Bu köşede, bir Türk asıllı Alman vatandaşı olarak, Avrupa’da yaşayan toplumumuzun güncel meselelerini, Türkiye-Avrupa ilişkilerinin seyrini ve siyasetin her iki yakasındaki gelişmeleri gurbetçinin gözünden değerlendireceğim. Amacım, Avrupa’daki Türklerin sesine tercüman olmak; hem içinde yaşadığımız ülkelerdeki siyasi atmosferi hem de anavatandaki gelişmeleri gurbet penceresinden samimi bir dille sizlere aktarmak.
Almanya Başbakanı Merz ile ABD Başkanı Donald Trump’ın Washington’daki buluşması, yalnızca iki liderin değil, iki farklı dünya anlayışının da temasıydı. Samimi görüntülere rağmen Ukrayna savaşının gidişatına dair çelişkili tutumlar dikkat çekti. Alman basınına yansıyan detaylar, dostane karelerin arkasında derin küresel ayrışmaların yaşandığını gösteriyor. Zelenski’nin dolaylı ama sert tepkisi ise tabloyu özetliyordu: “Bizim çocuklarımız ölüyor, onlarınkiler eğleniyor.”
Dünyanın iki büyük gücünün lideri Washington’da bir araya geldi: Almanya Başbakanı Friedrich Merz ve yeniden ABD Başkanı seçilen Donald Trump. Bu buluşma, sadece bir diplomatik ziyaret değil, küresel siyaset açısından sembolik bir başlangıç niteliğindeydi.
Alman gazetelerine yansıyan haberlere göre, görüşme oldukça samimi ve gayriresmî bir atmosferde gerçekleşti. Trump, Merz’i Oval Ofis’te değil, kendi ofisinde, arka planda Amerikan ödülleri ve hatıralarıyla dolu bir odada ağırladı. İkili, Trump’ın evindeki özel sinema salonuna geçtiğinde diyet kola eşliğinde sohbet etti. Fakat bu rahat ortam, derin stratejik mesajların üzerini örtmüyor.
Trump her zamanki gibi doğrudan konuştu: “Ben başkan olsaydım savaş çıkmazdı,” dedi. Putin’in kendisini ciddiye aldığını söyledi. NATO’yu “oyun alanı”na benzeterek Batı ittifakına duyduğu güvensizliği bir kez daha ortaya koydu. Trump için Ukrayna’daki savaşın anlamı, özgürlük ya da demokrasi değil; Washington’un cebinden çıkan milyarlar.
Peki ya Merz? Almanya’nın dış politikasını, Scholz döneminde izlenen çekingen ve ağırdan alan yaklaşımdan farklı bir noktaya taşımak istiyor.
Ancak Trump gibi sert bir figür karşısında ne kadar bağımsız ve ilkesel bir duruş sergilediği hâlâ belirsiz. Trump’la aynı cümleleri kurmasa da, onunla aynı fotoğraf karesine girmek, aynı dili konuşuyormuş gibi görünmeye yetti.
Ukrayna konusu görüşmenin merkezindeydi. Trump, savaşın derhal sona ermesi gerektiğini söylüyor ama hangi koşullarda ve kimin bedeliyle biteceğini belirtmiyor. Merz ise daha diplomatik ifadelerle geçiştiriyor. Bu suskunluk, Berlin’in yeni dış politikasının hâlâ şekillenme aşamasında olduğunu gösteriyor.
Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski’nin verdiği yanıt ise her şeyin özetiydi:
“Bizim çocuklarımız ölüyor. Onlarınkiler eğleniyor.”
Dünyanın kaderi yine büyük liderlerin elinde. Ama bu kez sahnede farklı iki karakter var: Popülist söylemleriyle Trump ve ‘yeni düzen’ vaadiyle Merz. Bu ilk temas, dünya siyasetinde yeni bir dönemin başlangıcı mı olacak, yoksa eski hesapların yeni yüzlerle devamı mı? Hep birlikte göreceğiz.