Zulme Secde Eden Vicdan(sız)lar!

Abone Ol

Yıllar geçti, göz göre göre akıyor hala kan,

Bir yanda işgalin gölgesinde yanan Filistin,

Öte yanda tahtlarında oturan suskun efendiler —

Sözde ümmetin hamisi, gerçekte korkak yığınlar.

--- 

Saraylarının kubbelerinde yankılanmadı öfke,

Bir yumruk bile kalkmadı göğe,

Kınamalar, bildiriler ve ezberden okunan nutuklar —

Hepsi sahte birer perdeydi zulmün önünde.

---

Sanma ki bu sükût bir vakar nişanıdır; hayır bu bir çöküştür!

Çürüyen iradenin, susturulan vicdanın, kaybolan özgürlüğün çığlığıdır bu.

Washington’dan gelen talimatın gölgesinde kudret arayanların,

Yüreksiz, cesaretsiz, sinik ve ürkek oluşunun işaretidir bu.

---

Mazlumun gözyaşı ve kanı aktıkça toprağa,

Oldu her damla bir isyan, her kan bir ayna,

O aynada (varsa) yüzünü görenlerin çoğu

Ya yalanla susturdu vicdanını ya da döndü sırtını mazluma.

---

Ey ümmetin sus pus sultanları,

Tahtlarınız altın ama yürekleriniz taş kesilmiş,

Yıkılacak saraylarınızda sözünüz yankısız bir çöl fısıltısı,

Çünkü eylemle mühürlenmeyen diliniz, zulme secde etmiş.

---

Suskunluk sardı ruhunuzu, ağır bir kara örtü gibi,

Zalimin gölgesinde titrer oldunuz, yitirdiniz cesaretinizi,

Eyleme geçmeyen her kelâmınız ayrı bir ihanetin resmi,

Her kuru sözünüzde toprağa düştü bir çocuk cesedi.

---

Birlik, artık tabelalarda pas tutmuş bir isim,

Dayanışma, manşetlerde solmuş bir resim.

İşte karşınızda bu çağın acı tablosu:

Korkunun sureti, zilletle cilalanmış vicdanların yasası.

---

O halde, ya öfkeniz sarssın artık zulüm dağını,

Ya da susun, çünkü konuşmanız sadece sinek fısıltısı,

Çocukların gözyaşını silecek cesaretiniz kalmadıysa,

Anmaya da hakkınız yoktur artık Kudüs’ün adını

Siz vicdansızların…