Temmuz 2025 zammıyla belirlenen 16.881 TL’lik en düşük maaşın, gerçek enflasyonla arasında önemli bir fark olduğu belirtildi. Erdursun’un hesabı, bu farkın en düşük gelir grubunda yaklaşık yüzde 38,6’ya ulaştığını gösterirken, üst gelir gruplarındaki kaybın ise çok daha yüksek olduğu analiz edildi. Bu durum, sosyal güvenlik sisteminin adalet ve eşitlik ilkeleri açısından sorgulanmasına neden oldu. Emeklilerin gelirlerini koruma mücadelesi, resmi verilerle piyasa gerçekleri arasındaki uçurumu gözler önüne seriyor.
Türkiye’deki milyonlarca emeklinin ekonomik durumu, resmi enflasyon oranlarının gerçek yaşam maliyetini yansıtıp yansıtmadığı sorusu etrafında yoğunlaşıyor. SGK Uzmanı Özgür Erdursun, bu iki veri setini karşılaştırarak, emekli maaşlarının olması gereken seviyenin altında kaldığını somut rakamlarla kanıtladı. Analiz, emeklilerin maaşlarıyla temel ihtiyaçlarını karşılamakta yaşadığı zorlukları, veri kaynaklı bir bakış açısıyla açıklıyor.
TÜİK ve ENAG Veri Setlerinin Karşılaştırmalı Etkisi
Emekli maaşlarının hesaplanmasında esas alınan Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri, Temmuz 2025 itibarıyla en düşük emekli maaşını 16.881 TL olarak belirledi. Ancak Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG), aynı dönem için farklı bir enflasyon tablosu sundu. Özgür Erdursun’un ENAG verileri esas alınarak yaptığı hesaplama, en düşük maaşın 23.338 TL olması gerektiğini ortaya koyuyor. Bu karşılaştırma, resmi verilerin kullanılmasıyla emeklilerin aylık gelirlerinde yaklaşık yüzde 38,6 oranında bir kayıp yaşadığını netleştiriyor. Bu kayıp, maaş artışlarının didaktik olarak gerçek alım gücünü sağlamadığı sonucunu doğuruyor.
Gelir Skalasındaki Kayıp Oranlarının Farklılaşması
Analizin dikkat çeken bir diğer boyutu, maaş skalası içerisindeki kayıp oranlarının farklılaşmasıdır. Özgür Erdursun’un verilerine göre, en düşük maaş alan emeklilerdeki kayıp oranı yüzde 38,6 seviyesinde iken, daha yüksek maaş alanlarda bu oran yüzde 235’e kadar yükseliyor. Bu durum, mevcut sistemin sadece taban maaş artışlarına odaklanmasının, yüksek gelir grubundaki emekliler için daha büyük bir mağduriyet yarattığını gösteriyor. Analistler, bu tablonun gelir grupları arasındaki uçurumu büyüttüğünü ve sosyal güvenlik sisteminde emeklilikte eşitlik ilkesine aykırı bir durumu işaret ettiğini belirtiyor.
Kalıcı Çözüm İçin Alternatif Yaklaşımlar Şart mı?
Özgür Erdursun, yaptığı değerlendirmede, “Gerçek yaşam koşulları dikkate alınmadan yapılan maaş artışları, her dönem yeni mağduriyetler doğuruyor. TÜİK yerine ENAG oranları dikkate alınsaydı, emeklilerin bugün aldığı maaş çok daha yüksek olacaktı” ifadelerini kullandı. Bu tespit, emekli maaşlarının alım gücündeki erimenin temel nedenini açıklıyor. Uzmanlar, Ocak 2026 zammında da TÜİK verilerinin esas alınma ihtimalinin, kayıpların sürmesi anlamına geleceği uyarısını yapıyor. Bu nedenle, kalıcı bir çözüm için maaş artışlarında alternatif veri setlerinin dikkate alınması, ENAG verilerinin hesaba katılması veya refah payı eklenmesi gibi düzenlemelerin şart olduğu analizi yapılıyor.
Kaynak: HABER MERKEZİ



