ahi Evran geleneği) yaparlar. Yumuşak ve sıcak bir kültür vardır Anadolu da. Kök salmış ideolojiler bile, Anadolu nun psikolojik yapısına göre şekillenir. Vahşilik ve saldırganlık oranın doğasına aykırıdır. Çünkü Anadolu, dünden bugüne yapı taşlarıyla (Bakınız: Yunus, Hacı Bektaş, Ahmet Yesevi, Hacı Bayram, Mevlana, Pir Sultan, Köroğlu, Karacaoğlan, Şeyh Edebali...) belli bir şekle ve ruha sahiptir. Irmak, akar gider. Doğanın kanunu budur. İşte Anadolu da her şeye rağmen ırmakları gibi belli bir yaşam güzergâhında hayat sürer. Anadolu, kendine has ölçüsüyle (Örnek: Eline, diline, beline sahip ol.Düşmanının dahi insan olduğunu unutma) varola gelmiştir. "Bir ben vardır, benden içerü" diyen Yunusların toprağıdır Anadolu. "Ayran kasem önümde durdukça / Vallahi kimsenin balını düşünmem / Azıksızlık ölümle kulağım bursa bile / Hürriyeti kulluğa satmam ben" diyen Mevlanaların toprağıdır Anadolu.Anadolu dünden bugüne, insanlığa "kapılarını açık" (Bakınız: Hitit, Sümer, Frigya, Lidya, Likya, Akad, Babil, Roma, Bizans, Selçuklular, Osmanlı...) tutmuştur. İçekapanık, despot, kibirli bir kültür yoktur orada. Anadolu, her daim karışan, kaynaşan, kucaklaşan insanların doğduğu ve büyüdüğü yerdir. Dışarıdan içeriye dahil olanı bile "misafir" görmez. Evin içinden, evden biriymişçesine davranır ona. Kültürel bir hazinedir Anadolu. Anadolu berekettir. Anaçtır, anadır. Sahipleyici, kuşatıcı, birleştirici özelliği vardır. Kimi zaman yanık bir türkü olarak dinletir kendini. Zira acılarında diyarıdır ora. "Anadolu insanı" diye bir tabir vardır. Demek ki Anadolu ya ait bir insan tipi mevcuttur. Tabi bu insan tipini oryantalist, yabancı bir gözle seyretmeye kalkarsak, Anadolu insan tipini, hor görüp aşağılamaktan başka bir şey yapamayız. Şüphesiz bu topraklarda bir "isyan kültürü" de mevcuttur. Bu itaat etmeyen yapı, "özgürlük ve bağımsızlık" tutkusuyla olgunlaşmıştır.Anadolu da belli bir yaşam biçimi, bir hayat felsefesi vardır. Sevgiyi ölçü edinmiş olan kültürüyle de, insanlık ailesinin içinde tarihi sırlarıyla yaşar/yaşayacaktır. Dışarısı bunu pek idrak edemez. Çünkü içerideki yapıyı pek iyi kavrayamadıkları için, bunca şeye rağmen halen daha hayatın ve yaşamın devam ettiği bu toprakları algılayabilmekte zorluk çekerler. Bizim, gözünün önünü göremeyen/görmek istemeyen kimi yabancılaşmış aydınlarımız da, Anadolu nun taşından toprağından nasiplenmek istemezler.Anadolu "bizim" evimizdir. Bu bizden olma durumu, Anadolu nun vermiş olduğu "yerlilik" ile aynı istikamettedir. Anadolu nun içinden çıkıp da, Anadolu ya yabancılaşanlar, Anadolu dan gelme / Anadolu dan olma bilincini yitirip, "mankurt"laşanlardır. Peki, "yeni dünya düzeni"nin küresel şekillendiricileri, sözde "insan hakları ve özgürlükleri" gibi söylemlerle dünyamızı şekillendirmeye kalkmış iken, içimizdeki yabancılaşanların, Anadolu yu ve Anadolu nun uhrevi yapısını bilmeden "insandan ve haklarından, özgürlüklerinden" bahsetmesi, Anadolu ya "ötekileşmek" değildir de nedir? Kurtuluşunu dışarıya bağlayanlar, Anadolu yu bilmediklerinden, Anadolu nun ruh yapısını çözemediklerinden ve Anadolu ya yabancılaştıklarından dolayı, çözümü bugün batı tipi demokrasilerinde görmektedirler. Ahmet Arif, Anadolu yu anlatan dizelerinde, "Beşikler vermişim Nuh a / Salıncaklar, hamaklar / Havva Anan dünkü çocuk sayılır / Anadoluyum ben / Tanıyor musun?" der, hayır Ahmet Arif, bu adamlar halen daha Anadolu yu tanımazlar!Yakup Kadri, Ankara adlı romanında, Anadolu dan şöyle bahseder: "Anadolu, şatafatın, gösterişin, reklâm ve palavraların hiç geçmediği bir diyardır".
Uygarlıkların beşiği: Anadolu
Uygarlıkların beşiği: Anadolu
Muhabir: Haber Merkezi
Yorumlar
En Çok Okunanlar
Türkiye'de ev kirası en ucuz olan 15 il açıklandı!
Türkiye'nin en çok kazanan mühendisleri açıklandı
14 metrekarede servet kazanıyor! Genç mühendis işin sırrını tek tek açıkladı
Emekli aylıkları değişiyor! Bu rakamlardan birisi yeni maaş olacak
Şamil Tayyar: Devlet Bey’e övgüler dizen Öcalan, Bahçeli’ye selam göndermiş, DEM’li Koçyiğit’e sekreter muamelesi yapmış
İsrail’e onurlu direniş: Suriye’de ilk kurşun atıldı
Bütün bunlar ülkemizde oluyor: Bin 700 yıl sonra haçlı birliği için ilk adım!
Cihat Yaycı, Papa ziyaretini değerlendirdi: Amaç egemenliğimizi yok sayan siyasi-dini bir hat kurmak
Yeni yılda eşitleniyoruz! Suriyeliler de artık para ödeyecek
İbrahim Yumaklı'ya zor sorular! Geri gönderilen ürünler iç piyasaya mı sürüldü?


