Cumhurbaşkanları, başbakanlar, bakanlar, valiler, kaymakamlar, belediye başkanları, müdürler, şefler... bunların hepsi halkın hizmetkarı insanlar.
Hani Yavuz Sultan Selim camide iken Hutbe okuyan hoca efendi "Hakimül Harameynişşerifeyn/Mekke ve Medinenin hakimi" dediğinde Yavuz: "Hadimül Harameynişşerifeyn/Mekke ve Medinein hizmetkarı" dediği meşhurdur.
Hazreti Ömer: "Yöneticiler, milletin malından yerken yetimin malını yönetirken ne kadar yerse milletin malından da öyle yer" demiş ve Nisa süresinin "Zengin (veli veya vasi), yetimin malından yemesin. Fakir olan (veli veya vasi) ise uygun şekilde yesin." ayetini okumuş. (Nisa süresi ayet 6)
Halkımızın dilindeki "Hazinede, tüyü bitmedik yetimin hakkı var" sözü buradan gelmektedir.
Sosyalist yazarlarımızdan birine "Hazreti Ömerde olduğu gibi Cumhurbaşkanının maaşı asgari ücretin sınırı olsun" dediğimde "Eşitliği savunuyoruz ama o kadar da değil. Cumhurbaşkanının maaşı asgari ücretten olursa kimse heves etmez" demişti.
Ben de "o makam heves etme yeri değil hizmet etme yeridir. Oradakilerin hayırlı hizmetlerinin sevabının iki kat olacağını haber vermiş Sevgili Peygamberimiz" demiştim.
Bütün bu uygulamalardan İslam hukukunda bir kural oluşmuş: "Raiyye üzerinde tasarruf, maslahata menuttur"
Yani yönetici, halkın çıkarına olmayan hiç bir kanunu çıkaramaz.
Halk üzerinde yöneticilerin tasarrufu halkın maslahatına uygun olması gerekir.
Kuran bile halkın iki dünyasının güzel olması için indirilmiştir.
Asıl olan insanların mutluluğudur.
Hazreti Ömer: "Yöneticilerin en mutlusu halkını mutlu edendir. Yöneticilerin en mutsuzu ise halkını mutsuz edendir" buyurmuş.
Halkın en önemli ve en değerli varlığı birinci derecede canıdır.
Canının korunması için kendisi soğuktan ve sıcaktan karumak için elbiselerini ona göre alırken evini de ona göre yapar.
Kendisinin korumaya gücü yetmediği yerde polis ve askerden oluşan güvenlik güçlerine güvenir.
Yönetici, vatandaşını korurken polis ve askeri, vatandaşın üzerinde baskı unsuru olsun diye değil, vatandaşı korusun diye kurar.
Aklını korumak için kendisine doğru gelen zararlı bir maddeyi gördüğünde eli ve koluyla ilk olarak kafasını korur.
Kendi gücünün üstündeki zararlı maddelere ve zehirli fikirlere karşı da yöneticinin tedbir alması gerekir.
Neslinin korunması için anne ile baba üzerine düşeni yaparken yöneticiler de ona yardım eder ve nikahın kolaylaştırılmasını, zinanın önlenmesini sağlar.
Malını herkes korur. Tonlarca kasalarda saklanan paralar, çitle etrafı çevrilen bağlar, bahçeler.
Demir kapılarla korunan işyerleri ve çağdaş elektronik denetleme sistemleri, kişinin korumasına girerken bütün bu koruma sistemlerini delecek ve saklı malı alacak insanların yetişmemesi için eğitime ağırlık verecek olan da devlettir.
Ticaret, sanat ve ziraatın önünü açacak tedbirler alır.
Vergiler, halkın maslahatı için konulur.
Elektriğinin, suyunun, sağlığının, yolunun, eğitiminin, güvenliğinin ... sağlanması için konur.
Yoksa vatandaşı ezmek için gücünün üstünde vergilerle başı ezilmez.
Her türlü kanun vatandaşın mutluluğu için çıkarılır.
Vatandaşa zulüm olan kanun geçersizdir.
Dinin korunması için herkes kendi gücü oranında çalışacak.
Kendi yavrusuna, aile bireylerine zaruri bilgileri öğretecek ama asıl görev eğitim kurumlarıyla bütün insanlara ve Müslümanlara dinin aslını öğreterek dini korumaya çalışacak.
Ülkede ve dünyada dine karşı tavır alanlara karşılık verecek.