Dünya

Bahçeli Kıbrıs için “82. İlimiz olmalı” fikrinde ısrar ederken Cumhurbaşkanı Erdoğan ise “Kıbrıs Türkü'nün iradesi bizim için çok saygındır” dedi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, KKTC seçimlerine ilişkin olarak, "Bizim Kuzey Kıbrıs'a yan bakmamız, ters bakmamız asla mümkün değil. Yapılan önemli bir seçimdir ve Kıbrıs Türkünün iradesi bizim için çok saygındır. Yabancı değiliz birbirimize, görüşeceğiz. İnşallah bu hafta sonuna kadar bu ziyaret gerçekleşirse kendileriyle etraflıca Türkiye-Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilişkilerini, ele alacağız" ifadesini kullandı.

Abone Ol

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kuveyt, Katar ve Umman ziyaretlerinin ardından Türkiye'ye dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Erdoğan, dış politikada Körfez ülkeleriyle ilişkilere önem verdiklerini belirterek, Körfez bölgesinden gerek ticarette gerek karşılıklı yatırımlarda önemli bir artış yaşanmasını temenni ettiklerini söyledi. Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının 1 Kasım'dan itibaren Umman'a ziyaretlerini vizesiz gerçekleştirebileceklerini ifade etti.

Erdoğan, "Milli Savunma Bakanımın eş güdümünde Katar ve Umman tarafıyla bir süredir devam eden Eurofighter savaş uçaklarının satın alımı konusunda muhataplarımızla konuyu ele aldık. Birçok teknik ayrıntıya sahip bu konuda yürüttüğümüz müzakereler olumlu yönde seyrediyor" diye konuştu.

İsrail'e yönelik diplomatik baskı şart

Erdoğan, "Gazze’de güçlükle temin edilen ateşkesin muhafazası sağlanabilecek mi? İhlallerin artması durumunda İsrail’e karşı nasıl bir uluslararası baskı kurulabilir? Bu ihlaller sürerken Gazze’ye yeterli insani yardım ulaştırılması ya da kentin yeniden inşası mümkün olabilecek mi?" soruları üzerine, "Türkiye olarak ateşkesin sağlanabilmesi noktasında elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Hamas tarafı ateşkese riayet ediyor. Hatta bu konuda kararlı olduklarını ifade ediyor. İsrail ateşkesi ihlal etmeye devam ediyor. Başta ABD uluslararası toplumun, İsrail’in ateşkese ve anlaşmaya tam uyumunu sağlama noktasında daha fazla gayret etmeleri lazım. Bu süreçte İsrail’e yönelik yeterli diplomatik baskı şart. Gazze yeniden ayağa kalkacak, bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bu noktada Gazze’ye yardımların kesintisiz erişimi çok önemli. Yardımlarımızı Mısır’a sevk etmeye asla ara vermedik, vermeyiz. Devletimizin ve sivil toplum kuruluşlarımızın bölgeye ulaştırdığı yardımları TIR’larla Gazze’ye gönderiyoruz. 17’nci İyilik Gemimiz geçtiğimiz günlerde El- Ariş Limanına ulaştı. Gazzeli kardeşlerimiz, İsrail’in uyguladığı insanlık dışı abluka nedeniyle, her şeye ihtiyaç duyuyorlar. Bundan daha doğal hiçbir şey olamaz. Bizler, onların ihtiyaçlarını karşılamak, Gazze’yi yeniden inşa ve ihya etmek için hazırlıklarımızı yapıyoruz. Artık laf değil, icraat zamanı. Yaptırımlarla silah satışlarının durdurulmasıyla İsrail, verdiği sözü tutmaya zorlanmalı. Bunun adımlarını da atıyoruz. Atmaya da devam edeceğiz" ifadesini kullandı.

"Her türlü desteği vermeye hazırız"

Erdoğan, "Gazze’de konuşlandırılması planlanan güçle ilgili müzakereler hangi aşamada" sorusu üzerine ise, "Gazze’de vazife üstlenecek görev gücü ile ilgili görüşmeler devam ediyor. Bu işin modalitesi henüz netleşmiş değil. Çok katmanlı bir konu olduğu için kapsamlı müzakereler yapılıyor. Biz Gazze’ye bu konuda her türlü desteği vermeye hazırız. Şu anda altyapı çalışmalarımız da devam ediyor" dedi.

Erdoğan, "Körfez ülkelerine, Gazze’nin yeniden toparlanması, imarı yönünde katkı sunmak adına tavsiyeleriniz, telkinleriniz oldu mu? Bu anlamda Kuveyt, Katar, Umman’da güçlü bir irade gördünüz mü? Ellerini taşın altına koyacaklar mı" sorularına, "Gazze’yi hep birlikte ayağa kaldıracağız. Buna sadece Türkiye veya sadece Mısır, diğer körfez ülkeleri tek başına muktedir olabilir mi, elbette hayır. Bu, müstakil bir toplu inşa ve ihya çalışmasıdır. Bunun için de bütün duraklarımızda kapsamlı görüşmeler gerçekleştirdik. Artık söz değil, icraat zamanı. Katar, zaten bugüne kadar Filistin’e en çok destek veren ülkelerden biri. Gazze, İslam dünyası için imtihan kağıdıdır. İnşallah bu sınavdan alnımızın akıyla geçecek ve kardeşlerimizin yanında en güçlü şekilde yerimizi alacağız. İsrail’in saldırıları, Gazze’nin maalesef altyapısını yerle bir etti. Şimdi burada çok ciddi hafriyat çalışmaları yapılarak, bu yıkımları kaldırmamız gerekiyor. Önce iş makinelerinin yapacağı çalışmalar, ardından altyapıya yönelik atılacak adımlar var. Gazze’de hastaneler, okullar ibadethaneler, fırınlar, bunların hepsi yerle yeksan edildi. Bunun yeniden inşası kolay bir iş değil. Başta Körfez ülkeleri olmak üzere, hep birlikte bu adımı inşallah atacağız. Gazze, bütün insanlığı yıllar boyunca utandıran bir vahşete tanık oldu. Gazzeli kardeşlerimize insanlık olarak onurlu ve müreffeh bir geleceği hep beraber hazırlamamız gerekiyor. Türkiye, bu noktada her türlü fırsatı değerlendirerek elinden gelen gayreti ortaya koyacak" yanıtını verdi.

"Keşke Budapeşte'de görüşme yapılabilseydi"

Erdoğan, "Yakın zamanda Budapeşte’de bir Amerika-Rusya zirvesi olacağı söylendi ama net bir tarih belirtilmedi. Anlaşılıyor ki konu askıya alındı. Rusya– Ukrayna krizinin çözümü için İstanbul formülünde hangi aşamadayız" sorusu üzerine, "Burada, Türkiye’nin veya İstanbul’un barış vizyonundaki önemi bir kez daha ortaya çıktı. Biz her an böyle bir adıma ev sahipliği yapmaya hazırız. Keşke Budapeşte’deki görüşme yapılabilseydi. Biz bu savaşın sona erdirilmesi için her türlü diyaloğun yararlı olacağını düşünüyoruz. En başından beri bunu savunduk, bunun için çalıştık, adil barışın mümkün olduğunu ifade ettik. Her iki tarafla da iyi ilişkilerimiz bulunuyor ve her iki tarafın da güvenini kazanmış bir ülkeyiz. Bu barış yolunda bize avantaj sağlıyor ve bu durumu insanlığın yararına kullanmakta kararlıyız" dedi.

"Yabancı değiliz birbirimize"

Erdoğan, KKTC seçimlerinin Tufan Erhürman tarafından kazanıldığının anımsatılarak, "Yeni dönemde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti-Türkiye ilişkileri nasıl olur, nasıl değerlendirirsiniz?" sorusu üzerine, "Kuzey Kıbrıs'la ilgili şu ana kadar AK Parti iktidarında ilişkilerimiz nasıl olduysa bundan sonra da yine aynı şekilde devam edecektir. Bizim Kuzey Kıbrıs'a yan bakmamız, ters bakmamız asla mümkün değil. Yapılan önemli bir seçimdir ve Kıbrıs Türkünün iradesi bizim için çok saygındır. Bunun için kendilerini tebrik ettik. Bu kadar yatırımı biz Kuzey Kıbrıs'a boşuna yapmadık. Yıllar yılı biz Kuzey Kıbrıs'a giderdik. Cumhurbaşkanlığı binası küçüktü, orada bizi karşılarlardı, orada törenlerimizi yapardık. 'Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne yakışan bir parlamento binasını ve Cumhurbaşkanlığı binasını yapmak gerekir' dedik ve süratle de parlamento binasını ve Cumhurbaşkanlığı makamını orada inşa ettik. Güney Kıbrıs’ta ise böyle bir şey yok. Seçim yapıldı biz de demokrasiye inanan bir lider olarak telefonla, seçimi kazanan adayı tebrik ettik. 'Şu anda bir Körfez ziyaretim var. Körfez ziyaretinden sonra kapımız sizlere açık, buyurun, sizleri bekliyoruz' dedik. Kendileri de bu ziyareti gerçekleştireceklerini söylediler. Yabancı değiliz birbirimize, görüşeceğiz. İnşallah bu hafta sonuna kadar bu ziyaret gerçekleşirse kendileriyle etraflıca Türkiye-Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilişkilerini, ele alacağız" ifadesini kullandı.

"Olumlu yaklaşımları olan bir isimdi"

Erdoğan, eski NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in anılarını yazdığı kitabının anımsatılarak, "Haşlanmış mısır ikram etmişsiniz, hatırlıyor musunuz" sorusuna, "Hatırlamaz olur muyum? Zaten gelen misafirlerimize mevsim ne ise ona göre mısırsa mısır, kestaneyse kestane, hep ikramda bulunuruz. Sayın Stoltenberg gerçekten NATO Genel Sekreterleri içerisinde olumlu yaklaşımları olan bir isimdi. Ailece misafirim olmuştu, Boğaz'da ailece gezi yaptığımız bir dostumuz, arkadaşımızdı. Bunlar sıradan olaylar değil. Diplomasinin gereği bu. Onun için de bu tür ilişkiler önem arz ediyor. Şu andaki Genel Sekreter arkadaşımız Mark Rutte ile de ilişkilerimiz gayet iyi. Sayın Stoltenberg'in bunları hatıratının içerisinde değerlendirmiş olması, ilişkilerimizin devamının ne kadar önemli olacağını göstermesi bakımından da isabetli olmuş. İnşallah ilk görüşmemizde bu kitabı da karşılıklı tahlil ederiz" yanıtını verdi.

"Bunu başaralım"

Erdoğan, "Terörsüz Türkiye meselesiyle ilgili bir soru soracağım. DEM Parti, son dönemlerde biraz bu süreçte olumsuz bir tutum takınıyor mu, böyle bir gözleminiz var mı? Diyarbakır'da bir gösteri yaptılar, orada bir takım nahoş sözler söylendi. Nedir düşünceniz? Yani DEM Parti, başlangıçtaki tavrını hala sürdürüyor mu, yoksa biraz bir gevşeme mi var?" sorusu üzerine, "DEM Parti'den bu tür bir yaklaşım olmasını istemezdim. Bu hafta sonuna kadar zannediyorum DEM Heyetini kabulümüz olacak, görüşeceğiz. Bu konuları da kendisiyle masaya yatıracağız. DEM Heyetinin bu anlayış içerisinde olduğunu düşünmüyorum, düşünmek istemiyorum. Daha çok Pervin Hanım'la bu konularda görüşmelerimiz oldu. İnşallah bu hafta sonu yapacağımız görüşmede bu konuları tekrar değerlendirme fırsatımız olacak. Çünkü Terörsüz Türkiye'nin sadece bize değil, tüm Türkiye'ye faydası var. Lazıyla, Türküyle, Kürdüyle, hepimize, 86 milyonun tamamına faydası var. Biz ülke 'Terörsüz Türkiye havasına artık büründü' diye düşünürken bu tür şeyleri Diyarbakır'dan duyunca doğrusu üzüldüm. Bir an önce inşallah bundan tekrar sıyrılarak barışın, huzurun ve kardeşliğin egemen olduğu Türkiye'yi inşa ve ihya edelim. Bunu başaralım" ifadesini kullandı.

"CHP biz oralarda niye varız, hala öğrenemedi"

Erdoğan, "Irak ve Suriye tezkeresi Meclis'te oylanırken CHP ret oyu verdi. Suriye'de en olmamız gereken dönemde ret oyu vermesi ne anlam taşıyor? Eurofighter alımıyla ilgili sayı belli mi? Üretici firmalar ikinci bir ülkeye satılmasına onay veriyor mu? Hukuki çerçevesi konuşuldu mu?" soruları üzerine, "Irak ve Suriye'de neden bulunduğumuzu artık cümle alem biliyor. Ama Cumhuriyet Halk Partisi hala, biz oralarda niye varız, bunu öğrenemedi. Sıkıntı burada. CHP, bu meselenin parti meselesi olmayıp memleket meselesi olduğunu da bir türlü anlayamadı. Ama bu gelişmeler zannediyorum CHP'nin de bunu anlamasına yarayacak. Çünkü tabandan onlara da ciddi bir baskı geleceğine inanıyorum. Suriye'de, Irak'ta yürütülen mücadele, sadece teröre karşı bir mücadele değil, aynı zamanda Türkiye'nin bekasına karşı oynanan oyunu bozma operasyonudur. Bunun da neticelerini aldığımıza inanıyorum. Kaldı ki istikrarsızlığın yaşandığı yerlerde dikkat edelim, terör örgütleri palazlanır. Biz onlara asla bu fırsatı vermememiz lazım. CHP yönetimi, sınırlarımızın ötesindeki tehlikeleri bertaraf etmemizden neden rahatsızlık duyduklarını çıkıp açıklamalı. Elbette biz, Türkiye’nin güvenliğini CHP’liler rahatsız olacak diye riske atamayız. Eurofighter konusuna gelince biz burada şu anda iki ülke ile görüşme yürütüyoruz. Biri Katar, diğeri Umman. Şimdi bu görüşmeleri ben de yaptım. Savunma Bakanım, Dışişleri Bakanım, onlar da bu temasları gerçekleştirdiler. Bu görüşmeleri bundan sonraki süreçte de yürütecekler. Bunları süratle bir sonuca bağlayarak, inşallah Hava Kuvvetlerimizi çok daha güçlendirelim istiyoruz. Bu uçakların alımıyla birlikte Hava Kuvvetlerimiz çok daha güçlü hale gelecektir" değerlendirmesinde bulundu.

"Halkımızı susuz bırakmayız"

Erdoğan, "İstanbul, Ankara, Bursa ve İzmir başta olmak üzere büyükşehirlerde ciddi bir su sıkıntısı yaşanıyor ve bu konuyla ilgili kamuoyunda belediyelerin yetersiz kaldığı yönünde eleştiriler vardı. Bu konuyla ilgili bu tabloyu nasıl değerlendiriyorsunuz? Hükümet olarak bir çözüm planınız var mı?" sorusuna, "Kuraklık doğal bir gerçektir, ancak kuraklığa karşı tedbir almamak bir yönetim zafiyetidir. Bugün yaşanan tablo, işte o ihmallerin sonucudur. Belediyecilik, billboardlara slogan asmakla, sosyal medyada poz vermekle, algı oluşturmakla yapılmaz. Ben buna yabancı değilim. Çünkü İstanbul'a Belediye Başkan Adayı olduğum zaman İstanbul aynen bu sıkıntıları yaşadı. Hatırlayın çöp, su, altyapı sorunları vardı. Şu anda aynı noktaya yeniden geldik. İş başa düştüğü zaman, biz vatandaşımızı susuz bırakamayız. Devlet Su İşlerine bu konuda gerekli talimatı verdik. 'Her an hazır olun' dedik. Şu anda bunun çalışmalarını yapıyoruz. Barajlardaki doluluk oranları her ne kadar ciddi manada bir düşüş seviyesine geldiyse de biz DSİ olarak elimizden geleni yapıyoruz. Geçmişte Van'da olduğu gibi Ankara'da olduğu gibi İstanbul'da olduğu gibi bu çalışmaları yaparız. Biz o zaman barajları devreye sokmakla kalmadık, yeni barajlar inşa ettik. Mevcut barajları da devreye aldık. Örneğin; İstanbul'a Melen'den su aktardık. Bununla kalmadık, Anadolu yakasından Avrupa yakasına denizin altından borularla su naklettik. Bunları yapan iradeyiz biz. Yani tribünden futbol maçı seyretmiyoruz. Gereken neyse bunu yapıyoruz, yine yaparız, yine yapacağız. Projeler üretiyoruz, çözümler üretiyoruz ve bununla ilgili de adımları her an atıyoruz. Şu anda ifade ettiğiniz gibi gerçekten Ankara, Bursa, İstanbul her an su sıkıntısını yaşıyor ve yaşamaya doğru da gidiyor. Ama biz halkımızı buralarda Allah'ın izniyle susuz bırakmayız" diye konuştu.

"Minareye kılıf hazırlama gayreti"

Erdoğan, Aziz İhsan Aktaş soruşturmasına ilişkin bir soru üzerine, "Biliyorsunuz bunların düşünce yapısı hala Yassıada. Halbuki Yassıada, Yaslıadaydı. Biz o adayı Demokrasi ve Özgürlükler Adası yaptık. Neymiş, iktidara gelirlerse AK Partilileri yargılayacaklarmış. Bu faşizan zihniyetten hala kurtulamadılar. Burada 'arsız hırsız, ev sahibini bastırır' sözü var ya bunlar şimdi aynen bunu oynuyorlar. Milletim artık CHP'yi gayet iyi tanıyor. Bunların 'cambaza bak' siyasetini çok iyi biliyor. Her zaman için 'adalet yerini bulsun, kim ne yaptıysa hesabını hukuk önünde versin' dedik. Ama bunlar bunu hala anlayamıyor. Hem milletin paralarından kuleler yapacaksın, belediyeleri hırsızlıkların, yolsuzlukların, rüşvet, irtikap suçlarının odağı yapacaksın, hem de yargı bunun hesabını sormak için harekete geçtiğinde tehditler savunacaksın. Yok böyle 25 kuruşa simit. Böyle saçmalık olur mu? CHP'li belediyelerde yaşananlar deliller, ispatlar, bizzat CHP'lilerin itiraflarıyla ortaya konulmaya başlandı. Kendileri söylüyor. Sayın Özel'in tehditleri 'minareye kılıf hazırlama' gayretidir, başka bir şey değil. Beşiktaş'la ilgili söylediğiniz kişi zaten malum. Değişik yerlerden değişik şekilde birçok belge, bilgi çıkıyor. Biz kendimizden eminiz, kendimize güvenimiz sonsuz ve çalışmalarımızı da bununla ilgili yapıyoruz. Ama ne yaparlarsa yapsınlar, artık affınıza sığınıyorum, lağım patladı, milletim yaşananları görüyor" ifadesini kullandı.