İlk bakışta teknik bir takvim düzenlemesi gibi görünen bu karar, kulislerde çok daha geniş bir çerçevede okunuyor. Zira davadan hemen önce Hikmet Çetin’in MHP ile kurduğu temaslar ve “CHP-MHP koalisyonu” çıkışı, ertelemenin sadece yargısal değil, siyasal dinamiklerden de etkilendiği yorumlarına yol açtı. Böylece dava, CHP’nin iç hukuk meselesi olmanın ötesine geçerek, Türkiye siyasetinde olası yeni ittifakların ve denge arayışlarının tartışma başlığı haline geldi.
CHP’de tartışmalı kongre sürecine ilişkin dün Ankara’da görülen “mutlak butlan davası” 24 Ekim’e ertelendi. Alınan bu erteleme kararı ile ilgili ise kulislerde, bu kararın salt bir yargı takvimi düzenlemesinden ibaret olup olmadığı. CHP’nin eski genel başkanlarından Hikmet Çetin’in son günlerde gerçekleştirdiği MHP temasları, davanın seyriyle ilişkilendirilmeye başlandı.
ÇETİN’İN MHP ZİYARETLERİ KARARI ETKİLEDİ Mİ?
Önceki haftalarda Çetin, başta Devlet Bahçeli olmak üzere MHP tarafı ile dikkat çeken temaslar kurmuştu. O temaslar sonrası gelen erteleme kararı üzerine kulislerde, “yargının takvimi ile siyasetin ritmi arasında örtük bir senkronizasyon mu var?” sorusu gündeme geldi.
Çünkü, Çetin’in temaslarında sadece davanın değil, siyasetin geleceği ile ilgili de konuların masaya yatırıldığı belirtiliyor.
ÇETİN’İN ÇIKIŞLARI SÜRECİ FARKLI BOYUTA TAŞIDI
Öyle ki Hikmet Çetin’in davadan bir gün önce gazeteci Cansu Çamlıbel’e verdiği röportajda verdiği mesajlar Ankara’da dikkatle izlenmişti. “Milli bir mutabakata ihtiyaç var” vurgusunda bulunan Çetin’in olası bir CHP-MHP koalisyonuna işaret etmişti. Bu çıkış, hem CHP’nin içinde bulunduğu hukuki tartışmaları hem de önümüzdeki süreçte şekillenebilecek siyasi senaryoları farklı bir boyuta taşıdı.
KARAR TEKNİK Mİ SİYASİ Mİ?
Tüm bunların gölgesinde görülen davadan çıkan erteleme kararı her ne kadar teknik bir takvim ayarlaması gibi görünse de, siyasal atmosferin yansımaları da kararda kendine yer edinmiş gibi duruyor.
24 Ekim’de görülecek duruşma, teknik anlamda CHP’nin kurultay sürecine dair netleşme sağlayacak. Ancak bu tarihe giden süreç, yalnızca hukukun değil, siyasetin de belirleyici olduğu bir satranç tahtasına dönüşmüş durumda. Hikmet Çetin’in röportajlarında dile getirdiği “milli mutabakat” fikri ve MHP ile kurduğu temaslar, CHP davasının salt bir iç hukuk meselesi olmaktan çıkıp, daha geniş bir siyasi hesaplaşmanın parçasına dönüştüğünü gösteriyor.