Yılbaşı, Toplumsal Bir İsyandır 7

Abone Ol

 İşte bu duygu ve düşünce ile diyoruz ki: Hıristiyan gibi yılbaşını kutlamak, yılbaşı eğlenceleri tertiplemek, milli ve dini şahsiyetimize aykırıdır, imanımızı yaralamaktır. Noel ve yılbaşını kutlamak ibadetlerimizi, ahlâkî ve millî değerlerimizi yaralar. Cemiyet hayatımızı bozar. Dinsizlik ve manevi yoksulluğu arttırır. Bu hıristiyan geleneğinin yurdumuza yılbaşı kutlaması adıyla gün geçtikçe yayılması; rağbet duyması ve özel teşvik görmeye başlaması milletimiz, vatanımız için hiç iç açıcı değildir. Çünkü milletler, dinî inançları ve milli örf ve adetleriyle tanınırlar ve onlarla yaşarlar. Dün hıristiyanlığın şu geleneğini, bugün de bu geleneğini alırsak, aldığımız her gelenek milli bir geleneğimizi yıkar, onun yerine oturur. Bu ise çok şeyler kaybettirir. Elimizdeki nimetlerin elimizden gitmesine sebep olur. Bu yılbaşı ile değişen sadece takvim ölçülerimiz değildir. Kendi öz benliğimiz de değişti. Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:

“Bu böyledir. Çünkü ALLAH Teâlâ, bir millete ihsan ettiği nimeti, onlar kendi öz benliklerindeki güzel ahlâkı, yaşayış ve davalarını değiştirip bozmadıkça, değiştirici değildir. Ve şüphesiz ALLAH Teâlâ, her şeyi hakkıyla işitici, kemaliyle bilicidir.” 

“Bir millet, kendi özlerindeki güzel hal ve ahlâkı, meziyeti değiştirip bozmadıkça ALLAH Teâlâ şüphesiz ki, onun halini değiştirip bozmaz.”

Evet. ALLAH Teâlâ bir millete verdiği nimeti onlar kendi öz benliklerini değiştirmedikçe değiştirmez. Nimete ihanet edip nankörlükte bulunan bir milletin saltanatını aşağılanmaya ve hakirliğe; emir ve kumandasını, esaret ve köleliğe; huzur ve sükûnunu, dert ve ıstıraplara; rahat ve neşesini, elem ve üzüntülere; bol nimeti, açlık ve sefalete; hürriyet ve bağımsızlığı, istila ve boyunduruk altına girmeye; tatlı hayatı ölüm ve işkenceye dönüştürür. Şimdi bizler Müslüman olarak yaşadığımız şu cennet vatanda dini emirlerimizi bir tarafa bırakarak, çiğneyerek, çamlar kesilerek, içkiler içilerek, kumarlar oynanarak, noel baba pastaları hazırlanarak kendi seciyemizi bir tarafa atarsak, ALLAH Teâlâ bize verdiği nimetleri elbette değiştirecek, yerini azab alacaktır. 

Yılbaşında insan hıristiyan gibi yılbaşı gecesi tertipleyeceğine, geride bıraktığı koca bir yılı nasıl geçirdiğinin muhasebesini yapmalıdır. Ömrünü nasıl geçirdi Bunları düşünmeli, ilerideki yıllarını düzene sokmaya çalışmalıdır. Müslümanlar önce ALLAH Teâlâ’ya verdikleri sözü hatırlamalı, Kur’an-ı Kerim ve Sünnet doğrultusunda kendisine bahşedilen “Müslüman” ismine yaraşır vakar ve bilincin şuurunda olabilmelidirler. Çünkü biz: Rabb olarak ALLAH Teâlâ’dan, din olarak İslâm’dan, peygamber olarak da Hz. Muhammed (S.A.V.) Efendimizden razıyız. Binaenaleyh sakın ha! O gece hıristiyanvari bir eğlence ve kutlama içine girmeyelim. Unutmayalım ki, Abdullah b. Mesud (R.A.)den rivayete göre Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz: “Kişi sevdiği ile beraberdir.”  buyurmuşlardır. ALLAH korusun! Eğer o gece, o hâl üzere ölüm üzerimize gelecek olursa, bilin ki ölümün akabinde azap melekleri tarafından hıristiyan birinin karşılaşacağı muameleyle karşılaşacağız. Bundan asla şüphe etmeyelim ve o anı düşünerek dehşete kapılıp kendi özümüze dönelim. Hep sevdiğimizi söylediğimiz müminler gibi yaşayalım. Tırnağını bile müşriklere muhalefet ederek kesen Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimize ihanet etmeyelim. Kâfirler gibi yaşayıp, nüfus cüzdanlarının din hanesinde İslâm yazmakla cenneti umanlardan olmayalım.

Bazı kesimler, noel ve yılbaşı kutlamanın dinimizde olmadığını söylediğimizde:

- Biz onu bayram için kutlamıyoruz. Bir yıl bittiğinde ikinci yıla neşeli girmek için kutluyoruz. Böyle bir âdet her ne kadar, batı hıristiyan toplumlarınca noelle birleştirilen bir kutlama olarak görülse de, milâdî takvimi esas alan bütün milletlerce yeni yılın başlangıcı anısına kutlanan bir etkinliktir. 1 Ocak tarihi, 19-20. yüzyıllardan itibaren, şüphesiz batının kültürel etkisiyle dünyanın birçok halkı tarafından benimsenmiştir. Bugün dünya genelinde yılbaşı kutlamaları, dinsel bir bağlamdan öte kültürel bir anlam ifade etmekte, insanlar yeni yıla yönelik iyilik, bereket, refah, huzur ve barış beklentilerini yeni yıl kutlamalarında dile getirmektedirler. Dolayısıyla yeni yıl kutlamaları; tıpkı içinde farklı ekonomik ve sosyal amaçları da barındıran anneler-babalar günü, işçi bayramı, doğum günü kutlamaları gibi evrensel kültürün bir parçası olarak üretilen ve geliştirilen, sonuçta bütün insanlığa mal olan olumlu bir davranış biçimi olarak görülmelidir, demektedirler.

Enfal Sûresi:53

Ra’d Sûresi:11

Buhari, Edep: 96; Müslim, Birr:165