Paris Ceza Mahkemesi’nde görülen ve dünyanın yakından takip ettiği Lafarge davasında oklar bir kez daha Fransız devletine döndü. Suriye’de çarkların dönmesi için terör örgütlerine milyonlarca dolar akıtan şirketin eski yöneticileri, hakim karşısında "yalnız değildik" mesajı verdi. Mahkeme salonunda yankılanan ifadeler, kirli pazarlığın perde arkasında Fransız istihbaratının (DGSE) olduğunu tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdi.
"İstihbarat biliyordu, rahattık"
Duruşmaya damga vuran açıklamalar, Lafarge'ın operasyonlardan sorumlu eski müdür yardımcısı Christian Herrault'tan geldi. 2013-2014 yıllarında Suriye'deki faaliyetler kapsamında yargılanan Herrault, terör örgütlerine "haraç" adı altında yapılan ödemelerin devlet sırrı olmadığını savundu.
Şirketin eski Güvenlik Müdürü Jean-Claude Veillard'ın 2013 başında istihbaratın taleplerine olumlu yanıt verdiğini belirten Herrault, "Fransız istihbaratı, bölgedeki işleyiş şeklimizden tamamen haberdardı. Haraç ödeme yöntemimizin birimler ve özellikle DGSE tarafından iyi bilinmesi bizi rahatlatıyordu" ifadelerini kullandı.
Büyükelçi ile 'kriz' zirvesi
Herrault, dönemin Fransa Şam Büyükelçisi Eric Chevalier ile olan temaslarını da deşifre etti. 2012-2013 yıllarında Büyükelçi ile 4 kez görüştüğünü anlatan eski yönetici, "Eylül 2012'deki görüşmemizde bana krizin uzun sürmeyeceğini ve firmanın orada kalması gerektiğini söyledi" dedi.
Aralık 2013'te ise Büyükelçi Chevalier'ye terör örgütü DEAŞ'a ödeme yaptıklarını bizzat söylediğini doğrulayan Herrault, Büyükelçi'nin inkar stratejisine ise "Fransız diplomatların bir şeyi inkar etmesine alışık değilim" sözleriyle tepki gösterdi.
"Devlet yanımızdaydı"
Davada konuşan bir diğer isim, Lafarge Çimento Suriye'nin eski CEO'su Frederic Jolibois ise "Veillard Bey Fransız istihbaratıyla iletişim halindeydi" diyerek bağlantıyı teyit etti. Kendisinin de Eylül 2014'ten itibaren Ürdün'deki DGSE ile temas kurduğunu belirten Jolibois, firmanın çıkarlarını korumak için bazı gerçekleri diplomatlardan sakladığını itiraf etti.
Eski Üst Yönetici Bruno Pescheux ise bölgedeki durumu "Ödeme yapmazsak faaliyet dururdu, herkesten haraç alınıyordu" sözleriyle özetlerken, "(Fransa) Devletin bizim yanımızda olması bir nevi beni rahatlatıyordu" diyerek devlet desteğini itiraf etti.
Anadolu Ajansı’nın 2021 yılında yayımladığı ve şirketin terör örgütünü Fransız istihbaratının bilgisi dahilinde finanse ettiğini kanıtlayan belgelerle küresel çapta yankı uyandıran bu davada, yargı sürecinin nereye evrileceği ve Fransız devletinin bu itiraflara nasıl yanıt vereceği merakla bekleniyor.





