Biz geri kalmış bir ülke değiliz, fakir düşmüş bir
soyluya benzetebiliriz ancak Bu söz Oğuz Atay a ait. Bu fikre inanmak geliyor
içimden. Çünkü bizim iyi bir tarihi geçmişimiz var. Atay ın düşünceleri devam
ediyor: Türk Milleti evrenseldir, Osmanlı İmparatorluğu nun anlamı bundandır.
Bu hallere düşüşümüzü de şu sözlerle ifade ediyor yazar: Türk aydını ülkesine
yabancılaşmıştır. Batılılar gerçeği bir yerden görmek istiyorlar. (Oysa) insanımız bütün boyutlarıyla kendine çıkacak
aydınları bekliyor.
Atay bu sözleri nedeniyle bazı kişilere ters düşse ve
malum çevre tarafından aforoz edilse de bu gerçekleri değiştirmez.
***
Ülkesine yabancılaşan aydılar insanlarımızı bir şekilde
etkilemiştir. Aydınlar sınıfına, iş ve sanat çevresini de eklemeliyiz.
İnsanımız topyekûn bir saldırı karşısındadır. Dünle bugünün kısa da olsa bir
mukayesesini yapmaya çalışacağız.
Çocukluk yaşta kendi memleketinden ayrılan bir insan
yıllar sonra evine dönünce neler görür, neler yaşar
Zaman denen mefhum insan hayatını adeta potasında
eritiyor. Yaşadığımız mekânlarda bile bir değişim ve yenilik kaçınılmaz oluyor.
Yeniler eskiyor, eskilerse ya ayakta zor kalıyor ya da
kaybolup gidiyor.
Dünyanın kuralında da bu hüküm yok mu ya İnsan doğar,
büyür, yaşlanır ve ölür. Bu topraklarda gözlerini açan insan bu dünyada bir miktar
ömür sürüp tekrar ait olduğu yere dönecektir. Ancak bu kalış sürecinde bu
dünyada iyi izler bırakmalıdır. İyilikler üzerine hayatları kurmalılar ve
saadet içinde yaşamalılar.
İçinde yaşadığımız şartlar bizlere dertten çok nimet elde
etmemizi sağlıyor. Dertsiz bir hayat, kaygısız bir baş düşünülemeyeceğine göre
Hayatını iyi tanzim edemeyenler gençliğinde fazlaca bir illete bulaşmasalar da
yaşlılık gelince dertlere dalmaları geride kalan yaşantı için pek güçtür.
Sadece nimeti görmek insanın bir yanının eksikliğine bir
işarettir. Bu nedenle de duyarsız bir insan dertlerini unutabilir, görmezden
gelebilir. Bu durum insanların hayal güçlerini felç ettiği ileri sürülüyor.
Ancak ertelenen, görmezden gelinen meseleler ileride insanın karşısına
çıktığında sorunların üstesinden gelmek daha da güçleşebilecektir.
***
Sokağa dönüşte her şeyin değiştiği gerçeği yeni
başlangıçlar demek anlamına gelir.
Yeni bir hayat
Yaşanılan yerde yeni bir hayat ikame edilse belki daha
kolay olacaktır. Ancak sünger çekilen adeta silinen bir hayat üzerine yeniden
başlamak o kadar da kolay olmasa gerek. Düşünün ki bir insan yaşadığı birçok
sorun sonrasında eşinden boşanıp yeni bir hayat kurduğunda geçmişindeki
yaşantıları nedeniyle hayatı etkilenmese bile düşünceleri zamanla rahatsızlık
oluşturabilir.
Her insanın başına gelmese de ikinci baharı yaşamak da
güzel olabilir. Buna mukabil kısmende olsa bazı insanların yeni hayatları
vardır. Yıllar sonra kendi sokağınıza dönüyorsunuz ve çocukluk
arkadaşlarınızdan bazıları ile karşılaşıyorsunuz. Bazılarıyla görüşemiyorsunuz
bile. Onlarda sizin gibi ya başka yerleri mesken edinmişler ya da bu dünyadan
el etek çekip gitmişlerdir.
Çocukluktaki o samimiyet, o neşe, o sıcakkanlılık
kaybolmuştur artık. Düşününüz ki bir arkadaşınızla karşılaşıyorsunuz, merhaba
diyorsunuz, birbirinizin yüzüne bakıyorsunuz O anda akla ilk gelen şey eğer
ben bu adamı bir yerden tanıyorumdan ziyade bu eski arkadaştır, diyeceksiniz
ama artık fark etmez. Ha öyle ha böyle. Yıllar çok şeyi eskitir, değiştirir,
getirir veya götürür. Artık o canlılığı göremezsiniz. Muhatabınızın yüzü gülse
de size yapmacık gelecektir.
***
Hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.
Zaman birçok şeyi değiştiriyor. Altmışlı, yetmişli,
seksenli ve dahi bu yıllar da dâhil olmak üzere farklıdır. Günümüzde değişim
çok hızlı bir şekilde cereyan etmektedir. Dünün mahallesi de önemli ölçüde
değişmiştir.
Sokaklarda gece bekçileri vardı. Gece bekçileri olsun
mahalleli olsun kendi sokağına sahip çıkardı. Şimdilerde gece bekçilerinin
tekrar sokaklara döneceği söyleniyor. Tabi ki özlenilen ve bir türlü gelmeyen
huzur yok olup gitti. Sokaklarımızdan ayağını çekti. Eski zamanlardaki
kavgalara rağmen mahalle sıcaklığı da kalmadı.
Mahallenin gece bekçileri, delileri, kabadayıları, sözü
dinlenir yaşlı adamları; amcalar, teyzeler, abiler, ablalar Bugün bu güzide
insanlar önemli ölçüde zamana yenik düştüler. Sözde aydınlar ve işbaşına gelen
siyasi iradeler halkın inancını, örfünü, geleneklerini görmezden geldiler.
Mutlak korunası gereken aile bağlarını, cemiyetini halden hale sokmuşlardır.
Geçmişe dönüp bakmak insan yüreğinde acıları barındırır
hale geldi. Şimdi sevginin, saygının, dirlik, düzenin olmadığı yeni bir hayatın
içindeyiz. Kapitalist sistemin verdiği büyük çabalar yerine ulaşmak üzeredir.
Plazalar, iş merkezleri, süper marketler sardı çevremizi. Vahşi sermayenin
kuşatması altındayız.
Her şeye rağmen sayıları az da olsa temiz insanların
varlığı her türlü kuşatmalara karşı mücadelesini vermektedir.
Bugünkü hayatın görüntüsü pek iç acıcı görünmese de
ümitlerimizi koruyoruz.
Her türlü yozlaşmaya direnen Yusuf Yüzlülere selam olsun!