Milyonlarca İstanbullunun uykularını kaçıran o kâbus senaryosu, bu kez okyanus ötesinden gelen bir analizle yeniden alevlendi.
Science dergisinde yayımlanan ve New York Times'ta manşetlere taşınan "Faylar adım adım İstanbul'a kayıyor" tespiti, yürekleri ağza getirdi.
Tartışmaların odağındaki Marmara Denizi için Prof. Dr. Okan Tüysüz’den gelen son değerlendirme ise endişeyi ikiye katladı.
Prof. Dr. Okan Tüysüz, son yaşanan 6,2'lik sarsıntının ardından beklenen büyük Marmara depreminin zamanlamasının öne çekilmiş olabileceğini duyurdu.
"Faylar Adım Adım Geliyor"
Almanya’daki Helmholtz Yerbilimleri Merkezi öncülüğünde yürütülen araştırma, tehlikenin boyutunu gözler önüne serdi.
Science dergisinde yayımlanan verilere göre, Marmara Denizi altındaki sismik hareketlilik son yıllarda sistematik olarak batıdan doğuya, yani İstanbul kapılarına doğru ilerliyor.
2011-2012 yıllarındaki batı depremleri, 2019 Silivri sarsıntısı ve son olarak 23 Nisan 2025’te yaşanan 6,2 büyüklüğündeki deprem, bu "kırılma zincirinin" halkaları olarak nitelendirildi.
Araştırmada, bu depremlerin uzun süredir sessiz kalan ve kırılmayı bekleyen fay segmentlerine doğru zincirleme bir stres aktarımı yaptığı belirtildi.
"Tarih Öne Çekilmiş Olabilir"
Tartışmaya katılan Jeolog Prof. Dr. Okan Tüysüz, 6,2’lik son sarsıntının basit bir uyarıdan öte olduğunu vurguladı.
Tüysüz, artçı sarsıntıların doğu yönünde ilerlediğine dikkat çekerek, bu durumun Adalar ve Avcılar açıklarındaki "kilitli" fay parçaları üzerinde ekstra bir yük oluşturduğunu ifade etti.
Tüysüz'ün en can alıcı uyarısı ise zamanlamaya dair oldu:
"Bu durum, beklenen büyük Marmara depreminin zamanlamasını öne çekmiş olabilir."
Bilim Dünyası İkiye Bölündü
Her deprem uyarısında olduğu gibi bu analiz de bilim dünyasında fikir ayrılıklarını beraberinde getirdi.
Jeolog Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, Marmara’daki fayların iddia edildiği gibi büyük bir stres biriktirmediğini savunarak felaket senaryolarına karşı çıktı.
Üşümezsoy'un bu çıkışı, "Tehlike geçti mi, yaklaşıyor mu?" sorusunu yeniden gündeme taşıdı.
Ancak Prof. Dr. Tüysüz, "Marmara'da deprem olmayacak" söylemlerinin bilimsel bir karşılığı olmadığının altını çizdi.
Bölgedeki son büyük yıkımın 1766 yılında yaşandığını hatırlatan Tüysüz, o tarihten bu yana fayların enerji biriktirmeye devam ettiğini kaydetti.
Vatandaş şimdi, bilim insanları arasındaki bu derin görüş ayrılığının gölgesinde, olası bir İstanbul depremine karşı alınacak önlemlere ve kentsel dönüşüm hızına odaklanmış durumda.