Bugüne kadar Kâtip Çelebi den epeyce söz etmiş olduğumu düşünüyorum. 1609 ile 1657 yılları arasında yaşamış olan bu bilginimiz 48 yaşında ölmüş. Biyografik bilgiler Tanzimat öncesi büyük Osmanlı devrinin bize emanetidir. Yüklediği yüktür dersek fazla ciddî olur mu? Eh, olur mu olur!XVII. yüzyılda yaşamış ve yetişmiş olan Kâtip Çelebi, Kâtip Çelebi miz in asıl adını merak eder miyiz?Kâtip Çelebi nin asıl adı Mustafa dır. Babasının adı ise Abdullah; bir silâhtarmış babası.Kâtip Çelebi nin çalışma yöntemi için bakınız ne yazmışlardır: "Döneminin medreselerinin dinbilimleri ve pozitif bilimler alanındaki durumunu sergilediği ve eleştirdiği yapıtlarıyla ününü artırdı. Türkçe ve Arapça eserlerdeki eksikleri tamamlamak amacıyla Batı kaynaklarından yararlanmayı düşünen ilk Türk bilim adamlarından biridir. Özellikle kaynakça ve özyaşamöyküsü (biyografi)yle ilgili kitaplarını hazırlarken bilgileri fişlerde toplayarak bilimsel bir yöntem kullandı. Çalışmalarının genişliği ve zenginliğiyle döneminin en önemli bilgini sayıldı. Batıda da beğeni ve ün kazandı.Burada duralım. Sözü günümüze getirmemiz gerekiyor çünkü.Diyeceksiniz ki, hep günümüzden konuşmuyor muyuz ki!Belki de sadece günümüzden konuşuyoruz.Acaba Kâtip Çelebi, Avrupa üniversitelerinin dikkatini çekmek için çırpınan biri miydi, diye bir soru sorulsa, kimsenin Kâtip Çelebi ye böyle bir bühtanda bulunmaya gönlü razı olmazdı.Kimleredir bu dediğimiz. Elbette birilerinedir: Eslâfın (Selefler) varlığından hiç mi hiç memnun olmayanlaradır. Avrupa üniversitelerinin dikkatini çekmek için yanıp tutuşan, Batı tarafından seçilmeyi Felix culpa bilenleredir. Batı daki asıl bilim dünyasına da bir türlü giremezler.Avrupalılar Kâtip Çelebi yi Hacı Kalfa diye anarlar. Çelebi nin Divân-ı Hümayûn mensupları arasında tanınan şöhretinden geliyor: Hacı Halife diye anılırdı.Max-Planck Tarih Enstitüsü nde doktora öğrencisi olan Haşim Koç un Çelebi üzerine bu alanda yeni bir adım atma özelliği taşıyan bir incelemesi yayınlandı. {Doğu Batı. Düşünce Dergisi. Yıl: 10, Sayı: 40. Şubat, Mart,Nisan 2007-Antik Dünya Bilgeliği üzerine, aynı zamanda derginin 10. yılı.}Haşim Koç un makalesinin özelliği Kâtip Çelebi nin dünyasında, Antik Yunan düşüncesinin kaynaklarını irdeleyen yaklaşımların bize haberini vermekte oluşudur.Osmanlı İmparatorluğu kültür ve bilim hayatındaki birikimi değerlendirme psikolojisine sahip olduğunu eserlerinin farkından anlıyoruz. Binlerce kitap ve yazarlarının biyografilerini sabırla tesbit etmiştir. Süllemü l-vusûl adlı eserindeki ayrıntıların tadıyla Aristo yu ondan okumak başka. Demek ki günümüz Türkiyesi, kendi klasik çağını -harflerin değişmesi ve Arapça ile Farsça nın da bırakılması yüzünden-  tanımamakla, Osmanlı aydınlarının derin engin kaynaklarını da varsayamıyor.K.Çelebi nin Tarih-i Frengi (Batı Tarihi) tercümesinde Homeros, Herküles, Hesiodos a dair malumat bulunmaktadır.Nuh evlâdı vefatından sonra Tanrı kelâmı Yunan da ortadan kalktı. Gerçi Yunanlılar babalarından kalan ibadet ayinlerini nice zaman sakladılar. Nihâyet küfre düşüp puta tapar oldular. Lâkîn burada sanılmaya ki bu kavim cehalet ve hamakatlerinden putları Tanrı sanmak mertebesine varalar. Ancak Allah a ibadet sadedine bunları vesile kılmayı hoş buldular. Ve bu vaziyet Allah yanında makbuldür sanırlardı...İmdi Yunanlılar gerçi akıl ve irade ile meşhur oldular. İbadetin dışında bir alay muhtelif ibadetler peyda edüp anınla savaş ve tehlikelerini ve fırtınaları ve evlilikte vaki olan şiddetleri ve hastalıkları defetmek için onlardan yardım dilerlerdi. (Yarın, devam...)

Muhabir: Haber Merkezi