Gece yarısı Antalya’nın Serik ilçesinde yer yerinden oynadı. Vatandaşın uykusunu bölen, kıyı şeridinde paniğe neden olan sarsıntı sonrası gözler bir kez daha yer bilimcilere çevrildi. Herkes "Büyük depremin habercisi mi?" sorusuna yanıt ararken, Prof. Dr. Şener Üşümezsoy’un analizi olayın görünmeyen yüzünü ortaya koydu. Tedirgin bekleyiş sürerken, yapılan açıklama yerin altındaki hareketliliğin boyutunu gözler önüne serdi.
Yerin 100 Kilometre Altında Ne Oluyor?
Üşümezsoy’un analizleri, meselenin sadece yüzeydeki bir fay hattı olmadığını net bir dille ortaya koydu. Sarsıntının kuzeybatı-güneydoğu hattında, tam 100 kilometre derinliğe inen bir yapıda gerçekleştiği kaydedildi. Bu durumun, Akdeniz kabuğunun Anadolu’nun altına daldığı o kritik "yitim zonu"nu işaret ettiği vurguladı.
Üşümezsoy, bu mekanizmanın sadece Antalya’yı değil, Doğu Akdeniz’in tamamını etkileyen devasa bir sistemin parçası olduğunu belirtti. Yani hissedilen sarsıntı, dev çarkların dişlilerinden sadece biri. Bu yapının her hareketinde kıyı şeridinde benzer sarsıntıların yaşanabileceğine dikkat çekildi.
Plakaların "Derin Hesaplaşması"
Tektonik haritalar üzerinden yapılan değerlendirmede, bölgenin karmaşık yapısı masaya yatırıldı. Antalya’nın kuzeyinden geçen ters fayların yüzeyde sessiz dursa da, derinlerde büyük bir sıkışma yarattığı ifade edildi. Üşümezsoy, yaşananları izole bir olaydan ziyade, "Akdeniz ve Anadolu plakalarının bitmeyen hesaplaşması" olarak nitelendirdi.