ABD Donanması’na ait güdümlü füze destroyeri USS Gravely, Trinidad ve Tobago’nun başkenti Port of Spain limanına demirledi.

Bu hamle, uçak gemisi USS Gerald R. Ford’un Venezuela açıklarına doğru ilerlemesiyle birlikte bölgedeki tansiyonu daha da yükseltti.

Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro, uçak gemisinin hareketliliğini “ABD’nin ülkemize karşı başlatmak istediği yeni ve ebedi bir savaşın provası” olarak nitelendirdi.

ABD Başkanı Donald Trump ise herhangi bir kanıt sunmadan Maduro’yu, Latin Amerika’da faaliyet gösteren organize suç örgütü Tren de Aragua’nın lideri olmakla suçladı.

Trump, bir süre önce, "Venezuelaya bir kara harekatı olabilir!" tehdidinde bulundu.

SENATÖR RİCK SCOTT VE ABD’NİN MÜDAHALECİ POLİTİKALARI

Bu arada, ABD’li Senatör Rick Scott’ın Venezuela lideri Maduro’ya yönelik tehditkâr açıklamaları, Washington’un başka ülkelerin içişlerine müdahale etme alışkanlığını bir kez daha gözler önüne serdi.

ABD Senatörü Rick Scott’ın CBS News’e verdiği röportajda Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’ya yönelik “Günleri sayılı. Ben olsam hemen Rusya ya da Çin’e giderdim” ifadeleri, yalnızca diplomatik nezaketi değil, uluslararası hukuku da hiçe sayan bir yaklaşımı temsil ediyor.

Bu tür açıklamalar, ABD’nin uzun süredir başka ülkelerin siyasi kaderine yön verme çabalarının yeni bir örneği olarak değerlendiriliyor.

Venezuela örneği, ABD’nin Latin Amerika’daki müdahaleci geçmişinin bir devamı niteliğinde.

Daha önce de Hugo Chavez döneminde ekonomik yaptırımlar ve diplomatik baskılarla Venezuela’yı izole etmeye çalışmıştı.

Rick Scott’ın açıklamaları, doğrudan bir tehdit içeriyor: “Yakında bir şeyler olacak” diyerek Venezuela’da iç ya da dış kaynaklı bir değişim beklentisi yaratıyor.

Muhabir: Haber Merkezi