Yüreğinin sesini dinle, Saadeti duyacaksın

Abone Ol

Saadet Partisi’nin aday tanıtım toplantısı dün Ankara Arena’da büyük bir coşku ve heyecana vesile oldu. Türkiye’nin dört bir yanından gelen binler hep bir ağızdan adeta 40 yıl önceki heyecan ile “Bu aşk, bu heyecan bitmez” diye haykırdı. Bu haykırış Milli Görüş’e gönül verenleri coştururken, her vesile ile Milli Görüş’ten rahatsızlıklarını bir takım söz ve davranışları ile gösteren, bunu yaparken de kendilerinin de Milli Görüşçü olduğunu söylemek gibi bir çelişkiyi yaşamaktan en ufak bir tedirginlik duymayanları korkutmuş olabilir. Ancak şundan eminim ki Ankara Arena’yı dolduranların işi ve maksadı korkutmak değil, toplumu sevgide ve saygıda birleştirmekti. Bir de toplumu yüreğinin sesini dinlemeye davetti. Saadet Partisi’nin bu seçim kampanyasının sloganı, “Yüreğinin sesini dinle, Saadet’i duyacaksın”dı. Yüreğinin yerini midenin aldığı bir dünyada insanları yüreklerinin sesini dinlemeye, yüreğinin istediği yere gitmeye davet etmek belki bazılarınca yadırganabilir ama yüreğini devre dışı bırakmış olanların yaygınlaştığı bir dünyada huzurun ve mutluluğun yakalanmasının imkânsız olmasa bile zor olduğunu sanıyorum hatırlatmaya bile gerek yok.

7 Haziran seçimlerinin aday -ben o Milli Görüşçü adaylara kahramanlar diyorum- tanıtım toplantısı da Ankara Arena’da olmuştu ve o toplantıyı izlemeye giderken Anadolu’nun 4 bir köşesinden Ankara’ ya koşan Milli Görüşçüleri sabahın beşinden itibaren ellerindeki bayraklarla yol kenarına dizilmiş genç kardeşlerimizin oluşturduğu görüntü beni derinden etkilemiş ve o duyularımı köşemde ifade etmeye çalışmıştım. Aynı manzara bir kez daha tekrarlandı ve o genç kardeşlerimiz görevlerini tamamlayıp salonu girdiklerinde binlerce Milli Görüşçünün yürekten sevgi gösterisi ile karşılandı ki, bunu fazlası ile hak etmişlerdi. Ankara’nın gündüzleri ne kadar sıcak olursa olsun gece ve özelliklede sabaha karşı insanın içine işleyen bir soğuğu olduğunu bilenler bu gençlerin en az beş saat boyunca ellerindeki parti bayrakları ile Ankara’ya gelenleri karşılaması, “Hoş geldiniz” demesi bu hareketin manasını daha salona girmeden herkese hatırlatıyordu.

Arka arkaya yapılan seçimler sebebiyle toplumda hâkim olan seçim yorgunluğu Milli Görüşçülere hiç uğramamış, onlar yine ilk günkü gibi her fırsatta, “Bu aşk, bu sevda bitmez” diye haykırıyor, her fırsatta muhterem Erbakan Hocamıza duyulan hasret dile getiriliyordu. Kısacası Milli Görüşçüler bir vefa ve bağlılık örneği veriyorlardı. Sık sık atılan, “Mücahit Erbakan, Başbakan Kamalak”, “İnançlı kadrolar omuz omuza” sloganları ne olursa olsun, hangi şartlarlarda bulunulursa bulunulsun Milli Görüşçülerin tek bir yumruk gibi yollarına devam etme azminde olduklarını gösteriyordu. Bu noktada salonu dolduran binlerin genç, yaşlı, kadın olmak üzere aynı heyecanı duyduğunu ve haykırdığını ifade etmek istiyorum. Kısacası yüreğinin sesini dinleyip Saadet’i duyanların buluştuğu bir toplantı idi, adayların tanıtılması buna vesile olmuştu.

Bu noktada elbette bu heyecanın Anadolu’nun her köşesine yansıtılması, aynı sesin duyulmasının her kesime yansıtılması gerekiyor. Bunun için şartlar ne kadar zor, imkânlar ne kadar kısıtlı olursa olsun çalışmak, daha çok gerekiyor. Sonuç almak için ne kadar çok ter dökülürse alınan sonucun insan yüreğinde oluşturacağı hazda o nispette büyük olacaktır. Allah yâr ve yardımcımız olsun. Âmin.