Gündem

TBMM’de yeni yasama yılı başladı

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) 28’inci dönem dördüncü yasama yılının açılışı bugün yapıldı.

Abone Ol

TBMM’de 28’nci Dönem dördüncü yasama yılı başladı.

ATATÜRK ANITI'NDA TÖREN

Yeni yasama yılını başlaması dolayısıyla TBMM’deki Atatürk Anıtı’nda tören düzenlendi.

Törene, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, TBMM Başkanvekilleri Tekin Bingöl, Pervin Buldan, Celal Adan, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ile milletvekilleri katıldı.

Törende TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş anıta çelenk koydu, saygı duruşunda bulunuldu ve İstaklal Marşı okundu.

MECLİS YENİ DÖNEME MERHABA DEDİ

TBMM iki buçuk aylık aranın ardından çalışmalarına bugün yeniden başladı.

Meclis'in 28’inci dönem 4’üncü yasama yılının açılış töreni CHP'siz gerçekleşti.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) bugün tatilden çıktı.

Yaz boyu Terörsüz Türkiye Süreci ile ilgili komisyon çalışmaları devam etse de Genel Kurul çalışmalarına ara vermişti.

CHP, partilerine yönelik peşi sıra operasyonlar ve tutuklamalar nedeniyle bu sene açılışa katılmama kararı aldı.

Erdoğan, TBMM'ye geldi. Erdoğan'ı MHP'li TBMM Başkanvekili Celal Adan karşıladı. Hazır bulunan tören görevlilerine selam verdikten sonra Erdoğan, Meclis merdivenlerini çıkarak içeri girdi.

ERDOĞAN TBMM'DE AYAKTA KARŞILANDI 

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, TBMM Genel Kurulu'na geldi. Erdoğan, girince Genel Kurul'daki tüm milletvekilleri ayağa kalktı.

28’inci dönem 4’üncü yasama yılının açılış töreninde Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan konuşma gerçekleştirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meclis Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada şunları söyledi:

"Bu yüce çatı altında görev yapmış, ülkesine ve milletine samimiyetle hizmet etmiş ama artık aramızda olmayan tüm milletvekillerimizi rahmetle anıyorum. Bilhassa milletin emanetine leke sürdürmedikleri için canlarına kastedilen Ali Şükrü Bey'in, Adnan Menderes'in, Hasan Polatkan'ın, Fatin Rüştü Zorlu'nun aziz hatıralarını burada kemali hürmetle selamlıyorum.

1 Ekim 2024'te başlayan ve 21 Temmuz 2025'te sona eren 28. dönem 3. yasama yılı ülkemizde, bölgemizde ve dünyada tarihi gelişmelerin vuku bulduğu bir dönemde yoğun bir çalışma takvimine sahne oldu.

Meclisimiz gerek yasama ve komisyon, gerekse parlamenter diplomasi alanındaki faaliyetleriyle milletimizin iradesini en güzel şekilde temsil etti.

Bunun için Gazi meclisimizin tüm mensuplarına bu çatı altında görev yapan tüm personele şahsım, ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum.

Aynı şekilde önümüzdeki yaklaşık 10 ay boyunca teklifleriyle, önergeleriyle yapıcı tenkitleriyle ufuk açıcı değerlendirmeleriyle siyasetin kalitesini artıran fikirleriyle yasama faaliyetlerine katkı sunacak her bir parlamenterimize siyasi parti ayrımı yapmaksızın şimdiden minnettarlığımızı iletiyorum.

Milli egemenliğin temsil ve tecelli makamı olan Türkiye Büyük Millet Meclisimizin 4. ve sonraki yasama yıllarında da aynı ruh, aynı kararlılık ve elbette aynı fedakarlıkla çalışacağına yürekten inanıyorum. Her zaman söylediğimiz gibi aslolan milletin ve memleketin esenliğidir, huzurudur.

Bu aziz millete hayırlı hizmetler ve eserler kazandırabilmektir. Aslolan vatandaşı olmaktan şeref duyduğumuz Türkiye Cumhuriyeti'ni ilelebet mesut, muvaffak ve muzaffer kılabilmektir. Aslolan Türkiye yüzyılı hedeflerimizi kuvveden fiile çıkarmak için canla başla çalışmak gecesini gündüzüne katabilmektir.

Bu mücadele iktidar ve ittifak olarak sadece bizim görevimiz değildir. Her bir milletvekilimizin de asli vazifesidir.

Şuraya özellikle dikkatlerinizi çekiyorum değerli milletvekillerim. Millete ve memlekete hizmet yolunda hepimiz biriz, beraberiz. hepimiz biriz ve beraberiz.

Bakınız. Bu kader birlikteliğimiz top seslerinin Polatlı'dan yankılandığı günlerde de böyleydi. bugün de değişen hiçbir şey yoktur.

Siyasetin farklı kulvarlarında rekabet halinde olsak da söz konusu Türkiye olduğunda herkesin ortak bir paydada buluşma erdemi göstermesi hem millete karşı sorumluluğumuzun hem de milli menfaatlerimizin gereğidir.

Mesele Türkiye ise gerisi teferruattır. Bu anlayışla hareket eden herkesin başımızın üstünde yeri olduğunu tekrar hatırlatıyorum. Yeni yasama yılının aziz milletimizin iradesinin en parlak şekilde tebellür ettiği intizam ve insicamın asla bozulmadığı saygı hoşgörünün öne çıktığı verimli ve başarılı bir yıl olmasını temenni ediyorum.

Milletimizi temsil gibi ulvi bir vazifeyi ifa eden milletvekillerimize, siyasi partilerimize, meclisimizin tüm birimlerine çalışmalarında Rabbimden üstün başarılar niyaz ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, bu sene 105. yaşını idrak eden Türkiye Büyük Millet Meclisimiz Milli Mücadeleyi başarıyla sevk ve idare eden Cumhuriyetimizi kuran iradedir. İstiklal Harbi'nin en zor günlerinde en kritik kararları, istikbal-i mücadelemizin karargahı olarak hayati görev üstlenen bu çatı altında almıştır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi evet gazi bir meclistir. Burası hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir düsturuyla milli iradenin tecelligahı olmuştur. Yüce Meclis Türkiye'nin toplumsal tabanı en geniş istişare mekanizması olarak aynı zamanda demokrasimizin merkez üssüdür.

Türkiye Büyük Millet Meclisi milli mücadeleyi zaferle taçlandırarak milletimizi bağımsızlığına kavuştururken 105 sene boyunca da kalkınma ve demokratikleşme mücadelemizin mihmandarlığını yürütmüştür.

Şu hakikati bugün bir kez daha vurgulamak arzusundayım. 105 yıldır milli iradenin egemenliği ilkesi başta olmak üzere milletimizin hak ve hürriyetler alanında elde ettiği sayısız kazanımların altında yüce meclisin mümtaz üyelerinin imzası, emeği, alın teri ve hiç tavsamayan mücadelesi vardır.

15 Temmuz gecesi savaş uçaklarının sonik patlamalarına ve tepesine yağan bombalara rağmen milletin emanetine korkusuzca sahip çıkan meclisimiz ikinci defa gazilikle müşerref olmuştur. İstiklal Harbi'nde 7 düvele direnerek tarihe geçen bu yüce çatı tam da kendisine yakışır bir cesaretle 15 Temmuz darbe girişimini püskürterek adını dünya parlamentoları içinde müstesna bir yere onurla yazdırmıştır.

Bugün burada milleti temsil görevini şanla, şerefle, büyük bir mesuliyet duygusuyla yerine getiren tüm milletvekillerimizin 15 Temmuz ruhunu her daim ihya edeceklerine inancım sonsuzdur. Bu vesileyle Malazgirt'teki ilk akınlardan İstanbul'un Fethine, Kurtuluş Savaşı'ndan 15 Temmuz destanına, İstiklal ve istikbalimiz uğruna canlarını feda eden tüm şehit ve gazilerimizi rahmetle yad ediyorum. Hepsinn ruhları şad, kabirleri nur, makamları cennet olsun diyorum. Şunu da büyük bir gurur ve memnuniyetle belirtmekte fayda görüyorum. Meşruiyetini doğrudan doğruya milletimizden alan Türkiye Büyük Millet Meclisi daima hakkın, haklının ve mazlumun yanında yer aldı.

İsrail yönetiminin Gazze'de ve Filistin'in diğer bölgelerinde 2 yıldır sürdürdüğü soykırıma, bölgede estirdiği devlet terörüne en güçlü tepki 86 milyon vatandaşımızın temsil edildiği bu koltuklardan yükseldi. Gazze'deki toplu kıyma özellikle karşı sergilediği tavizsiz tavırla milletimizin vicdanına tercüman olan meclisimiz yayınladığı 7 ortak bildiri ile farkını ortaya koymuştur.

Özellikle genel kurul tarafından 29 Ağustos'ta kabul edilen İsrail'in Filistin halkına yaptığı soykırım hakkında zulme göz yumanlar ve gaflet çukurunda boğulanlar için çok güçlü bir mesaj teşkil etmiştir.

Filistin'i destekleyen parlamentolar grubu bünyesindeki çalışmalar da Gazze ve Filistin diplomasisi bağlamında meclisimizin bir diğer başarısıdır.

Hasılı bu yüce çatı Gazze sınavını tarihimize ve milli seciyemize yaraşır biçimde tam ve eksiksiz şekilde iftiharla vermiştir.

Filistinli mazlumlarla dayanışma sergileyen siyasi partilerimize ve değerli milletvekillerimize kalpten teşekkür ediyorum. Rabbim hepinizden razı olsun. Değerli milletvekilleri, biz de geçen hafta katıldığımız Birleşmiş Milletler 80. Genel Kurulu başta olmak üzere her platformda Filistin davasının gür sesi olduk.

Şahsımızı, hükümetimizi ve ülkemizi hedef alan karalama kampanyaları karşısında izzetli duruşumuzu en güçlü şekilde muhafaza ettik. Dünyanın en modern silahlarıyla topraklarına saldıran işgal kuvvetlerine kahramanca direnen Gazze'nin yiğit evlatlarını asla yalnız bırakmadık. Gazze'ye 102.000 tonu aşan insani yardım ulaştırarak İsrail'le ticareti bundan 1 buçuk yıl önce tamamen keserek uluslararası Adalet Divanında açılan soykırım davasına müdahil olarak daha burada sayamayacağımız nice diplomatik, hukuki, ekonomik adımla Allah'a hamd olsun. Gazzeli kardeşlerimizin yanında dimdik durduk.

Türkiye'nin çabalarının en yakın şahidi Gazzeli kardeşlerimizdir. Filistin halkı bizim kendileri için neler yaptığımızı, nasıl bir özveriyle gayret ettiğimizi çok ama çok iyi bilmektedir. Ancak buna rağmen ülkemizin ve hükümetimizin bu konuda sicili hiç de parlak olmayan çevrelerden gelen haksız ve hadsiz eleştirilere maruz kaldığını görüyor, bundan dolayı büyük üzüntü duyuyoruz. Ne şahsımız, ne de birlikte yol yürüdüğümüz arkadaşlarımız birileri gibi Filistin davasıyla 2 yıl önce tanışmadık.

Biz bu davaya ömrümüzü adadık. Allah izin verirse son nefesimize kadar da Filistin'in ve ilk kıblemiz Kudüs-ü Şerif'in hakkını korkusuzca savunmaya devam edeceğiz. Şundan hiçbir şüphe duymuyorum. İnşallah tarih Gazze'deki bu omurgalı duruşumuz sebebiyle Türkiye Cumhuriyeti'ni çağının vicdan abidesi olarak altın harflerle yazacaktır. Burada şunun da özellikle bilinmesini isterim.

Amerikan Başkanı Sayın Trump'la gerçekleştirdiğimiz görüşmede de Gazze'de akan kanın durdurulması gündemimizin ilk sırasındaydı. Bu konuda tekliflerimizi yaptık. Çıkış yollarını gösterdik. Kalıcı barış için nelere ihtiyaç duyulduğunu çok net biçimde ortaya koyduk. Bizim ilkemiz şudur. Savaşın kazananı adil bir barışın kaybedeni olmaz.

Filistinli kardeşlerimiz onurlu mücadeleleri ile barışı ve huzuru dünyada en fazla hak eden millettir. Hak ettikleri o kalıcı barış ortamıyla Filistinlileri buluşturmak önce İslam dünyasının sonra da uluslararası toplumun Gazze'ye borcudur.

Gazze kana, gaz gözyaşına ve yıkıma artık doymuştur. Bu utanç bir an önce son bulmalıdır. Biz tek bir masumun daha hayattan kopartılmasını tek bir çocuğun daha açlıktan ölmesini, Gazze'ye tek bir bombanın daha düşmesini istemiyoruz. Türkiye olarak bunun için çalışmaya tüm gücümüzle devam edeceğiz. 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen, toprak bütünlüğüne sahip bir Filistin devleti kuruluncaya kadar inşallah mücadelemiz sürecek. Yaşanan onca acıya oluk oluk akıtılan onca masum kana rağmen umudumuzu muhafaza ediyoruz.

Nasıl ki 14 yıllık karanlığın ardından Suriye'nin özgürlüğüne kavuştuğunu görmeyi Rabbim bizlere nasip ettiyse inşallah nehirde denize barışın, huzurun ve güvenliğin hakim olduğu güzel günleri de göreceğimize tüm kalbimle inanıyorum. Gazzeli ve Filistinli kardeşlerimize de buradan dayanışma mesajlarımızı gönderiyor, her zaman yanlarında olan Türkiye'nin inşallah bundan sonra da yanlarında olmaya devam edeceğini önemle ifade ediyorum.

Sayın Başkan değerli milletvekilleri geçen yıl tam bu vakitte yeni yasama dönemi başlangıcında bu kürsüde iç cephemizin tahkimine dikkat çekmiş topluma örnek olacak şekilde meclisimizin iktidar ve muhalefeti ile uyum, ittifak, uzlaşı, karşılıklı saygı çerçevesinde çalışması temennilerimi dile getiriyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli gerek Meclis Genel Kurulu'nda nazik tavrıyla gerekse Meclis dışında yaptığı ufuk açıcı beyanatlarıyla iktidar ve muhalefeti ile terörsüz bir Türkiye'nin inşası için düşüncelerini paylaştı.

Geride bıraktığımız bir yıl içinde terörsüz Türkiye hedefimize yönelik tarihi nitelikte adımlar atıldı. Önemli mesafeler alındı. Bu vesileyle engin siyasi tecrübesi, birikimi ve dirayetiyle terörsüz Türkiye idealimizin mimarlarından olan Sayın Devlet Bahçeli'ye bir kez de huzurlarınızda ülkem ve milletim adına teşekkürlerimi ifade ediyorum. Aynı şekilde bu bir yıllık süreçte yapıcı duruş ve çabalarıyla Türkiye'nin terörden arındırılması yolunda önemli katkılar vermiş olan DEM Parti heyetine ve yönetimine de şükranlarımı sunuyorum. Son nefesine kadar terör duvarının yıkılması milletimizin her karışında barış ve kardeşliğin egemen olması için ter döken İstanbul Milletvekili Sayın Sırrı Süreyya Önderi de burada rahmetle anıyorum. Geride bıraktığımız bir yıl içinde terör örgütü saldırılarını durdurmuş, kendisini feshettiğini açıklamış sembolik bir törenle silahlarını yakmıştır. 1984'ten bu yana hem 10 binlerce can kaybına hem de 2 trilyon dolarlık ekonomik kayba yol açan terör belası böylece bitme noktasına gelmiştir.

Sürecin son derece hassas olduğunun farkındayız. Ancak en başından itibaren olumlu bakıyoruz. Olumlu bakmak için çaba sarf ediyoruz. Buradan meclis kürsüsünden tekrar ifade etmek isterim. Türkiye Cumhuriyeti Devleti hiçbir dünyevi güç karşısında diz çökmez, boyun eğmez, taviz vermez ve egemenliğini asla pazarlık konusu yapmaz.

Bu meyanda bazı muhalefet partilerinin tahrikleriyle zihinlerinde soru işareti oluşan vatandaşlarımız varsa hepsi müsteri olsun. Özellikle şehitlerimizin muhterem aileleri ve gazilerimiz bilsinler ki onların aziz hatıralarına gölge düşürecek hiçbir adımın atılmasına ne hükümet olarak biz ne Cumhur İttifakı'ndaki ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi ne de bu yüce meclis müsaade edecektir. Hedefimiz terörün bitmesi kardeşliğin kuvvetlendirilmesidir. Adımlarımızı sadece ve sadece bu hedefe yönelik atıyoruz.

Terörsüz Türkiye idealimizin en önemli merkezi hiç kuşku yok ki burası. Yani Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Meclis çatısı altında milli dayanışma, kardeşlik ve demokrasi komisyonu siyasi partilerimizin kahir ekseriyetinin temsilcileri ile çalışmalarına başlamış şu ana kadar da 12 toplantı yapmıştır.

Komisyon çalışmalarını tamamladığında şüphesiz elimizde çok önemli doneler olacaktır. Komisyonda dile getirilen önerilerin istişare ve uzlaşma neticesinde hayata geçirilmesi bir sonraki aşamayı teşkil edecektir.

Burada mühim olan Türkiye'nin yerli, milli, çözüm odaklı siyasi partilerinin böyle hayati bir mesele için yük alması aynı komisyon çatısı altında buluşması, konuşması, birbirini saygıyla dinlemesi istişareler yapmasıdır.

Bu ülkemiz demokrasisi adına umutlarımızı büyüten çok müstesna bir kazanımdır. Bu komisyonda göstermiştir ki silahla çözüm olmaz.

Sıkılı yumruklarla musafaha yapılmaz. Her şey saygı çerçevesinde konuşulabilir, tartışılabilir, istişare edilebilir. Komisyonun toplanıp her konuyu açıklıkla ve açık yüreklilikle istişare etmesi Türkiye'nin zararına değil hiç tartışmasız yararınadır.

Kardeşlik ve demokrasi komisyonumuz işte bu olgunluğu sergilemiş, Türkiye'nin de bu olgunluğa eriştiğinin en güzel delili olmuştur.

Bu vesileyle komisyonumuzun değerli üyelerine çalışanlarına da teşekkür ediyor, bundan sonraki oturumlarında başarılar diliyorum. Değerli milletvekillerimiz Türkiye oluşan bu huzur ve güvenlik iklimini en güçlü şekilde muhafaza edecektir.

86 milyonun bir beraber ve kardeş olduğu bir Türkiye enerjisini terörle mücadele için değil refah için seferber edecektir. Her alanda elde edilen başarılar terörsüz Türkiye ortamında pekişecek, kuvvetlenecek, inşallah yeni atılımlara fırsat oluşturacaktır.

Şu hususun altını özellikle çizmekte fayda görüyorum. Türkiye'nin güvenliğiyle yakından alakalı meselelerde atacağımız adımlar oluşan huzur ve kardeşlik ikliminden tamamen ayrı tutulmalıdır. Türkiye

Türkiye içindeki Kürtlerin ana vatanı olduğu kadar Türkiye sınırları dışındaki Kürtlerin de en büyük, en samimi, en güvenilir hamisidir, kardeşidir, son günlerde kapısı çalınan ilk sığınağıdır.

Bu yüzyıllardır olduğu gibi bugün de yarın da böyledir. İnşallah hiçbir zaman değişmeyecektir. Sınırlarımızın ötesindeki Kürt kardeşlerimizin birtakım terör örgütlerinin baskılarıyla Türk, Kürt, Arap genel olarak Müslüman düşmanı birtakım ülke ve odaklar tarafından istismar edilmesine asla rıza göstermeyiz.

En başından itibaren Suriye'nin toprak bütünlüğünü güçlü şekilde destekliyoruz. Bugün de Suriye'nin bölünme planlarının en güçlü şekilde karşısındayız. Gerek Suriye'nin toprak bütünlüğünü temin etmek gerekse sınırlarımızın ötesinde herhangi bir terör oluşumunu engellemek amacıyla diplomasinin tüm kanallarını devreye almış durumdayız. Bu kanalları kullanmayı sabırla, samimiyetle ve sağduyuyla sürdürüyoruz. Diplomatik girişimler cevapsız kalırsa Türkiye'nin pozisyonu da politikası da bellidir. Türkiye Suriye'de bir dejazü yaşanmasına izin vermeyecektir. Bu ilkeli tavrımız Kürt kardeşlerimiz dahil Suriye halkının aleyhine değil tam tersine onların lehininedir. Bölgemizi terör belasından kurtarmaya dönük bir tavırdır. Tekrar altını çizerek söylüyorum. Türk, Kürt, Arap, Sünni, Şii, Alevi, Nusayri etnik köken, dil, mezhep ayrımı yapmadan hepimiz ortak bir geleceğin yolcularıyız. Bu yolculukta bizim ezeli ve ebedi kardeşliğimiz evvel Allah her türlü engeli aşacak kudrettedir. Atlı Selim'le hareket edildiğinde 1000 yıllık ortak maziden beslenen bir gelecek tasavvuruyla yaklaşıldığında evvel Allah her sorunu çözer, her oyunu bozar. Biz birbirimize bir duvarın tuğlaları gibi kenetlendiğimizde bölgedeki sıkıntılar tek tek çözülecek. Bölge kalıcı barış ve huzura kavuşacaktır. Aramıza simsarların girmesine göz yumduğumuzda ise coğrafyamızda kan, gözyaşı, çatışma, zulüm eksik olmayacaktır. Nasıl ki Türk, Kürt, Arap Sultan Alparslan'ın, Selahaddin Eyyubi'nin, Sultan Fatih'in ordusunda omuz omuza verip zaferler kazandıysa, nasıl ki Çanakkale'de Türk, Kürt, Arap birlikte İslam toprağını kahramanca savunduysa inşallah yarın da ebediyen Türk, Kürt, Arap ittifakı coğrafyanın barışını, huzurunu, kalkınmasını, refahını birlikte temin ve tahkim edecektir. Buna tüm kalbimizle inanıyoruz. Sayın Başkan, Gazi Meclisimizin muhterem üyeleri, 86 milyonun yüreğini yakan 6 Şubat depremlerinin yaralarını sarmaya devam ediyoruz. Hayatını kaybeden ve her birini rahmetle andığımız vatandaşlarımızı geri getiremesek de afetin izlerini silmeyi hamdolsun başardık. Şu anda 3481 şantiyemizde 10 binlerce mimar, mühendis ve işçi kardeşimiz gece gündüz demeden çalışmalarını sürdürüyor. 6 Eylül tarihinde Malatya'da 304.000. yuvamızın anahtarlarını hak sahibi kardeşlerimize teslim ettik. İnşallah önümüzdeki ay 350.000. konutumuzun kurasını çekiyoruz. Yıl başına kadar toplam 453.000 bağımsız bölümü hak sahibi ailelerimize teslim etmek için canla başla çalışıyoruz. Yeni evlerine kavuşan vatandaşlarımızın hanelerinde gönül huzuruyla sağlık ve afiyetle oturmalarıni temenni ediyorum. Aynı şekilde yeni iş yerlerini teslim ettiğimiz afedzede kardeşlerimize de Rabbimden hayırlı ve bereketli kazançlar niyaz ediyorum. Tam bir seferberlik ruhuyla yürüttüğümüz imar sürecinde yalnızca konut ve iş yerleriyle sınırlı kalmadık. Ecdat yadigar ematiyetlerin her birinin üzerine titriyor, aslına uygun şekilde yaşatmak için azami gayret sarf ediyoruz.

Bugüne kadar deprem bölgemiz için kamu olarak güncel rakamlarla 3,6 trilyon lira yani yaklaşık 90 milyar dolarlık harcama yaptık. Burada ekonomiye dair bazı rakamları sizlerle paylaşmak istiyorum. harcama yaptık. Burada ekonomiye dair bazı rakamları sizlerle paylaşmak istiyorum.

Değerli milletvekillerimiz önceliğimiz halkımızın hayat pahalılığı sorununu kalıcı olarak çözmektir. Ağustos ayında son 45 ayın en düşük enflasyonunu görerek önemli bir dönüm noktasına ulaştık. Enflasyonu bu yılın sonunda yüzde 30'un altında 2026 yılında ise yüzde 20'nin altına indirmeyi planlıyoruz. Bütçe açığımızın milli gelire oranını bu yıl yüzde 3,6'ya 2026'da ise yüzde 3,5'a indirmeyi öngörüyoruz. İhracat tarafında da hamdolsun gayet iyi gidiyoruz. Ağustos ayında yıllık bazda ihracatımız 269 milyar doları aştı. Altın ithalatının yüksek düzeyde seyretmesine rağmen dış dengemiz hızla iyileşti. 2025 yılını milli gelire oranla sadece yüzde 1,4'lük bir cari açıkla kapatmayı ümit ediyoruz. Dış kaynaklara erişim noktasında da çok ciddi kazanımlar elde ettik. Gerek bankacılık gerekse reel sektörümüz için finansmana erişim hem kolaylaştı hem de maliyetler belirgin şekilde geriledi.

Dış borcumuzun milli gelire oranı son 14 yılın en düşük seviyesine indi. Öte yandan rezerv yeterliliği noktasında da tarihi başarılara imza attık. Merkez Bankamızın rezervleri 179 milyar dolara ulaştı. Giderek yükseliyor. Programımızın etkisiyle risk primimiz ve borçlanma maliyetlerimiz geriledi. Türk lirasına olan güven her geçen gün artmaya başladı. Küresel ekonomideki belirsizliklere ticaret ortaklarımızdaki düşük büyüme oranlarına rağmen Türkiye ekonomisi hamdolsun büyümesini sürdürdü. 2025'in ilk yarısında yıllık büyümemiz %3,6 olarak gerçekleşirken milli gelirimiz yıllıklandırılmış bazda 1,5 trilyon dolara yaklaştı. Üretim cephesinde ise zırai dona bağlı olarak daralan tarım sektörü hariç tüm sektörlerde katma değer artışı kaydettik. İmalat sanayimiz son 12 çeyreğin en yüksek performansını sergiledi. Tüketimle yatırım arasındaki denge korunurken istihdam tarafında da son derece olumlu gelişmeler yaşandı. İşsizlik oranımız tam 28 aydır tek hanelerde seyrediyor. Bir başka güzel gelişmeyi, bir başka rekor seviyeyi turizmde gördük. 2025 yılında ilk 6 ayda 25,8 milyar dolar gelirle tüm zamanların ilk 6 aylık gelir rekorunu kırdık. 2025 yıl sonunda 64 milyar dolar turizm gelirine emin adımlarla ilerliyoruz. Aynı başarı hikaye itibariyle söylüyorum. Sağlıkta, eğitimde, ulaştırmada, enerjide, sosyal politikalarda, tarımda, sanayide, özellikle savunma sanayinde de görmek mümkündür. Türkiye bütün bu alanlarda kendisiyle yarışarak kısa sürede çok büyük atılımlara imza atmıştır. İnşallah yakaladığımız bu güçlü ivmeyi hızlandırarak sürdüreceğiz. Son olarak yapısal reform gündemimize de kısaca değinmek isterim. 2026 senesi Türkiye ekonomisinde adeta bir reform yılı olacak. Sanayiden teknolojiye, tarımdan enerjiye ekonomimizin tüm alanlarında büyük bir dönüşüm başlatıyoruz. Yerel yönetimlerde mali disiplini güçlendirecek adımları da devreye alarak kamuda şeffaflığı, hesap verebilirliği ve verimliliği daha da pekiştireceğiz. Ülkemiz milletimiz ve ekonomimiz için şimdiden hayırlı uğurlu olsun.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri. Bizler hepimiz burada her seçimde sandıkları demokrasimizin bayram yerine çeviren on milyonların takdir ve teveccühü ile bulunuyoruz. Türkiye'de tek bir meşruiyet kaynağı vardır. O da aziz milletimizin tertemiz iradesidir. Biz siyaset sahnesine ilk çıktığımızdan beri meşruiyetin kaynağı millettir dedik ve millet egemenliğini en güçlü şekilde tesis etmeye çalıştık. Yarım asra yaklaşan siyasi hayatımız boyunca girdiğimiz tüm mücadeleleri daima sandıktan çıkan iradeden aldığımız icazet ve yetki ile yürüttük. Bakınız bu ülkede bir dönem egemenlik kağıt üzerinde millete ait olsa da hakikatte sermayenin, medyanın ve mütegallibenin tasallutu altındaydı. Vesayetin kılıcı yıllarca milli iradenin tepesinde sallanmaya devam etti. Hakimiyeti imtiyazlıların elinden aldık. Asıl sahibi olan millete teslim etti. Bunun için gerçekten çok çalıştık. Çok mücadele verdik. Çok ciddi bedeller ödedik. Nice saldırıları göğüslemek zorunda kaldık. Ama sonuçta Suriye Türkiye'de milletin iradesini her alanda egemen kıldık.

Türkiye'de gücünü halktan almayan ayrıcalıklara yer yoktur. Türkiye'de siyasette, hukukta, ekonomide, kamuda, sosyal ve gündelik hayatta milletin iradesine dayanmayan imtiyazlara yer yoktur. İnşallah hiçbir zamanda olmayacaktır. Egemenliğin kaynağı milletin iradesidir. Millette bu iradesini yürütmede seçilmiş Cumhurbaşkanı, yasamada milletvekilleri aracılığıyla kullanır. Bazı muhalefet aktörlerinin belli periyotlarla özellikle ortaya dökülen kimi skandalları perdelemek için gündeme getirdiği suni tartışmalar milletimizin 14 28 Mayıs seçimlerinde ortaya koyduğu iradeye saygısızlıktır. Milletin bizati kendisine yapılmış büyük bir hürmetsizliktir. Milletimiz Cumhurbaşkanlığında şahsımıza, mecliste sizlere 5 yıllık yetki vermiştir. Aziz milletimizden sandıkta aldığımız bu yetkiyi inşallah sonuna kadar en güzel verimli şekilde kullanacağız. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin sağladığı hızlı ve etkin karar alma, bunları uygulama imkanlarıyla Türkiye yüzyılımızın inşasını sürdüreceğiz. Yasama organımızın siz kıymetli üyelerin sergileyeceği hassasiyet yürütme olarak bize bu çabalarımızda güç ve moral aşılayacaktır. Son 23 yılda sizlerin de destekleriyle alınan büyük mesafeyi Türkiye yüzyılına yakışacak ve Türkiye'ye dar gelmeyecek yeni bir anayasa ile taçlandırma arzumuza da sahip çıkacağınıza yürekten inanıyorum. Şunu yüce Meclis'in ve ekranları başında bizleri takip eden kardeşlerimizin bilmesini istirham ediyorum. Biz Türkiye'nin imkanlarını, potansiyelini, zenginliklerini daha da arttırmak için koşturuyoruz. Biz Türkiye'nin kaynaklarını yine Türkiye'nin ihtiyaçları için bu ülkenin 86 milyon vatandaşı için gençleri ve geleceği için seferber ediyoruz. Türkiye merkezli düşünen üreten çalışan her keside bu mücadelede yol arkadaşı olarak görüyoruz. Bu millet için çalışan çabalayan söz söyleyen siyaset yapan kim varsa aynı hedefe doğru beraberce yol almaktan mutluluk duyuyoruz. Ama öksüzün, yetimin, işçinin, çiftçinin, emeklinin, tüccarın, sanayicinin, esnafın hakkına el uzatına da zerre miskal merhamet göstermeyiz."

NUMAN KURTULMUŞ AÇILIŞ KONUŞMASINI YAPTI

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, açılışı yaptı.

Kurtulmuş şunları söyledi:

"Sayın milletvekilleri Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 28. döneminin 4. yasama yılının açılışını gerçekleştiriyoruz.
Öncelikle yasama yılında yapacağımız faaliyetlerin milletimiz için, ülkemiz için, bölgemiz için ve bütün insanlık için hayırlı olmasını temenni ediyorum.
İnşallah çok başarılı işlere imza atacak bir çalışma yılını gerçekleştirmiş oluruz. Değerli milletvekili arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisi hepimizin yakinen bildiği gibi devlet kuran bir parlamentodur.
Aynı zamanda darbelere karşı milletin iradesini en zor şartlarda savunan, her zaman milletin iradesinin tecelli etmiş olduğu önemli bir demokrasi meydanıdır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi halkın talep ve beklentilerinin dile getirildiği, halkın talep ve beklentilerinin karşılandığı ve ülkenin milletin ihtiyaç duyduğu yasaların milletin gözetiminde yasalaştığı bir mekandır, bir mercidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi bu anlamda yasama faaliyetlerinin yanı sıra da millet adına denetim fonksiyonunu hakkıyla yerine getiren fevkalade önemli bir demokrasi platformudur.
Değerli milletvekilleri bu özelliklerinin yanında hiç şüphesiz Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin en önemli özelliklerinden birisi de sadece iç meselelere odaklanmak değil, aynı zamanda bölgemizin ve dünyanın meselelerine karşı da milletimiz adına duyarlı bir şekilde hareket etmek olmuştur.
Bu çerçevede özellikle içinden geçmekte olduğumuz bu dönemde başta bölgemiz olmak üzere dünyada yaşanan bütün önemli gelişmelerde Türkiye Büyük Millet Meclisi üzerine düşeni yapmış, bu sorumluluğu yerine getirmiş ve dünya parlamentolarına örnek olmuştur.
Özellikle son 2 yıldır İsrail'in Gazze işgali başta olmak üzere bölgedeki ülkelerin egemenliklerine, bağımsızlıklarına karşı açık, aleni saldırıları karşısında Türkiye Büyük Millet Meclisi her zaman bir olmuş, beraber olmuş, kenetlenmiş ve bu saldırganlığı, bu barbarlığı ittifakla kınamasını başarmış demokratik bir parlamentodur.
Ayrıca Türkiye Büyük Millet Meclisi bütün uluslararası platformlarda parlamenter diplomasinin bütün imkanlarını kullanarak Türkiye'nin fikirlerini, görüşlerini, uluslararası alandaki önceliklerini, başta Kıbrıs, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'mizin hak ve hukuku olmak üzere her alanda parlamenter diplomasinin imkanlarını kullanarak görüşlerimizi millet adına dile getirmiştir.
Değerli milletvekili arkadaşlarım Türkiye Büyük Millet Meclisi hiç şüphesiz bu faaliyetlerinin yanı sıra siyasetin de merkezidir. Farklı siyasi partilerin, farklı siyasi görüşlerin bir araya geldiği, görüşlerini müzakere ettiği, görüşleri çerçevesinde mücadele ettiği, gereğinde en sert sözlerle ama en olgun tavırlarla fikirlerini ifade edebildiği bir demokrasi platformudur.
Özellikle 28. yasama yılında 6 siyasi parti grubu ve 5 partinin parlamentoda, 6 partinin parlamentoda grubu olmadan temsil edildiği fevkalade güçlü bir demokratik temsil gücüne sahiptir. Bu çerçevede Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin bu yasama yılında da, 4. yasama yılında da fevkalade güçlü bir çalışma dönemini gerçekleştireceğine yürekten inanıyorum.
Hiç şüphesiz bütün bu çalışmalarımızı gerçekleştirirken milletimizin milli birlik ve beraberliğini esas alan yaklaşımımız, aynı zamanda siyasette dil ve üsluba riayet eden kişisel özenimiz Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin seviyesini yükseltecektir.
Siyaset en keskin tartışmaların yapıldığı bir mücadele alanıdır. Sözleri keskinleştirmek başka şey, dili sivrileştirmek başka bir şeydir. Dolayısıyla en keskin görüşleri ortaya koymak ama dilimizi de yapıcı, yol gösterici ve milletin menfaatini olacak şekilde ayarlamak da herhalde hepimizin en temel ödevlerinden birisidir. Değerli milletvekili arkadaşlarım 3. yasama yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin başardığı en önemli görevlerden, başarmaya devam ettiği en önemli görevlerden birisi milli dayanışma, kardeşlik ve demokrasi komisyonunu kurarak Türkiye Cumhuriyeti tarihimizin 50 yılına mal olmuş terörü artık tamamıyla ortadan kaldırmak ve tam manasıyla kadim kardeşliğimizi tahkim etmek için yapılan çalışmalardır.
Bu çalışmalara 5 grubu bulunan siyasi partimiz, 6 grubu bulunmayan siyasi partimiz katılmışlar ve fevkalade demokrat bir tavırla kırıcı olmayan bir üslupla en aykırı fikirleri bile olgun bir şekilde dinleyerek toplumun farklı kesimlerinin bu konudaki fikir ve görüşlerini paylaşmasına zemin hazırlamışlardır. Ben bu çerçevede bu komisyonumuza katkı sunan bütün siyasi partileri, siyasi partilerin genel başkanları başta olmak üzere tebrik ediyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi adına teşekkür ediyorum.
Hiç şüphesiz bu tarihi fırsatı, bu tarihi komisyonun fedakar ve gayretli çalışmalarıyla taçlandıracağız. Artık milletin ayağına vurulmuş olan bu pranga geride kalacak.
Türklerin ve Kürtlerin arasına sokulmaya çalışılan fitne tamamıyla tarihin gerisinde kalacak ve inşallah hiç şüphem yoktur ki başaracağız, sonuç alacağız ve Türkiye'de kardeşlik sonuna kadar hakim olacaktır. Yine bu komisyona katılan arkadaşlarımızın hepsinin gösterdiği yoğun çabalarla fikirlerimizi kararlarımızı olgunlaştırdıktan sonra kararlarımızı, 3 kararımızı da ittifakla aldık.
Bu da bu parlamentonun demokratik standartları çok yüksek bir çalışmayı ortaya koyacağının tek başına en önemli delillerinden birisidir. İnanı- diyorum terörsüz Türkiye aynı zamanda terörsüz bir bölge olacak ve Türkiye'nin uluslararası alandaki gücünü artıracaktır.
Değerli milletvekili arkadaşlarım hiç şüphesiz, hiç şüphesiz bu parlamentonun üzerinde önemli başka sorumluluklar da vardır. Bunlardan birisi günün gereklerine uygun çağdaş, demokrat, kapsayıcı, kuşatıcı yeni bir anayasayı hazırlama sorumluluğudur. Aynı şekilde mecliste herkesin sesinin daha güçlü, daha etkili olabilmesini sağlamak için yeni bir meclis içtüzüğü çalışmasını da ortaya koymak durumunda.
Siyasetinin demokrasi çıtasını yükseltmek için siyasi partiler yasası ve seçim yasasında da yeni düzenlemeler yapmak hiç şüphesiz Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin önem meclisinden önemli beklentilerdendir.
Son olarak şunu da ifade etmek isterim. Son günlerde Türkiye'deki yönetimle ilgili kimi çevrelerce dile getirilen meşruiyet tartışmaları Türkiye Büyük Millet Meclisi bakımından yok hükmünde bir tartışmadır. Çünkü Türkiye'de siyasi meşruiyetin bir tane kaynağı vardır. O da bizzati milletin iradesidir. Milletin verdiği meşruiyettir.
Milletten başka hiçbir gücün, iç ve dış gücün bu ülkenin yönetimine ya da bu ülkeye herhangi bir meşruiyet sağlamak gibi ne bir hat hakkı ne de bir haddi olamaz. Türkiye Büyük Millet Meclisi işte hep beraber farklı kanatlarıyla, farklı fikirleriyle milletin fikirlerinin tecelli ettiği bir yerdir ve siyasi meşruiyetin de yegane ve hiçbir şekilde sarsılmaz kaynağıdır.
Bunu bu tartışmalara not düşmek bakımından sizler adına dile getirmeyi Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, başkanı olarak bir sorumluluk olarak telakki ediyorum.
Tekrar Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 4. yasama yılında, 28. yasama dönemi 4. yılında üstün başarılara imza atmasını diliyorum. Başta terörsüz Türkiye meselesinde komisyonumuzun çalışmalarının başarıyla sonuçlanarak elde edilen sonuçların Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna bir tavsiye niteliğinde nihai bir raporla iletilmesini temenni ediyorum ve inşallah bu dönemde yapılacak çalışmalarında hem milletimizin önünü açmasını hem Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin gücünü artırmasını canı yürekten temenni ediyorum."