Batı Karadeniz’in verimli ovaları, zengin ormanları ve zümrüt kıyılarıyla çevrili Kastamonu, doğal kaynaklarının sunduğu imkanlar sayesinde yüzyıllar boyunca cazip bir yerleşim merkezi oldu. Gökırmak’ın (Kızılırmak’ın önemli kollarından biri) Taşköprü ve Hanönü üzerinden Boyabat ile Durağan’a uzanan hattı, bölgenin tarımsal üretimini besledi; yollar, köprüler ve yerleşmeler bu su ağı etrafında şekillendi. Coğrafyanın sunduğu bu avantaj, Kastamonu’yu yalnızca bir yaşam alanı değil, aynı zamanda ardışık medeniyetlerin buluşma noktası hâline getirdi.
Kastamonu haber sitesi tarafından aktarılan bilgilere göre, bölgenin bilinen tarih sahnesine çıkışı Hitit dönemiyle anılsa da arkeolojik izler çok daha eski çağlara işaret ediyor; bu da kentin tarihini tek bir döneme sığdırmanın mümkün olmadığını gösteriyor.
İlk İzler: Paleolitik buluntulardan Kaska topluluklarına
Kastamonu’da 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yapılan yüzey araştırmaları, Gölköy Enstitüsü civarında çakmak taşından aletlerin ele geçtiğini ortaya koydu. Bu buluntular, Orta ve Üst Paleolitik dönemlere tarihlenerek bölgedeki insan varlığının on binlerce yıl öncesine uzandığını gösteriyor. Erken izler, Kastamonu’nun yalnızca tarımsal üretimle değil, avcı-toplayıcı grupların güzergâhlarıyla da ilişkilendiğini düşündürüyor.
Hitit kaynaklarında “Kaska” ya da “Gasga” adıyla anılan topluluklar, Paflagonya’nın kuzey kesimlerinde etkin olmuş yerel güçlerdendi. Kaskaların izleri, Orta Anadolu’daki siyasal dengeleri etkileyen akınlar ve anlaşmalarla takip ediliyor. Her ne kadar bu topluluklar yazılı bir külliyat bırakmamış olsa da, antik metinlerdeki kayıtlar ile arkeolojik veriler, Kastamonu çevresinin MÖ 2. binyılda bölgesel güç mücadelelerinde önemli bir tampon alan olduğunu ortaya koyuyor.
Hititlerden Bizans’a: egemenliklerin ardışık geçidi
Kastamonu’nun yazıyla tanıştığı ve siyasi yapının belirginleştiği dönem büyük ölçüde Hitit İmparatorluğu’yla başlatılır. Hitit hâkimiyetini izleyen süreçte sahneye Frigya ve ardından Lidya krallıkları çıkar. MÖ 6. yüzyılda Pers yönetimi, Anadolu’nun geniş bir bölümünde olduğu gibi burada da idari düzeni yeniden şekillendirir. MÖ 4. yüzyılda Büyük İskender’in seferleriyle Pers üstünlüğü kırılır; Paflagonya coğrafyasında Makedon etkisi hissedilir. İskender sonrasında bölge, Hellenistik mirasın paylaşıldığı dinamik bir döneme girer ve Pontus Krallığı güçlü bir aktör olarak öne çıkar.
Roma İmparatorluğu’nun Anadolu’ya yerleşmesiyle Kastamonu, uzun soluklu bir istikrar evresine ulaşır; yollar, idari yapılanmalar ve ticaret ağları kenti kuzey-güney aksında birbirine bağlar. MS 395’te Roma’nın ikiye ayrılmasıyla bölge Bizans İmparatorluğu’nun sınırları içinde kalır. Bu dönem, kalelerin, dini yapıların ve kırsal yerleşmelerin güçlendiği; idari merkezlerin yeniden tanımlandığı bir zaman dilimidir. Taşköprü ve çevresi, hem tarım hem de geçiş yolları sayesinde stratejik önemini korur.
Kale, kent silueti ve kültürel süreklilik
Kastamonu Kalesi, Orta Çağ’dan bugüne ulaşan siluetiyle kentin hafızasında ayrı bir yer tutar. Bizans hanedanı Komnenoslarla ilişkilendirilen yapı, yüzyıllar boyunca farklı onarımlarla ayakta kalmış; çevresindeki mahalle dokusunu ve ticari hayatı yönlendirmiştir. Kaleye eklemlenen sur hatları, iç ve dış burçlar ile topoğrafyaya uyum sağlayan yerleşim kurgusu, savunma mimarisinin bölgesel yorumunu gözler önüne serer.
Bugün Kastamonu merkezinden ilçelerine ve köylerine kadar uzanan geniş coğrafyada; taş köprülerden ahşap sivil mimariye, höyüklerden kutsal alan kalıntılarına uzanan çok katmanlı bir miras izlenebilir. Arkeolojik buluntular, antik yollar ve yerel sözlü tarih birbirini tamamlayarak kentin anlatısını zenginleştirir. Bu birikim, Kastamonu’yu yalnızca tarih meraklıları için değil, kültür rotaları arayan gezginler için de cazip kılar. Doğa ve tarih arasındaki sıkı bağ sayesinde, Gökırmak havzasının biçimlendirdiği üretim kültürü ile yüzyılların inşa ettiği kent belleği yan yana varlığını sürdürüyor; böylece Kastamonu, Anadolu’nun medeniyetler atlasında güçlü ve özgün bir sayfa olarak yer almaya devam ediyor.
Yazının bazı bölümleri www.taskoprupostasi.com sitesinden derlenmiştir.