Türk Ceza Kanunu’nun 158. maddesi kapsamında açılan davalar ve banka hesapları üzerinden yapılan para transferleri nedeniyle yargılanan vatandaşlar, yaşadıkları mağduriyetleri Millî Gazete’ye anlattı. “Masumuz, suçlu değiliz” diyen mağdurlar, hukuk sisteminin kendilerini değil, gerçek suçluları hedef almasını istiyor.

Son dönemde artan dolandırıcılık olaylarında, herhangi bir suç örgütüyle bağlantısı olmayan vatandaşlar, sadece banka hesaplarının kullanılması nedeniyle ağır ceza mahkemelerinde sanık olarak yargılanıyor. Sosyal medya üzerinden küçük çaplı alışveriş yapan ya da tanıdıklarının ricasıyla hesabına para alan bazı vatandaşlar, “nitelikli dolandırıcılığa iştirak” veya “kara para aklama” suçlamalarıyla karşı karşıya kalıyor.

“HAYATIM ALTÜST OLDU”

Mağdurlardan M.K., yaşadıklarını şöyle anlattı: “Bir arkadaşım benden İBAN’ımı istedi, ufak bir ödeme alacağını söyledi. Ben de verdim. Aradan aylar geçtikten sonra bir sabah polis kapımı çaldı. Gözaltına alındım. Meğer o kişi bir dolandırıcılık şebekesinin içindeymiş. Benim hiçbir şeyden haberim yoktu. Şimdi hakkımda 15 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Hayatım altüst oldu.”

“TİCARİ ANLAŞMAZLIK CEZA DAVASINA DÖNDÜ”

Bir diğer mağdur, esnaf olarak çalışan H.T., bir ticari anlaşmazlık nedeniyle TCK 158 kapsamında yargılandığını belirtti: “Bir müşterimle aramızda borç alacak meselesi vardı. Ödemeler gecikince anlaşmazlık yaşadık. Normalde bu bir ticari dava konusu olmalıydı. Ancak karşı taraf beni dolandırıcılıkla suçladı. Şimdi dolandırıcılık suçlamasıyla yargılanıyorum. Oysa ortada ne bir niyet, ne bir plan, ne de suç unsuru var. Tamamen hukuk dışı bir durum” diyerek mağduriyetini anlattı.

“HAYATLAR KARARIYOR”

Hak Hukuk Adalet Derneği Genel Sekreteri Özge Demir de konuyla ilgili açıklamalarda bulunarak, adalet sisteminde kapsamlı bir reforma ihtiyaç olduğunu vurguladı. Yaşanan mağduriyetlerin sadece bireysel değil, sistematik bir soruna işaret ettiğini ifade eden Demir, “TCK 158, yani nitelikli dolandırıcılık suçu, organize suçlarla mücadele için konmuş ağır bir madde. Ancak bugün bakıyoruz ki, borç alacak ilişkileri, ticari ihtilaflar veya iyi niyetle yapılan para transferleri bile bu madde kapsamında değerlendiriliyor. Masum insanlar yıllarca hapisle yargılanıyor, hayatları kararıyor” dedi.

“MASUMİYET KARİNESİ DİKKATE ALINMALI”

Ayrıca yargılamalarda kusur ilkesi ve suç kastının dikkate alınmadığını, özellikle İBAN mağdurlarının çoğunun olaydan bihaber olduğunu söyleyen Demir, “Ceza hukuku istisnai bir alandır. Bir insanın özgürlüğü söz konusuysa, en küçük şüphe bile masumiyet yönünde değerlendirilmelidir. Ancak mevcut sistem bu ilkeyi göz ardı ediyor” eleştirisinde bulundu.

“HEMEN REFORM”

Mağdurların taleplerinin net olduğunu vurgulayan Demir, şunları söyledi: “TCK 158’in uygulaması gözden geçirilmeli, ticari ve sivil anlaşmazlıklar ceza hukukunun konusu olmamalı, İBAN mağdurlarının yargılanmasına dair açık bir yasal düzenleme yapılmalı, mevcut davalar yeniden değerlendirilmeli. Mağdurlar, yaşadıkları hukuksuzluğun bir an önce sona ermesini ve gerçek suçluların ayıklanarak, masum vatandaşların daha fazla zarar görmemesini istiyor.”

Muhabir: Ahmet Sesli