İBB Meclisi kasım ayı toplantılarının altıncı oturumu, İBB Başkan Vekili Nuri Aslan'ın başkanlığında Saraçhane'deki belediye binasında yapıldı.

Aslan'ın Meclis'te İBB'nin 440 milyar liralık 2026 mali yılı bütçe sunumunun ardından Meclis üyeleri bütçeyle ilgili görüşlerini dile getirdi.

MHP Grup Başkanvekili Orkun Ayhan, İstanbul'un yönetilemediğini, ciddi bir kaos durumunun olduğunu söyledi.

Şehrin yavaş yavaş kendi dokusunu kaybettiğini anlatan Ayhan, dünyanın gözbebeği olan İstanbul'un, yıl yıl ilerleme kaydetmesi gerekirken vahim bir şekilde geriye gittiğini defalarca kez ifade ettiklerini belirtti.

Ayhan, İstanbul'da çok önemli bir deprem riski olduğunu, acil bir kentsel dönüşüm yapılması gerektiğini vurgulayarak, 'Siz seçim vaadi olarak '100 bin konut yapacağız.' sözünü verdiğinizde, kastınızın İBB değil de şahsi şirketleriniz olduğunu anlayamadık. Meğer konut yapıyormuşsunuz. Rezidanslar, siteler, villalar yapıyormuşsunuz. Anlaşılan o ki güzel de yapıyormuşsunuz. Neredeyse yıllık 500 milyar gibi devasa bir bütçeye sahip olan İBB ile konut yapımında rekabet edecek hale geldiğinizi İstanbullu vatandaşlarımız adına üzülerek öğrenmiş olduk.' ifadelerini kullandı.

Kentin ulaşım sorununa değinen Ayhan, 'Hepimiz İstanbul'da yaşıyoruz, birbirimizi kandırmayalım artık. Ulaşım ve trafiğin geldiği nokta ne yazık ki içler acısı. Yüzde 90'lara varan trafik çilesi, yanan otobüsler, gitmeyen metrolar, adı yürüyen ama kendisi yürümeyen merdivenler, bozulan tramvaylar, çalışmayan asansörler, bakımsızlıktan harap olmuş metrobüsler. Bu sizin 16 milyonluk şehrin ulaşımına kattığınız vizyonun eseridir.' diye konuştu.

'Bu şehir, otel odalarında değil, milletin gözünün önünde yönetilmelidir'

Ayhan, özel tutulmuş ofislerde, otel odalarında yapılan gizli görüşmelere şahit olduklarını dile getirerek, şöyle konuştu:

'Bantlanan kameralar, valizler ortaya çıktı. Birileri de bu valizlerin içinde para taşındığını iddia etti. Siz de bu valizlerin içinde para olmadığını, jammer cihazı olduğunu övüne övüne anlattınız. Ekrem İmamoğlu'nun, dar bir bürokrat kadrosuyla özel ofislerde ve otel odalarında gerçekleştirdiği görüşmeler hepinizin malumudur. Bu görüşmelere, kendi şahsi şirketinin müdürünün de dahil olması ayrıca sorgulanması gereken bir durumdur. Aynı şekilde iş adamlarının, belediye başkanıyla otel odalarında yaptığı buluşmaların içeriği ve amacı İstanbulluların merak ettiği başlıklardan biridir. Daha da önemlisi, belediye başkanının kendi bürokratlarıyla yaptığı bu kapalı kapılar ardındaki görüşmelerde kameraların bantlanması, şeffaflığa dair ciddi soru işaretleri oluşturmaktadır.'

Görüşmelerde 'jammer kullanılması' kısmına dikkati çeken Ayhan, '(Jammer kullanılması) Zira bu durum, (görüşmelerde) kamuoyunun duymaması gereken ne tür konuşmalar yapıldığını akıllara getirmektedir. Bahse konu görüşmelerde nelerin döndüğünü sorgulamak, bizleri İstanbul halkı adına, denetleme görevi yapmamız için oylarıyla bu meclise seçen İstanbulluların hakkıdır, bizlerin de öncelikli sorumluluğudur. Bu şehir, otel odalarında değil, milletin gözünün önünde yönetilmelidir.' dedi.

İBB Başkanı için bürokratları ile toplantı ve görüşmeler yapabilmesi amacıyla Saraçhane binası başta olmak üzere birçok başkanlık makamı tahsis edildiğini anlatan Ayhan, 'Yetmemiş, çalışmalarını ve ikametini sağlayabilmesi için saray gibi bir köşk de bu Başkana tahsis edilmiştir. Ayrıca, bu başkanın şahsi şirketini yönetebileceği, söz konusu müdürün de bulunduğu şirket ofisi de bulunmaktadır. Aklı olan kişilere sormak istiyorum, toplantı yapabilmek için bu kadar resmi yeri olan bu kişiler, gizli saklı otellerde buluşarak neyi, kimden saklamaktadır?' ifadelerini kullandı.

Ayhan, şöyle devam etti:

'İBB'de paralel bir yönetimle karşı karşıyayız. Fatih Keleşlerin, Ertan Yıldızların, Murat Ongunların, Gülibrahimoğullarının, Soytekinlerin, 22 yaşındaki elektrikçi milyarderlerin, firari Emrah Bağdatlıların paralel bir yapı içerisinde, gölge yöneticiler olduğuna İstanbullular adına üzülerek şahitlik ediyoruz. Kurumların başındaki şahısların adeta kukla gibi orada bulunduğunun, onların yerine söz sahibi olan gölge bir yönetimin yer aldığını görüyoruz. Bir tarafta herkesin bildiği İBB yönetimi, diğer tarafta buna paralel olarak oluşturulan 'ekosistemin' kendi yönetimi. Şimdi sizlere sormak istiyorum? Bu kurumların başında genel müdürleri var iken gerçek yönetimin başka şahıslarda olması neyin göstergesidir?'

Ayhan, bu yapılanmanın en ince ayrıntısına kadar ortaya çıkarılmasının vazgeçilmez bir zaruret olduğunu kaydetti.

'İmamoğlu çıkar amaçlı suç örgütü' iddianamesine değinen Ayhan, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Hepiniz iddianamede geçen eylemlerin birçoğunun doğru olduğunu biliyorsunuz. Rüşvetlerin alındığını, paraların sayıldığını, gizli saklı illegal bir sürü işin döndüğünü adınız gibi biliyorsunuz. Ama bulunduğunuz makamlar, kaybetmek istemediğiniz koltuklar ve bir şekilde edindiğiniz güç ve şatafattan vazgeçemediğiniz için bunları savunmak zorunda kalıyorsunuz. Normal şartlarda 'yolsuzluk iddialarını' savunmak ahlaki bir yozlaşma örneği olmuş olsa da siz kendinizi rahatlatmak, aynada kendi kişiliğinize bakarak, böyle bir ahlaksız durumla karşı karşıya gelmemek için, bu yapılan eylemlerin ulvi bir amaçla yapıldığı konusunda kendinizi ikna etmiş durumdasınız.'

'İstanbullular, 'Bütçeyi bir siyasi propaganda aracı değil, hizmet aracı olarak kullanın' diyor'

Büyük Birlik Partisi (BBP) Grup Başkanvekili Dursun Çağlayan ise bütçenin sadece rakamlardan ibaret olmaması gerektiğini, esnafın, öğrencinin, işçinin, emeklinin ve 16 milyon İstanbullunun günlük yaşamında somut karşılık bulacak yatırımlarla şehrin her köşesinde, her sokağında hissedilmesi gerektiğini söyledi.

Bütçelerin adil, şeffaf ve sürdürülebilir olması kadar, kaynakların da verimli ve doğru kullanılmasının temel prensip olması gerektiğini ifade eden Çağlayan, '(Bütçede) Gelir-gider kalemlerine baktığımız zaman İSKİ, İETT ve Belediyenin geleceğinin parlak görünmediğini ifade etmeden de geçemeyeceğim. Bu acı gerçeği bugünden görerek gereken önlem alınmazsa, gelecekte telafisi çok daha zor olacaktır.' diye konuştu.

İSKİ çalışanlarının zor şartlarda hizmet verdiğini ve bu yüzden çalışma şartlarının iyileştirilmesi gerektiğini anlatan Çağlayan, bütçede İstanbul'un toplu taşıma omurgasını oluşturan, milyonlarca insanı her sabah evinden işine, akşam da işinden yuvasına ulaştıran İETT'nin bütçesi görüşülürken emekçi şoförlerin sorunlarının konuşulmamasının büyük bir eksiklik olduğunu belirtti.

Çağlayan, İBB Başkanlık makamına soru önergesinde bulunduğunu ama bu soru önergelerine genelde cevap verilmediğini söyledi.

İstanbul'da süt, kreş ve yurt konuşulmaktan ziyade büyük projelerin, ideallerin ve hedeflerin konuşulması gerektiğini dile getiren Çağlayan, 'İstanbullular diyor ki 'Benim paramı çarçur etmeyin. Benim hakkımı heba etmeyin. Bütçeyi bir siyasi propaganda aracı değil, hizmet aracı olarak kullanın.' ve İstanbul Büyükşehir Belediyesinin tüm kurumlarına ait bütçe, yatırım ve harcama kalemlerinin İBB'nin resmi web sayfasında şeffaf bir şekilde yayınlanması, İstanbulluların bu verileri rahatlıkla görebilmesi ve takip edebilmesi, belediye yönetiminden beklenmektedir.' ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA