Zihniyetimiz değişmeli…

Abone Ol

Bugünkü yazımızda, yaşanan bir gelişmeden toplum olarak maalesef pençesine düştüğümüz bir hastalığa ilişkin çıkarım yapmaya çalışacağız. Birçoğumuzun malumu olduğu üzere ülkemizde futbolda bir bahis soruşturması devam ediyor. Elbette her konuda tarafgirliğin en üst düzeye çıktığı bu dönemde insanlar, yapılan hiçbir soruşturmaya güvenmediği gibi bu soruşturmaya da çok fazla güvenmiyor. Bununla beraber hem ülkemizde hem de dünyada futbolun her türlü pisliğe battığını bilmeyen de yok artık. Ancak ağır aksak da olsa bir soruşturma devam ediyor. Bu soruşturma sürecinde kurumlar atmaları gereken adımları eksikleri ile beraber atmaya çalışıyor. Ancak soruşturma ile ilgili sosyal medyadaki paylaşımları gördüğümüzde toplumumuzun maalesef pençesine düştüğü bir hastalığı da müşahede etmiş oluyoruz. Sosyal medyada tüm büyük takımların taraftarları kendi takımlarını temize çıkarıp rakip takımları suçlayıcı paylaşımlar yapmaya çalışıyor. Rakipler hedef gösteriyor ve herkes kendi takımları sütten çıkmış ak kaşıkmış gibi tavır almaya, kamuoyunun yönlendirmeye çalışıyor.

Bu durum bir kez daha gösteriyor ki; maalesef toplum olarak adaletin tecelli etmesinden değil, verilecek hükmün bizden yana olmasından tarafız. Üstelik bu durum sadece futbol için de değil, hayatın bütün alanları için geçerli maalesef. Siyasette de insanlarımızdan aynı tavrı görüyoruz. Bir partiden bir kişi ile ilgili bir yolsuzluk dosyası ortaya çıktığı zaman diğer partililer ona yüklenirken, kimse kendi partisinin içerisinden çıkan yolsuzluk haberleri ile ilgilenmiyor. Toplum olarak hayatın birçok alanında sürekli kaybediyor olmamızın temel nedenlerinden birisi bu anlayış olabilir. Şikâyet ettiğimiz, bize zarar veren ne varsa aslında her birimiz önce kendimiz ondan vazgeçtiğimiz takdirde kurulabileceğimizi anlayamıyoruz. Bir dostumuzla nepotizm üzerine konuşurken kendisi bana "Hocam maalesef sorun seçilenlerde değil sadece, bir belediye başkanı ya da milletvekili seçildikten sonra yakınlarını işe yerleştirmek, onlara menfaat sağlamak konusunda hassas davranırsa toplum ona kendi çevresine bile faydası olmayan insan gözüyle bakar" demişti. Düşündüm ve kendisine hak verdim. Başka bir sohbette Meclis lokantasında milletvekillerinin çok ucuz fiyatlara yemek yemesini eleştirdiğimiz zaman bir başka arkadaşımız "Hocam öyle diyorsunuz ama seçilen bir milletvekili şehrinden gelen insanlara Meclis lokantasında yemek ikram etmese insanlar onu ayıplıyor maalesef. Bu durum, Meclis lokantasında fiyatların bu seviyede kalmasına zemin oluşturuyor" demişti.

Sözün özü şu ki; toplum olarak şikâyet ettiğimiz sorunlardan, ahlaki problemlerden, tüm ülkenin her alanda geleceğine olumsuz etki eden yanlışlardan kurtulmamız tüm toplum olarak meselelere bakış açısını değiştirmemizle bağlantılıdır. Futbolda bahis, şike, hakem yanlışları, siyasette tarafgirlik, nepotizm, liyakatsizlik ve sosyal hayatta karşılaştığımız diğer sorunların tamamı ile ilgili teşhis ve tedavi yine bize dayanmaktadır maalesef. Tabii şunu da eklemekte fayda var. Türk toplumu, tarih boyunca kendisini yönetenlere göre şekil almış bir toplumdur. Toplumda genel bir zihniyet dönüşümünün sağlanması için popülizmin peşinde olmayan, genel kanaati değiştirmeyi hedefleyen dürüst, idealist yöneticilerin varlığı olmazsa olmaz şarttır.