Gündem

Yavuz Ağıralioğlu'ndan Gazze'ye yardım çağrısı: Cumhurbaşkanı irade koysun, yüzlerce tır yardımı gönderelim

Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a Gazze'ye yardım götürülmesi için çağrıda bulundu.

Loading...

Abone Ol

Ağıralioğlu, Cumhurbaşkanı'nın öncülüğünde, milletvekilleri ve parti genel başkanlarıyla birlikte Gazze'ye yüzlerce tır insani yardım malzemesi gönderilmesini teklif etti. "Sen tırların içine bin, ben yanına oturacağım namus sözü" diyen Ağıralioğlu, "Bu utançtan kurtulalım. Devletimizi, milletimizi, insanlığı kurtaralım" ifadelerini kullandı.

Ağıralioğlu, Gazze'de yaşanan acılara dikkat çekerek Türkiye tarafından yardım ulaştırılması çağrısı yaptı. 

Ağıralioğlu, şöyle konuştu:

"Bugün 25 Temmuz Cuma. Bugün Cuma hutbesinin konusu Gazze. Nice zamandır hissemize zulme gün saymak düşüyor bizim. Zaman zaman kınama, zaman zaman kızgınlık, zaman zaman bağırma, zaman zaman eylem düşüyor hissemize. Gazze'de soykırım başladığından beri, Gazze'de çoluk çocuk demeden katliam başladığından beri, Gazze'de açlık, Gazze'de yokluk, Gazze'de insanlığın onurunu vuran bir hayasızlığa, insanlığın sessizliğinden kaynaklanan çaresizlik başladığından beri bizim hissemize düşen şey de bizi, yaşantımızı, huzurumuzu, maneviyatımızı, dünyamızı, ahiretimizi berbat edecek kadar kötü.
Şunun bilinmesi lazım: Biz Türk milletiyiz. Biz zulmün gününü saymayız. Biz kurtulduğumuza sevinmeyiz. Kurtaran bir millet olduğumuz zaman vazifelerimizi yapmış sayarız kendimizi. Gazze'deki soykırım, Gazze'deki insanlık dramı, Gazze'de yaşananlar bizim için kınama, protesto etme, bağırma, çağırma vesilesi değildir. Gazze'de sadece insanlık değil, Gazze'de aslında her gün Müslümanlığımızın vakarı, dinimizin, dindarlığımızın haysiyeti, izanı, Türk milletinin şerefi, Türk milletinin kudreti, kuvveti, her gün bizim bir değerimiz vuruldu. Çocuklarımız öldürüldü. Gazze'de çocuklar açlığa mahkum olduğunda biz vicdanımızdan vurulduk. Yahut vicdansızlığımızla vurulduk.
Gazze'de soykırım oldu. Analar, babalar, feryat, figan, çocuklarını defnetmek zorunda kaldı. Biz inancımızdan vurulduk. Gazze'de açlık oldu, yokluk oldu. Gazze'de günü güne zulümle ekleyen, her gece 'yarın kim ölecek?' diye endişeyle günler, günleri kovaladı. Bizim hissemize düşen şey utanç oldu. Şimdi hutbe okundu. Hutbede sabretmemiz, efendim hutbede 'Allah cehennemde bunları yakacak' falan diye nasihatlar, ayetlerle kalbimizi teskin etmeye çalışılan bir metin okundu. Niçin bilmiyorum. Ben hutbeden sonra teskin edilmiş bir kalple çıkmadım camiden. Ben bu cumadan efendim inşirah hissiyle çıkmadım. Yine cumadan hissemize mahcubiyet ve utanç düştü.
Şimdi böyle mahsun, ezgin falan olma zamanlarımızda değiliz biz. Cumhurbaşkanımız şöyle bir şey yapmalıdır. Kalbime, aklıma gelebilen budur: 8,5 milyar insanın temsilini, kuvvetini, duasını, niyazını, insanlığını, ne kalmışsa bu zulme razı olanlar hariç, Sayın Cumhurbaşkanı kendi arkasına alsın. Ümmet-i Muhammed'in mesuliyetini çekiyorsa, Türk devletinin başı olduğu için, cumhurun başı olduğu için, bu cumhur bin yıldır bu Anadolu topraklarında, bu dünyada, bu Türkler zulme seyirci kalmadılar, sessiz kalmadılar. Yapılan hiçbir şeye sırt dönüp, efendim zulmü arkalamadılar.
Dolayısıyla sen bu şerefli milletin başı olarak, Cumhurbaşkanım; mermi götürme, bomba götürme, Gazze'ye mühimmat götürme. Bu milletin duasıyla doldurulmuş, merhametle doldurulmuş tırları buradan milletin oraya uzanacak yardım eli diye oraya götürmek için irade koy. Sen tırların içine bin, ben senin yanına oturacağım namus sözü. Meclisini de yanına al. Bu gazi Meclisi yanına al sen. Milletvekillerini çağır. Yüzlerce tır malzemeyi dolduralım. Efendim, yaralarını saracak doktorları için koyalım.
Sen insanlığın miğferi olmuş bir milletin başı olarak, Türk devletinin kudretini temsilen insanlığı da arkana alarak, bu Netanyahu denilen alçağa da 'Bizi vurmazsan adam değilsin.' diyerek meydan okuyarak. Biz buradan bir kafileyi, yüzlerce tırı önümüze katalım. Bu Gazze'ye bir girelim. Bu alçak bizi vurabiliyor mu? Bize dokunabiliyor mu? Bizim oraya gönderdiğimiz yardımı engelleyebiliyor mu? Görelim bakalım.
Biz buraya gidelim. Çocuklarımızın yaralarını saralım. Açları doyuralım. Yaralı olanları tedavi edelim. Saralım, sarmalayalım. İnsanlık için orayı ayağa kaldıralım ve dönelim. Sen gitme iradesi koy. Meclisini yanına al. Milletini yanına al. Ben de yanına oturacağım namus sözü. Parti genel başkanları da gelsin. Milletvekilleri de gelsin. Millet de gelsin. Devlet de gelsin senin. Bizi bu zilletten, bizi bu utançtan kurtarın.
Yeter artık. Sen gidersin, biz geliriz. Sen gidiyorum deyince millet gelir. Sen gidiyorum deyince devlet gelir. Sen gidiyorum deyince insanlık gelir senin arkandan. Bu böyle hamasete kurban gelip, efendim AK Parti'yi sıkıştırma falan diye değil. Bu insanlık için sıkıştığımız yerden lütfen bizi kurtarın. Bu milletimizin kurtulması gereken bu izzetsizlikten bizi kurtarın. Devletimizi kurtarın, milletimizi kurtarın, Müslümanlığımızı kurtarın, Türklüğümüzü kurtarın, Gazze'deki mazlumları kurtarın, insanlığı kurtarın lütfen. Biz buraya gideriz. Sizin öncülüğünüzde gideriz. Siz ile beraber gideriz. Yan yana gideriz, omuz omuza gideriz. Gideriz ve insanlığın iftiharı olacak, biz bir iradeyi, bir merhameti dünyaya gösterebiliriz.
Bunu yapmak için bugünden daha önemli hiçbir işiniz yoktur efendim. Hiçbir işimiz bizim bugün Gazze'de yaşanan zulmü durdurmaktan daha önemli değildir. Biz burada duruyoruz. Cuma'da bize hutbe okutuyorsunuz. Sonra gidip yemek yiyoruz. Biz yemek yiyip hutbeyi düşünürken insanlar açlıktan ölüyorsa bizim bundan daha önemli bir işimiz yoktur Sayın Cumhurbaşkanım. Lütfen devletle olağanüstü gündemli toplanın. Devletin kurumlarıyla, milletinizle kavilleşin. Milletinizle helalleşin. Milletinizle buluşun. Milletinizle beraber olun. Meclisle beraber olun, biz de beraber olun. İçeriyi dışarıyı katın. 8,5 milyar insanın da iradesini, merhametini, vicdanını yanınıza alın ve gidelim bu Gazze'ye sarıp sarmalayalım ve dönelim.
Böyle bir şeye ihtiyacımız var. Parti münakaşasına ihtiyacımız yok. Hükümet taşlamaya ihtiyacımız yok. Parti lakırtısına ihtiyacımız yok. BM ile uğraşmaya gerek yok. Oradan medet ummaya gerek yok. İnsan hakları örgütlerinden bir şey yapsınlar diye beklentiye girmeye gerek yok. Biz bize yeteriz, biz insanlığa yeteriz. İnsanlığın çığlığına yeteriz, Gazze'ye yeteriz. Siz buna yetersiniz. Siz iradenizi koyun lütfen. Biz de milletiniz de, devletiniz de, Meclisiniz de hep beraber bu utançtan kurtulalım."