Son yıllarda Türkiye genelinde kira artışları ve barınma krizleri, hem kiracılar hem de ev sahipleri için büyük sorun haline geldi. Yüksek enflasyon, konut fiyatlarındaki artış ve kira zam oranlarının sık sık değişmesi, taraflar arasında anlaşmazlıkları beraberinde getiriyor. Bu anlaşmazlıkların çoğu, hukuki sürece taşınarak mahkemelerin iş yükünü artırıyor. İzmir gibi büyükşehirlerde ise dava sayılarındaki artış dikkat çekiyor. Özellikle tahliye davaları, en yoğun konulardan biri haline gelmiş durumda. Bu süreçte deneyimli bir İzmir kira avukatı ile çalışan tarafların, haklarını daha etkin bir şekilde savunabildiği belirtiliyor.
Uzmanlara göre kira ilişkilerinde yaşanan krizlerin temelinde hem ekonomik sebepler hem de bilgi eksikliği yatıyor. Ev sahipleri, enflasyona paralel kira artışı talep ederken; kiracılar, yasal sınırın üzerindeki taleplerin haksız olduğunu savunuyor. Taraflar arasındaki dengesizlik, sık sık mahkemeye taşınan anlaşmazlıkların doğmasına yol açıyor.
Konut piyasasındaki belirsizliklerin devam etmesi, kiracı–ev sahibi ilişkilerinde kalıcı bir gerilime neden oluyor. Adalet Bakanlığı verilerine göre son iki yılda açılan kira uyuşmazlığı davalarının sayısı iki katına çıktı.
Kira Artışlarında Yasal Sınırlar
2022 yılında getirilen düzenlemeyle birlikte, konut kiralarındaki artış oranı yüzde 25’le sınırlandırılmıştı. Ancak bu düzenleme, yalnızca konut kiralarını kapsıyor ve belirli bir süre için geçerli. Ticari kiralamalarda ise artış oranı, TÜFE (Tüketici Fiyat Endeksi) oranına göre belirleniyor.
Ev sahipleri, ekonomik koşullar nedeniyle kira bedellerinin piyasa değerinin altında kaldığını savunurken, kiracılar ise yüksek artışların yaşam standartlarını tehdit ettiğini belirtiyor. Bu durum, iki taraf arasında dengenin kurulmasını zorlaştırıyor.
Tahliye Davalarında Artış
Kira anlaşmazlıklarının en sık görüldüğü alanlardan biri tahliye davaları. Ev sahipleri, kira bedelini ödemeyen veya evi farklı amaçlarla kullanan kiracıları tahliye etmek istiyor. Ancak tahliye süreci, sanıldığı kadar kolay değil.
Türk Borçlar Kanunu’na göre kiracının tahliyesi için geçerli sebeplerin bulunması gerekiyor. Bunlar arasında kira bedelinin ödenmemesi, mülk sahibinin evi kendisinin veya birinci derece yakınlarının kullanma ihtiyacı ve kira süresinin dolması gibi nedenler yer alıyor.
Mahkemeler, tahliye davalarında her iki tarafın da haklarını korumaya özen gösteriyor. Bu nedenle süreç, çoğu zaman aylar, hatta yıllar sürebiliyor.
Arabuluculuk Dönemi
Yeni yasal düzenlemeyle birlikte kira davalarında zorunlu arabuluculuk dönemi başladı. Artık taraflar, doğrudan dava açmadan önce arabuluculuk sürecine katılmak zorunda.
Bu sistem, tarafların uzlaşmasını sağlayarak mahkemelerin yükünü azaltmayı hedefliyor. Ancak bazı durumlarda uzlaşma sağlanamadığı için süreç yine yargıya taşınıyor.
Kiracı Hakları
Kiracılar, Türk Borçlar Kanunu kapsamında geniş haklara sahip. Bunlardan bazıları:
- Kiraya veren, kiralananı sözleşmeye uygun şekilde teslim etmek ve kullanıma elverişli tutmak zorundadır.
- Kiracının evi kullanımı süresince yapılan tadilatlar, mal sahibinin iznine tabidir.
- Ev sahibi, kiracıyı belirli koşullar dışında tahliye edemez.
Uzmanlar, kiracıların sözleşmelerini dikkatli incelemesi ve kira bedelini düzenli ödemesi gerektiğini vurguluyor.
Ev Sahiplerinin Hakları
Ev sahiplerinin de kiracılara karşı belirli hakları bulunuyor. Özellikle kira bedelinin ödenmemesi, taşınmazın zarar görmesi veya sözleşmeye aykırı kullanım durumlarında ev sahipleri hukuki yollara başvurabiliyor.
Ancak tahliye veya artış talebi, yalnızca yasal şartlar çerçevesinde yapılabiliyor. Aksi takdirde, ev sahipleri cezai yaptırımlarla karşılaşabiliyor.
Miras ve Ortak Mülklerde Kira Sorunları
Kira anlaşmazlıkları, bazen birden fazla mülk sahibinin bulunduğu durumlarda daha da karmaşık hale gelebiliyor. Miras yoluyla edinilen taşınmazlarda, ortak mülk sahiplerinin kira gelirlerinin paylaşımı veya kiracının tahliyesi konusunda farklı talepleri olabiliyor.
Bu gibi durumlarda, mahkemeler ortak mülkiyetin korunmasını ve tarafların menfaat dengesini gözeterek karar veriyor.
Uzmanlar Ne Diyor?
Hukukçulara göre kira uyuşmazlıklarının çözümünde en önemli unsur, tarafların haklarını ve sorumluluklarını bilmesi. Hukuki bilgi eksikliği, sürecin uzamasına neden oluyor.
Uzmanlar, hem kiracıların hem de ev sahiplerinin, sözleşme imzalamadan önce tüm maddeleri dikkatle incelemesi gerektiğini vurguluyor. Özellikle tahliye ve kira artış maddeleri, gelecekte yaşanabilecek anlaşmazlıkların önüne geçmek açısından kritik öneme sahip.
Kira Krizine Ekonomik Bakış
Ekonomistler, kira krizinin yalnızca bireysel bir anlaşmazlık değil; ekonomik bir sorun olduğunu belirtiyor. Konut arzının yetersizliği, yatırım amaçlı gayrimenkul alımlarının artması ve yüksek enflasyon, kira piyasasını doğrudan etkiliyor.
Bu durum, kira bedellerinin belirlenmesini zorlaştırırken, sosyal adaletsizlik hissini de artırıyor.
Geleceğe Bakış
Uzmanlara göre kira uyuşmazlıkları, kısa vadede azalma eğilimi göstermeyecek. Yeni düzenlemeler, kira artış oranlarını sınırlandırsa da uzun vadeli çözüm için konut üretiminin artırılması ve piyasadaki istikrarın sağlanması gerekiyor.
Hukukçular, tarafların haklarını koruyarak adil bir çözüm sürecinin hem toplumsal huzuru hem de ekonomik dengeyi güçlendireceğini ifade ediyor.
Artan Kira Krizinde Hukukun Rolü
Kira bedellerindeki hızlı yükseliş, tahliye süreçleri ve yasal düzenlemelerdeki değişimler, hem ev sahiplerini hem de kiracıları hukuki destek almaya yönlendiriyor. Hukukun temel amacı, iki taraf arasında adil dengeyi sağlamak. Bu süreçte deneyimli bir İzmir vergi avukatı ile çalışan taraflar, durumun vergilendirme konusunda da hem haklarını kaybetmeden hem de süreci gereksiz uzatmadan çözüm bulma şansına sahip oluyor. Artan kira krizinin gölgesinde, tarafların yasal haklarını doğru şekilde kullanması her zamankinden daha büyük önem taşıyor.
Kaynak: Av. Perihan İlke Demir