Yeter artık!

Abone Ol

Üniversiteden hocamız olan Prof. Dr. Ünsal Oskay’la geçtiğimiz yıllarda yaptığımız bir söyleşide, laf dönüp dolaşıp magazin kirliliğine gelmişti…

Oskay, televizyon ekranlarında bize magazin olarak yutturulan dünyanın gerçekle hiçbir ilgisi olmadığını belirterek, “Magazin, hayatın kendisidir… Bazen, hiç tanımadığınız bir işportacı, bazen sokakta karşılaştığınız bir insanın hayatı da, herkes için çok farklı magazin unsurları taşıyabilir” değerlendirmesi yapmıştı.

Gerçekten nedir magazin? Tek bir şarkıyla şöhrete kavuşup, özel hayatını hergün gözümüzün içine sokan kifayetsiz muhterislerin dünyası mı? Her akşam bir eğlence kulübüne gidip, kapıda bekleşen magazin kameramanlarına ucube görüntüler veren zevzeklerin hayatı mı?

A sanatçı müsveddesinden B sanatçı müsveddesine laf taşıyarak polemik oluşturmaya çalışan magazin muhabirlerinin “sazan avlama” sorularına cevap yetiştirenlerin kurguları mı?

Türkü Baba Fatih Kısaparmak, medyayı “özel hayat işportacısı” olarak tarif ederken, ne kadar doğru bir tanımlama yapıyor…

Son dönemde ana haber bültenleri bile, sanatçı müsveddelerinin birbirleriyle polemiklerinin, birbirlerine sataşmalarının arenası haline dönüştü. Kim kime ne demiş? Kim nerede yemek yemiş? Kim nerede eğlenmiş? Kim içkili olarak yakalanmış? Kim kiminle takılıyormuş? Sevgilisinden ayrıldığı için ağlayan mankenimiz, bu duygu sağanağına dayanamayan aşkına geri dönmüş?

Bıktık artık… Bu memlekette tartışılacak, konu edilecek bir şey bulamıyor musunuz?

Yine bir haber bülteninde bir müzik yapımcısıyla yapılan ilginç mi ilginç bir röportaj izlemiştim…

Diyor ki müzik yapımcısı, “Bize kaset ve albüm yapmak için müracaat eden yüzlerce kişi geliyor… Ve bize öyle şeyler teklif ediyorlar ki”… Neymiş bu teklifler: “Kasetler çıktığı gün, elimizde magazin medyasına bomba gibi düşecek haberlerimiz var… Müthiş polemiklerimiz, tartışma konularımız var”…

Olaya bakar mısınız? Sanki, piyasaya albüm çıkarmak için uğraşmıyorlar… Polemik üretmek için çabalıyorlar…

Eskiden sokak aralarında bağıra bağıra dolaşan işportacılarımız vardı… “Taze yoğurt var… Güzel esvaplarımız var…” Bunların müzik piyasasına bir şey kazandırmak için hiçbir dertleri yok… “Harika polemiklerimiz var… Kadın kuşaklarında günlerce tartışılacak gün yüzüne çıkmamış konularımız, tartışmalarımız var”…

Sanat ve sanatçılık camiası neden böylesine kirli, neden böylesine rezil, neden böylesine kepaze, fazlaca düşünmeye gerek var mı?

Kendisini sanatçı olarak takdim eden zavallılar, hergün gazete köşelerinde veya televizyon ekranlarında adlarından söz ettirebilecek polemikten, tartışmadan veya uyduruk bir haberden başka bir şey düşünmüyorlar ki!

Sorumlu yayıncılık yaptığını iddia eden televizyonlarımız da, bu rezil dünyanın çanaklığını yapıyor…

Olan, sanat ve sanatçılık kavramlarına oluyor… Olan, bu rezillikler dünyasına özenen, bu şekilde bir hayat sürebilmek için her türlü değerini feda etmeye hazır zavallı halkımıza oluyor… Ana haber bültenlerine bile giren bu “özel hayat işportacılığı”na artık bir son vermenin vakti geldi, geçiyor.

Bu millet, ne idüğü belirsiz bu tiplerin arızalı ilişkilerini, kimin eli kimin cebinde belli olmayan hayat tarzlarını izlemek zorunda değil.

Magazin kılıfıyla, aile yapımızı, ahlakımızı, kültürel değerlerimizi deforme ettiğiniz yeter!