Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam edelim…
““Kesinlikle ben Allah’ın dununda ibadet ettiklerinize ibadet etmekten nehy olundum” de. “Sizin hevalarınıza uymam. O zaman sapmış olurum ve ihtida edenlerden olmam” de.” (Enam Sûresi 56. ayet)
Hevalar Allah’ın dunundakilere çalışmayı gerektirir. Birine ibadet etmek demek onun kurallarını geçerli kurallar haline getirmeye çalışmak demektir. Onu üstün kılmaya çalışma demektir. Onun için çalışma demektir. Allah’a ibadet etmek demek Allah’ın kurallarını geçerli kurallar haline getirmek demektir. Allah’ın dunundakilere ibadet etmek demek Allah’ın aşağısında olan ve Allah’la beraber olmayanlar için çalışmak demektir. Bu nedenle heva ile beraber gelmiştir. Herhangi birinin hevasına uyduğunda Allah’ın dununda olana ibadet etmiş olursun. Kendi hevan dahil, hiçbir kimsenin hevasına uymayacaksın. Uyduğun an sapmışsındır. Hidayette değilsindir. Hevaya uymamanın da en garantili yolu Allah’ın ayetlerinin dışına çıkmamaktır. Öyleyse ayette gayet açık bir şekilde “çoğunluğa uyarsan seni Allah’ın yolundan saptırırlar” dediği halde “çoğunluk sistemi içinde başarılar aramak” kendisinin veya birilerinin hevasına uymak değil midir? Bunu inkâr edebilir misiniz? Kimileri çoğunluk sistemi içinde mücadele ettiği için çoğunluk sistemi hak olmaz. Bunu iddia ettiğinizde onu ilah edinmiş olursunuz. Rehberimiz yani hüdamız Kur’an’da belirtildiği gibi Kur’an’dır, çoğunluk sistemi içinde başarıları arayanlar değildir.
“Onların milletine tabi olmadıkça ne Yahudiler ne de Hıristiyanlar senden razı olacaklardır. “Kesinlikle Allah’ın hüdası, o hüdadır” de. Yemin olsun eğer sana ilimden gelenden sonra onların hevalarına uyarsan senin için Allah’tan (gelene karşı) ne bir veli ne de bir yardımcı vardır.” (Bakara Sûresi 120. ayet)
Bu ayette hüda yani rehber Allah’ın hüdası yani rehberliğidir. Bu tekitle ifade edilmiştir. O hüda da Kur’an’dır. Kur’an’ın ilmi de gelmiştir.
Bu ilme rağmen Yahudi ve Hıristiyanların hevalarına uyarsan o zaman Allah’tan başına ciddi sıkıntılar gelecektir.
Burada da açıktır ki hüdaya uymadığında hevaya uyuyorsun demektir.
Hüda da ilimle değerlendirilir ve o hüdadan şeriat üretilir.
Hevalardan kanunlar üretilmez.
Günümüzde kanunlar tüm dünyada hevalarla üretilir, Allah’ın ayetleriyle üretilmez.
Hevalarıyla derler ki; “Adam öldüreni öldürmeyin, insan haklarına aykırıdır. Hırsızın elini kesmeyin, caniliktir.”
“Kadını koruma kanunu çıkaralım ki kadınlar ölmesin” derler.
Oysa kanun çıktıktan sonra ölümlerin sayısı daha da artmış ve katlanmıştır.
O zaman bu kanunun işe yaramadığı açıktır. İlim budur. Bir şeyi denersin, sonuç başarısızsa uygulamanın yanlış olduğunu anlarsın. Ancak hevalar ilme uymazlar. Başarısız olduğu halde bu kanunu kırmızı çizgi yaparlar. Buyurun size bir hevaya uyma örneği daha.
“Sana kitabı hakla, kitaptan olan ondan öncekini tasdik eden ve ona egemen olarak indirdik. Öyleyse onların arasında Allah’ın indirdiğiyle hükmet ve sana gelen haktan uzaklaşarak onların hevalarına uyma.” (Maide Sûresi 48. ayet)
Hükmeden kimse, hükme varan kimse bunu Allah’ın indirdiğiyle yapmalıdır. Bunu yapmadığında haktan uzaklaşarak hevalara uymuş olur. Yapacağınız her kanun, yapacağınız her uygulama Allah’ın indirdiğiyle olmalıdır.
Bir memur oturur veya bir hukukçu oturur, sağlıkla ilgili bir yasak getirir. Özel hastanelerde ben kadro sınırı koydum, benden izin almadan doktor çalıştıramazsın der. Sonra hastaneler arasında birbirine kadro satışı ortaya çıkar. Kapanmış hastaneyi bile satın alırlar. Aslında satın aldıkları kapanmış hastanenin kadrolarıdır.
Bunun akla uygun bir yanı var mıdır?
(Devamı var)