Yenikapı Manifestosu

Abone Ol

7 Ağustos’ta bu millet bir destan daha yazdı. Hangi düşünceye mensup olursa olsun, milyonlarca insanımız bir millet olmanın verdiği sorumlulukla, 15 Temmuz hain kalkışmasına karşı duruşunu bütün dünyaya ilan etti. Hem CHP, hem de MHP genel başkanlarının alanda oluşları önemli bir fotoğraf olarak tarihe geçti. Konuşmalar genel hatları itibariyle günün anlam ve önemini vurgulayan cinstendi. Herkes parti mensubiyetini bir kenara bırakıp, millet menfaatini önceleyen bir dili kullanmaya gayret etti. Genelkurmay Başkanı’nın darbe girişimi sonrası o topluluğa hitap etmesi, asker içinde yaşanan bazı travmaların bertaraf edilmesi ve milletin ordusuna sahip çıktığını göstermesi adına önemliydi. Alanda sadece davet edilen partilere mensup vatandaşlarımız yoktu. Meclis dışındaki partilere gönül vermiş insanlarımız da, bu tarihi günde alandaki yerlerini almışlardı.

Çok özel ve önemli bir gündü. Milletin verdiği mesajlar anlam yüklüydü. Artık kimsenin Yenikapı’dan sonra bu mesajlara kulaklarını tıkaması mümkün değildir. Aslında millet herkese siyasetin belirleyicisinin kendisi olduğunu o manzara ile ortaya koymuş oldu. Peki, neydi bu mesajlar?

Bundan sonra artık kamplaştıran değil birleştiren, ayrıştıran değil toparlayan, ötekileştiren değil benzeştiren bir dili ve üslubu kullanmak şarttır. Farklılıklarımız düşmanlık sebebi sayılamaz, her bir farklılığımız bizim zenginliklerimizdir. Birbirimizi sevmek, saygı duymak ve tahammül etmek zorunda olduğumuzu unutmadan yaşamak ve buna göre davranmak zorundayız.

Buluşulması gereken ortak nokta millilik ve yerliliktir. Herkes bu topraklardan beslenmeli ve bu medeniyetin gücüne inanmalıdır. Kökü dışarıda hiçbir yapılanmanın bu toplumun içinde uzun süre hayat bulması mümkün değildir. Milletin iyi niyetini suiistimal edenler, saf ve temiz duygularını istismar edip art niyetle kullananlara yol da yoktur, geçit de yoktur.  

15 Temmuz’da dindar olanı veya olmayanı, açığı kapalısı, şu partilisi veya bu mezhepten olanı tam bir beraberlik fotoğrafı ortaya koymuştur. Milletin fertleri arasında bir ayrılık yoktur. Siyasiler bu gerçeğe göre hareket etmek zorundadır.

Bu kalkışma milletimizin içerden ve dışarıdan kuşatılması girişimidir ve millet bu kuşatmayı Allah’ın yardımıyla yarmıştır. Bundan sonra atılması gereken adım, bu alçaklıkta kimin parmağı varsa hukuk çerçevesinde en ağır cezaya çarptırmaktır. Ayrıca bu hain kalkışmaya dışarıda kim destek vermiş, kim akıl hocalığı yapmışsa onlarla olan ilişkilerimiz gözden geçirilmeli ve bu milletin hukuku mutlaka korunmalıdır.

Devlet hepimizindir. Farklı mensubiyetlerimiz, alt kimliklerimiz olabilir. Ancak bunlar devletin genel işleyişinde belirleyici olamaz. Devlet içinde hiçbir paralel yapılanma kabul edilemez. Hiç kimsenin şahsi menfaatleri için devleti kullanmasına izin verilemez. Devlet mekanizması içinde karanlık karar odaklarının varlığı kabul edilemez. Adil ve tarafsız bir yargı, millete karşı sorumluluğunu koruyan bir ordu, milletin iradesine sahip çıkan bir parlamento ve milletten aldığı yetkiyi yasalar çerçevesinde millete hizmet için kullanan bir yürütme ile kurumsal yapımızı yeniden dizayn etmek zorundayız.

Bence milyonlarca insanın devleti yönetenlere ve bütün topluma verdiği “7 Ağustos Yenikapı Manifestosu” bu mesajları içeriyordu.