Zifte bulanmış martı!

Abone Ol

“Demokrasi götüreceğiz, Diktatör devireceğiz” çağdaş masallarıyla Irak’taki saltanatına son verilen Saddam Hüseyin’in, Birinci Körfez savaşında, ABD tarafından el altından pışpışlanarak Kuveyt’e saldırdığı tarihlerde tüm dünyaya ajansların geçtiği bir fotoğraf vardı…

Petrol ziftine bulanmış, ölmek üzere olan zavallı bir martı… Irak, Kuveyt’i bombalıyor… Petrol rafinerileri hasar alıyor ve Körfez’e akan petrol, ekolojik dengeyi altüst ediyordu. Ziftlere bulanmış bu martı fotoğrafıyla, çok açık bir mesaj veriliyordu: “Saddam öyle gözü kanlı bir diktatördür ki, dünyayı işte böyle mahvediyor”

Oysa, kazın ayağı hiç de böyle değildi…

Vehbinin Kerrakesi ise daha sonra anlaşılıyordu. Tüm dünya medyasının mal bulmuş mağribi gibi üstüne atlayıp kullandığı bu fotoğrafta can çekişen martıyla, Körfez Savaşı’nın ilgisi alakası bile yoktu. Bu fotoğraf, ilgisiz alakasız başka bir tanker faciasının doğaya verdiği zarardan bir enstanteneydi…

Bazen bir görüntü, bazen bir haber, bazen bir gizli mesaj… Dünyayı kendi babalarının çiftliği gibi yönetmeye çalışan küresel eşkıyaların kullandığı medya silahının, üzerimize doğrulttuğu namlunun ucundan çıkanlar bunlar işte…

Enformasyonun önemini kavramamız gerekiyor. Bugün dünyaya yön veren haber ajanslarından Reuters ve Associated Pres, 100 yılı aşkın süredir bu alanda faaliyet gösteriyor. Dikkat edin, dünyanın en sancılı coğrafyası Müslüman ülkelere ait.

Bu coğrafyadan sağlıklı bilgiler alıp, bu bilgileri doğru analiz edip, doğru biçimde zihinlerimizi yönlendirmemiz için güvenilir ajanslara ihtiyacımız var.

Çünkü, dünyaya yön vermek isteyenler, bazen bir fotoğraf, bazen bir haberle bizim beynimizi şekillendirebiliyorlar. Medya, ajans gerçekten önemli bir silah… Bu silaha biz de sahip olmalıyız.

Biz de zaman zaman köşemizde, sorumlu medyacılık anlayışının nasıl olması gerektiği konusunu işlenmeye çalışıyoruz.

Medya, yaptığı haberlerle, ekranlarına koyduğu programlarla, dizilerle bizi yönlendiriyor, manipüle ediyor… Hepsinden önemlisi, hakim paradigmanın bize sunduğu her şeye itaat etmemiz için rıza üretiyor…

Bir yandan dünyaya hakim olmak isteyen güçlerin üzerimizde oynadığı oyunlara, bir yandan bizleri kendi arzuladıkları bir dünyaya çekip çevirmek için faaliyet gösteren medyaya direnç göstermek zorundayız.

Bunun için, bilmek, düşünmek zorundayız… Bilgi ise kolay elde edilmiyor… Doğru bilgiye, doğru araçlarla ulaşabiliriz… Bu sebeple, sorumlu yayıncılık anlayışını kuşanan, Hakk’a hizmet eden, doğrudan taviz vermeyen müspet medyayı oluşturmak zorundayız… Önümüzdeki dönemde çok önemli bir yol ayrımı var… Ya sizi kendi menfaat dünyalarına hapseden medya ve siyaset erbabının oyununda figüran olacaksınız, ya da dünyaya saadet getirmek için mücadele edenlerin misyonuna ortak olacaksınız… Doğru karar, karışık olmayan kafayla alınır!

Üstad’ın dediği gibi, “Oluklar çift, birinden nur akar birinden kir”… Dünyayı kendi arzuladıkları biçimde yönlendirmek, zihinlerimizde örümcek ağları örmek için özellikle Siyonist medya, elinden geleni ardına koymuyor. Siyonistler, Gazze’de on binlerce Müslüman kardeşimizi şehit ettikleri gibi, dünyaya bu soykırımı yansıtmak isteyen medya organlarının gazetecilerini de katlediyorlar.

İstiyorlar ki, dünya bu soykırımdan haberdar olmasın, insanların enformasyonları engellensin. Bu sebeple, elimize aldığımız gazetenin, koridorlarında gezindiğimiz sosyal medyanın bizlere doğru, dürüst ve hakkaniyetli haber ulaştırıp ulaştırmadığına dikkat etmemiz gerekiyor. Bu nedenle, gazetemizin logosundaki, “Hak geldi, batıl zail oldu” ayeti kerimesinin sırrını idrak ve analiz etmemiz gerekiyor.