Özellikle son on yılda Milli Görüşlüler çok üzüldüler, yıprandılar, moralleri bozuldu. Her seçime yeni bir umutla girdikleri halde; seçim sonrasında alınan oy oranı boyunlarını büktü ve Milli Görüşlü kardeşlerimizi içten içe bir yenilmişlik psikolojisine soktu. Yapılan çalışmanın karşılığı bu olmamalıydı fikri kapladı dimağlarını.
Ee kolay değil tabi! Daha düne kadar omuz omuza mücadele ettikleri insanlar kendilerini her gördüklerinde bıyık altından gülüyor ve “Yahu hâlâ mı Milli Görüş Bak yüzde birlik bir parti oldunuz. Bırak inadı gel sen de katıl bize” türünden cümlelere karşı yine de yılmadan direnip, doğruları anlatmaya çalışsa da içten içe gösterilen gayretin karşılığını alamamak da üzüyordu Milli Görüşlüyü. Her seçim varını yoğunu ortaya koyuyor, kapı kapı, dükkân dükkân dolaşıyor; ülkenin içinde bulunduğu durum ve gidişatımız ile ilgili dillerinin döndüğünce bir şeyler anlatıyorlar ama halk anlamıyordu. Uçurumun kenarında olunmasına rağmen insanlar alıştırıldıkları rahatın bozulmasını hiç istemiyorlardı. Neden istesinler ki Faiz dünyanın gerçeği diyen zihniyete tabi olanlar ev, araba, tatil için her paraya sıkıştıklarında bankadan kredi almakta ve bir ömür kredi taksiti ödeyeceğini bile bile bu borcun altına girmekteler. Milli Görüşlü olan sizler de kalkmış bu insanlara “Faiz haramdır. Faize bulaşan Allah’a ve Rasulüne savaş açmıştır.” Diyeceksiniz. Her nefesini faizle alıp-veren, faizle işleri olan böyle insanlar hiç sizi dinler mi
Peki, milletin hoşuna gitmeyecek diye gerçekleri söylemeyecek miyiz Elbette söyleyeceğiz. Söylemek zorundayız da. Fakat şunu unutmamalıyız ki bizler “seferle emrolunduk” ve “zafer bize ait değildir.” Bizler sadece anlatmakla, insanları uyarmakla yükümlüyüz. Elbette seçimlerden zaferle ayrılıp iktidara gelmek, istenilen şeydir ve arzu edilir. Ama unutmayalım ki bizler için siyaset, parti bir araçtır amaç değil. Yıllarca halkımıza söylemlerimizi aktarırken insanların iyiliğine ve kurtuluşuna vesile olmak niyetindeydik. Hiç kimsenin aklında kendi bahçesinin çeşmesinden su içmek yoktu. Kim bilir belki de ehil insanlar o çeşmelerin başını tutabilselerdi sonuçlar daha farklı olabilirdi.
Şimdi bizlere düşen sonuçlara takılmadan Milli Görüş’ü toplumun her kesimine yeniden onların anlayabileceği şekilde anlatmaktır. Kurtuluşun yegâne yolunun bu olduğunu göstermek zorundayız. Doğruya en yakın yanlışın, doğrunun yerini alamayacağına ikna etmeliyiz insanları. Yenilmişlik psikolojisinden kurtulmalı ve temel esaslara bağlı kalarak, temelden anlatmalıyız her şeyi. Bizler için kemmiyet değil keyfiyet önemlidir. Yani sayıca çok olmak önemli değil davasına bağlı ehil insanlar olmamız önemlidir.
Bu arada şuna da dikkat edelim. Bazı teşkilat mensuplarımız verilen görevi en güzel şekilde nasıl yaparım diye düşünmesi gerekirken sanki ilçe, il başkanı hatta genel başkanmışçasına fikirler üretmekte, bazen daha da ileri giderek eleştirmekte hatta ve hatta beğenmemekteler yapılanları. Oysa her birinden beklenen sadece verilen görevi yerine getirmeleridir. Ama mensuplarımızın bir kısmı verilen görev haricinde her işi yapmakta fakat üzerine vazife verilmiş görevi yerine getirmemekteler. Bu da işleyişi aksatmakta ve seferden murat olunan zaferi geciktirmektedir.
Öyle peygamberler gelmiş ki gönderildikleri kavimden bir tek kişi bile iman etmedikleri halde onlar tebliğde kusur etmemişlerdir. “Kimse bana inanmıyor, anlatıyorum dinlemiyorlar” dememiş kendisine görev verilen vazifeyi hakkıyla yerine getirmek için sürekli anlatmıştır. Neticede o görev insanıdır ve vazifesi anlatmaktır. İşte teşbihte hata olmasın bizlerin de görevi budur biz doğru olanı anlatır ve vazifeyi ifa etmiş oluruz. Biliriz ki kalpleri çevirecek olan Allah’tır.
Ne mutlu vazifesini hakkıyla ifa edip sonucu tam bir tevekkül ile karşılayanlara…
Minik bir tebessüm
Barbie Bebek
Adam kızına Barbie bebek almak için oyuncakçıya girer ve:
- Barbie bebek fiyatlarını öğrenebilir miyim Der. Oyuncakçı:
- Barbie spora gidiyor 29 TL., Alışverişte 29 TL. Plajda 29 TL… Boşanmış 250 TL.
Adam şaşırır:
- Neden hepsi 29 TL. de boşanmış olan 250 TL. Oyuncakçı:
- Çok basit boşanmış Barbie ile birlikte; Ken’in evini, arabasını, mobilyalarını da alıyorsunuz.
İlgilisine Notlar:
• “Asıl marifet buluttaydı ama herkes yağmura şiir yazdı” Cahit Zarifoğlu
• İmanın iktidar olmadığı yürekte şeytan ihtilal yapar.
• Savaşı zenginler çıkarır fakirler ölür.
• Acılar anlatıldığı kadar kolay yaşanabilseydi ne iyi olurdu.
• İnsana yediği kazıktan aldığı dersi hiçbir nasihat veremez.
• Uranyumun bile zenginleştirildiği bir dünyada halkımız nasıl oluyor da fakir kalabiliyor.