İslam’ın 5 temel şartından birisi olan namazın da bazı şartları vardır. Namazı hakkıyla eda edebilmek için bu şartların yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu şartlardan birisi de kıbleye yönelmektir. Kıble, Kâbe-i Muazzama’nın olduğu taraftır. Namaza dururken yüzümüzü Kâbe’ye bakacak şekilde yani kıbleye dönerek durmalıyız. Peki, kıble yönü nasıl bulunur? Kıble ne taraftadır?
Namazın dışındaki farzlardan olan kıbleye dönmek (istikbal-i kıble), namaz kılacak olan Müslümanın yönünü Kâbe’ye doğru çevirmesidir. Kâbe’ye yakın bir yerde onu görecek şekilde namaz kılan kimse namaz kılarken Kâbe’ye bakabilir, izleyebilir. Ancak Kâbe'den uzakta olan kişi, Kâbe'nin kendisine değil, onun bulunduğu tarafa yönelir, yüzünü ve yönünü o tarafa çevirir. Kıbleye dönmek zâhirde bedenen olsa da bâtında Allah’a kalben yönelmek manası taşımaktadır.
Daha önce namaz kılmadığı bir yerde veya açık bir alanda bulunan kimsenin kıblenin ne tarafta olduğunu nasıl bulacağı ile ilgili farklı bazı yöntemler vardır. Namaz kılacak olan kimse, öncelikle yanında kıble yönünü bilen birisi varsa ona sorması gerekir. Böyle biri varken ona sormayıp kendisi içtihat ederek, yani kıble yönünü kendi imkânlarıyla bulmaya çalışarak bir yöne yönelmiş ve yöneldiği tarafın kıble yönü olmadığı ortaya çıkmış ise, namazı iade etmesi gerekir.
Namazın farzlarından biri olan İstikbâl-i Kıble (Kıbleye dönmek) önemli bir şarttır. Namazın sahih ve kabul olması için yerine getirilmesi gereken bir kural olan kıbleye yönelmek için kıblenin yönünü doğru tespit etmek gerekir.
İslam'ın 5 şartından biri olan namaz, dinin direğidir. Namaz kılmak için de gerekli şartlar vardır ve bunlardan birisi de İstikbâl-i Kıble'dir. İstikbâl-i Kıble; namazı, kıbleye yani Mekke'de bulunan Kâbe-i Muazzama'ya yönelmek demektir.
Kıble, sadece Mekke-i Mükerreme'deki taş binadan ibâret değildir. Şeriata göre kıble, Kâbe'nin üstünden Arş'a, altından ise Ferş'e kadar uzanan nuranî bir sütun ve direktir. Bu sebeble kişi ister uçağın içinde Kâbe'nin üstünde olsun, isterse yerin altında Kâbe'nin hizasında bulunsun, bu nuranî sütuna yönelerek namazını kılar. İstikbâl-i Kıble şartını böylece yerine getirmiş olur.
Güneydoğu yönü bizim için kıblenin olduğu taraftır. Yüzümüzü güney ve güneydoğu yönlerini tespit ederek dönebiliriz. Kıble yönü bulmak için modern ve geleneksel yöntemler tercih edilebilir. Veya zaruri olarak bunlardan birisini kullanma imkânına sahip olabiliriz. Kıble yönü bulmaya yarayan araçlardan bazıları şunlardır:
Pusula ile yön bulma:
Yön bulma tekniklerinde en basit ve en çok kullanılan yöntemlerden birisi pusula kullanımıdır. Her nerede olursanız olun Pusuladaki koyu manyetik uç her zaman Kuzey yönünü gösterir. Bu sayede diğer yönleri tahmin etmek kolaylaşır ve yönünüzü bulmuş olursunuz.
Çubuk ile yön bulma:
Çubukla yön bulma yöntem bilinen en eski yöntemlerden birisidir. Ortalama 1 metrelik bir odun çubuğu yere dikilir ve dikkatlice gölgesi izlenir. Öğle vakitlerinde gölge en kısa halini alır. Bu en kısa hali bize Kuzey yönünü gösterir. Zaman geçtikçe ikinci bir gölge noktası belirlenir. Birincisine sol, ikinci bulduğumuz gölge noktasına sağ ayağımızı basarız. Böylece yüzümüzün çevrili olduğu yön bize Kuzeyi gösterir.
Cami ve kilise ile yön bulma:
Camilere bakılarak yön belirlemek oldukça basit bir yöntemdir. Camilerde yer alan mihrabın karşısında bulunan giriş kapıları, Kuzey yönünü göstermektedir. Kiliselerde Aynı yöntem Çan yönüne bakmaktır. Kiliselerde yer alan kilise çanı, daima kilisenin batısında bulunur. Bu yön yardımıyla diğer yönler hesaplanır.
Karınca yuvası ile yön bulma:
Bulunduğunuz yerde bir karınca yuvasına rastlarsanız çok şanslısınız demektir. Çünkü karınca yuvası ile yön bulmak oldukça basit bir yöntemdir. Ne hikmetse karıncaların yuva ağızları her zaman Güney yönünü gösterir. Bu sayede size yukarıda bahsettiğim yöntemle diğer yönleri hesaplayabilirsiniz.
Mezar taşları ile yön bulma:
Müslüman mezarlarının baş tarafı her zaman Batıyı göstermektedir. Ayakların olduğu kısım ise Doğuyu gösterir. Hristiyanlarda bu durum biraz farklıdır. Baş yönü her zaman Güneyi gösterir. Böylelikle diğer yönleri kendinize göre hesaplayabilir, gideceğiniz yönü tahmin edebilirsiniz.
Minarelerdeki şerefe kapıları ile kıble yönü bulma:
Türkiye’de kıble takribî olarak güney ile güneydoğu yönleri arasında bulunuyor. Yukarıdaki yön bulma tekniklerini kullanarak kıbleyi bulmak mümkündür. Yani güneşin doğduğu yeri solumuza alırsak yine kıbleyi bulmuş oluruz. Ayrıca minare kapılarının da kıbleyi gösterdiğini unutmayalım.
Kutup Yıldızı ile yön bulma:
Eğer Karanlık bir ortamda yön bulmaya çalışıyorsanız Kutup yıldızlarını izleyerek yön bulabilirsiniz. Kutup yıldızların Ön tarafı bize Kuzey yönünü işaret eder.
Taşlar ve ağaçlardaki yosunlar:
Doğadaki ağaçların ve taşların üzerine oluşan yosunlar, kuzey tarafında konumlanır. Yani bir ağaç veya taş üzerinde yosun görürseniz, bu yosunun bulunduğu taraf Kuzey yönüdür.
KIBLE BULUP NAMAZ KILMAK
Kıble yönü Kâbe'nin bulunduğu noktadır. Bu noktadan 45 derece sağa ve sola olabilecek sapmalar kıbleden (Kâbe yönünden) sapma sayılmaz. Sapma derecesi daha fazla olursa "kıbleye yönelme" şartı aksamış olur.
Kıblenin ne tarafta olduğunu bilmeyen kimse, etrafta kıbleyi soracak birini bulamazsa yıldız, güneş, rüzgâr gibi birtakım doğal alâmetlere dayanarak kıble yönünü bulmaya çalışır. Nihayet kanaat getirdiği tarafa yönelerek namazını kılar. Namazı kıldıktan sonra kıblenin kendi yöneldiği tarafta olmadığı ortaya çıksa bile, kendisi bu yöne içtihat ederek, yani birtakım alâmetlere dayanarak bu sonuca ulaştığı için, namazı yeniden kılması gerekmez. Fakat namaz esnasında kıble yönünü anlaması halinde, namazını bozmadan o tarafa yönelir ve namazını tamamlar.
Kıble yönünü bilmeyen kimse, birine sormadan veya kıblenin ne tarafta olduğunu araştırma zahmetine katlanmadan (içtihat etmeden) rastgele bir tarafa yönelse, namaz esnasında yöneldiği tarafın kesin olarak kıble tarafı olduğunu anlasa namazı yeniden kılması gerekir. Çünkü namazın ilk kısmı şüpheli olduğu için, sağlam kanaate dayalı ikinci kısım, şüpheli birinci kısım üzerine bina edilemez. Ancak bu durumu namazı bitirdikten sonra anlayacak olursa, iade etmesi gerekmez. Ebû Yûsuf'a göre her iki durumda da iade etmesi gerekmez.
İki kişi kıble cihetini araştırsa ve her biri ayrı bir yönün kıble olduğuna kanaat getirse, bu durumda bunlar birbirlerine uyarak cemaatle namaz kılamazlar. Her biri kendi tespit ettiği kıbleye dönerek ayrı ayrı namazlarını kılarlar.
Bir kimse namazda iken bir özür olmaksızın göğsünü kıble tarafından çevirecek olursa namazı bozulur. Yüzünü çevirecek olursa, derhal kıbleye dönmesi gerekir. Bir kimse abdestsiz olduğunu zannederek namazdan ayrıldıktan sonra abdestli olduğunu hatırlasa, isterse henüz mescitten çıkmamış olsun, namazı bozulmuş olur. Fakat bir kimse mescitte namaz kılarken abdestinin bozulduğu zannıyla kıbleden ayrılıp da daha mescitten çıkmadan abdestinin bozulmadığını anlasa, İmâm-ı Âzam'a göre namazı bozulmuş olmaz. Ama bunu mescitten çıktıktan sonra anlayacak olsa namazı ittifakla bozulur. Çünkü mekânın değişmesi bir özre mebni değilse, namazı iptal eder.
Hastalık veya düşman yahut yırtıcı hayvan korkusu gibi nedenlerle kıbleye dönme imkânı bulamayan kimse, kendisi için en rahat olan tarafa döner.
KÂBE NEREDEDİR?
Müslümanların ikinci ve son kıblesi olan Kabe, Suudi Arabistan'ın Mekke şehrinde bulunmaktadır. Şekli itibariyle küp anlamına gelen Kabe, İslam dünyasının yönünü çevirerek Allah'a (celle celalühü) ibadet ettikleri yerdir. Yaklaşık 13 metre yüksekliğinde olan Kabe, 12 metre boyunda ve 11 metre genişliğinde siyah taştan yapılmıştır.
Kabe, kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'de iki yerde geçmektedir. Önem atfedilmesi ve mana itibariyle çok mühim olduğu için Kabe-i Muazzama olarak da anılmaktadır.
Kur'an'daki ayetlerde Kabe'den "el-Beyt", "el-Beytü’l-atîk", "el-Beytü’l-harâm", "el-Beytü’l-muharram", "el-Mescidü’l-harâm" şeklinde bahsedilmektedir.
Ali İmran Suresi 96'ncı ayette "Şüphesiz, âlemlere bereket ve hidâyet kaynağı olarak insanlar için kurulan ilk ev (mâbed), Mekke’deki (Kâbe)dir." buyurulmaktadır.
MESCİD-İ HARAM NERESİDİR?
Kâbe’nin de içinde bulunduğu alanı çevreleyen büyük mescide “Mescid-i Harâm” denilmektedir. Ortasındaki küçük meydan (tavaf yeri, metaf) üzerinde bulunan Kâbe, Zemzem ve Makam-ı İbrahim (a.s), bu câminin birer parçasını teşkil eder. Kabe'nin içinde bulunduğu yere Haremi Şerif, Mescid-i Haram veya Mescid-i Şerif de denilir. Kur'ân-ı Kerîm'de onaltı ayette "el-Mescidü'l-Harâm" olarak geçmektedir.
Kâbe'nin geniş duvar yapısı yaklaşık bir küp biçimindedir. Kabe'nin Kuzeydoğu duvarı 12,63 kuzeybatı duvarı 11,03 güneybatı duvarı 13,10 metre güneydoğu duvarı 11,22 metre ve yüksekliği 13 metredir. Böylece 145 m² alan üzerine kurulmuştur. Duvarlarında kullanılan taşlar Mekke tepelerindeki granit siyah taşlardandır.
EZAN DUASI NASIL OKUNUR?
Arapça okunuşu: "Allâhümme Rabbe hâzihi'd-da'veti't-tâmmeh, ve's-salâti'l-kâimeh, âti Muhammedeni'l-vesîlete ve'l-fadîlete, ved-dereceter-refîate. veb'ashü makâmem-mahmûdeni'l-lezî va'adteh. İnneke lâ tuhlifu'l-mîâd.
Türkçe anlamı: "Ey şu eksiksiz davetin ve kılınacak namazın rabbi Allahım! Muhammed'e vesîleyi ve fazîleti ver. Onu, kendisine vaadettiğin makâm-ı mahmûda ulaştır, Muhakkak ki sen vaadinden dönmezsin."
KAZA NAMAZI
Vaktinde kılınamayan namazların sonradan kılınmasına kaza namazı denir. Kur'an-ı Kerim'de kaza namazlarıyla ilgili olarak açık bir ifade bulunmamakla birlikte, Peygamber Efendimiz (SAV), vaktinde kılamadığı namazları kaza etmiş ve ashabına da bunu tavsiye etmiştir. Hazreti Peygamber Efendimiz (SAV), "Kim namazı unutursa veya uyuyup kalırsa hatırlayınca onu kılsın. Onun keffâreti ancak budur.” (Buhârî, Mevâkîtü’s-Salât, 37; Müslim, Mesâcid, 315) buyurmuştur.
Her Müslümanın üzerine farz olan beş vakit namazın farzı ve vitir namazı kaza edilir. Eğer sabah namazı kazaya kalmışsa, o günün öğle vaktinden önce kaza edilecekse sünneti de kaza edilir.
Unutma ve uyuma gibi bir mazeret olmaksızın, kasıtlı olarak terk edilen namazların kazası ile ilgili herhangi bir hadis bulunmamaktadır. Fakat bu kasıtlı olarak terk edilen namazların kazasının gerekmediği anlamına gelmez.
Kaza namazına nasıl niyet edilir?
Kaza namazı kılacak olan kişinin kılacağı namazı belirleyerek niyet etmesi asıldır. Fakat üzerinde çok sayıda kaza namazı varsa, geçmiş namazları kaza ederken, "Vaktinde kılamadığım ilk sabah/ ilk öğle/ ilk ikindi/ ilk akşam/ ilk yatsı namazını kılmaya" şeklinde niyet edebileceği gibi, "Kılamadığım son sabah/ son öğle/ son ikindi/ son akşam/ son yatsı namazını kılmaya” şeklinde de niyet edebilir.