Zaman yürüyor, bir miladi yılı daha bitiriyoruz.
Peki, zamanın yürüdüğü zemin nasıl diye sorarsanız, deriz ki gittikçe çürüyor.
Zemine bir bakış atarsak neler görüyoruz?
*Filistin’de zulüm devam ediyor. Katar, Mısır ve Türkiye ABD Başkanı Trump’ın isteği ile Filistin’i ateşkese ikna ettiler. Hem de ellerindeki “esir” kozunu bıraktırarak. “Biz garanti veriyoruz, İsrail artık size saldıramayacak, çünkü artık biz sahada olacağız” diyerek ikna ettiler. Ama İsrail ateşkese uymadı, sözlerini tutmadı, katliama ve acımasız ablukaya devam ediyor. Garantörlerde ne ses var ne de tedbir. Sarı Aygır Trump’ın sözünden zerre miktarı çıkamıyorlar. Elbirliği ile HAMAS’ı çürük bir zemine düşürdüler.
*Büyük İsrail Projesi bizim topraklarımıza da sıçradı. AKP iktidarı yetkilileri, “Hava sahamıza çelik kubbe kurduk. Artık hava sahamızda bizden habersiz kuş bile uçamaz. F-35’leri bile kuş gibi avlayacak SİHA’lar ürettik, yeni ve görülmemiş modern silahlar icat ediyoruz, İsrail korkudan tir tir titriyor, ABD dehşete düştü, Suriye’de inisiyatif bizim elimizde, PKK silahları yaktı, terörü bitiriyoruz” türünden açıklamalar yapıyor. Tam da bu sırada hava sahamızda bilinmeyen İHA’lar içimizdeki mahrem yerlerimize kadar gelmişler. Bir kaç tanesi düşmüş, köylüler bulup yetkililere teslim etmiş. Karadeniz’de gemilerimizi vurmuşlar. Ankara’da Libyalı misafir komutanlarımızın uçağı düşmüş ya da düşürülmüş. Azerbaycan'dan dönen uçağımız havada parçalanmış, değerli askerlerimiz şehit edilmiş. 15 yıldır takviye edilemeyen hava savunmamız ne durumda meçhul. Suriye’de PKK’ya verilen 50 bin TIR dolusu ağır silahın namlusu bize çevrili vaziyette tehdide devam ediyor. Şam’da konuşan Dışişleri Bakanımızın sesini kesmişler, İsrail Lübnan’ı ve Suriye’yi adım adım işgal etmekte. Küstah İsrail iki de bir bizi tehdit etmekte. Mescid-i Aksa’yı yıktılar yıkacaklar. Suriye’de kuruluş halindeki üslerimizi bombalamışlar. Baştakiler ABD’nin etki alanından zerrece ayrılamıyorlar, ayrılamazlar.
*Onlarca yıl önce haramla kurulup, haramla beslenen medya eliyle ahlâk ve maneviyatımız çürütülmüş. Görsel, işitsel, internet veya mesajlaşma yoluyla her türlü iftira ve yalanlarla çalışan medya eliyle, fareler aslan gibi, aslanlar fare gibi gösterilerek, hak yıkılmaya, batıl ise baş tacı edilmeye çalışılmış, Aile kurumunu tahrip etmişler, nüfusumuzun artış hızını kesmişler, kumarı çeşitlendirip artırmışlar, nice delikanlılarımız internet yolu ile kumara bulaştırılmış, bir kısmı hapislerde çürümekte. Bütün bu melanetleri medya desteklemiş. Zina ve fuhuş patlatılmış. Uyuşturucu ayağa kadar düşürülmüş. Medya artık bu verilen görevlerini bitirdiğini düşünmüş olmalı ki, kendi içinde insanı dehşete düşüren işlere girişmiş. Mesela, uyuşturucu ve fuhuş partileri düzenlemeye başlamışlar. Bir kısmı gözaltına alınmış, yine medyada çarşaf çarşaf ifadeler ve olaylar yayımlanıyor. Erkekler ile lanetli işlerin işlendiği partiler bile düzenlenmiş. Ekranlara güzel kadınları yarı çıplak olarak çıkarıp, program yaptırıp bunları allayıp pullayıp zengin Arap şeyhlerine pazarlamaya kadar alçalmışlar. Bütün bunları yaparken başrollere İHL mezunlarından bazılarını koymuşlar ki, çürümüşlüğün nerelere vardığını herkes anlasın diye. Futbol camiasını da bu melanetlerine alet etmişler. Bahis pazarları kurdurarak yöneticilerini elde ederek. Şikeli maçları yayımlayarak seyircileri aldatarak büyük paralar kazanmışlar. En kötüsü de bunları yapanların finansını sağlayıp himaye edenleri “Siyasal İslamcı” diye adlandırıp tüm çürümüşlük faturalarını mukaddes dinimize kesmeye çalışanlar mevcut.
Zeminin nasıl çürütüldüğünü göstermek için bunları misal diye yazdık.
Yetmez mi? Daha yazalım mı?
Zaman yürüyor, zemin çürüyor.
Ey milletimiz, hâlâ bu medyaya aldanıp yanlış kapılara yönelmeye devam edecek misin?
Bütün bu rezalet ve tehlikeleri görmezden mi geleceksin?
Çürük zemin bu yükü daha ne kadar taşıyabilir ki?
ÇARE MİLLİ GÖRÜŞ
Olsa bile yastık yorgan atlastan,
Musluğu gümüş, klozeti altından,
Ciğer çürümüş, kan gelir altından;
Davran artık, hastan gidiyor hastan.
Ekrem Şama