YILLARDAN beri yeni anayasa yapılması gündemden düşmüyor.
Darbe anayasalarından ülkemizin ve insanımızın kurtarılması gerektiğinde siyasi
partiler arasında görüş birliği varmış görüntüsü verilmelerine rağmen nedense
bir türlü demokratik, özgürlükçü bir anayasa yapıp milletimize sunulamadı.
Geçen zaman içinde anayasada bir takım değişiklikler yapılabildiği, hatta
Cumhurbaşkanı nı halkın seçmesi ve yarı başkanlık sistemine geçilmesinin önü
açılabilmesine rağmen o zaman iktidar tarafından nedense başkanlık sistemi
gündeme getirilmedi. Bütünüyle yeni bir anayasanın yapılması mümkün olmadı. Bu
mümkün olmayışın sebebi partiler arasında büyük görüş ayrılıklarından mı yoksa
siyasi parti sözcülerinin düşündükleri ile söyledikleri arasındaki farktan mı
kaynaklanıyor sorusu da cevapsız kaldı. Çünkü milletin karşısındaki söylemlerde
darbe anayasalarından rahatsız olmayan parti yok. Ama sıra yeni bir anayasa
hazırlanmasına geldi mi daha baştan bir takım kırmızıçizgiler ortaya atılıyor.
Kimisi bir yandan darbe anayasasının değiştirilmesi gerektiğini savunurken,
öbür yandan bazı maddelerin değiştirilmesini istemediklerini deklare ediyorlar.
Böyle olduğu için de uzun yıllar boyunca yönetimde asker-sivil bürokratların
etkisi ağırlıklı oldu.
Gelinen noktada sanki bürokrasinin yönetim üzerindeki
etkisini ortadan kaldırmak hususunda bir mutabakat oluşmuş görünürken bu defa
da başkanlık sistemi yeni anayasa hazırlanmasını çıkmaza sokuyor. Niçin böyle
oluyor sorusunun çeşitli sebepleri olmakla birlikte öyle anlaşılıyor ki,
ülkemizde konuların içi doldurulmadan tartışmaya açılması önem arz ediyor.
Genellikle iktidar kanadı dünya üzerinde uygulanmakta olan birkaç başkanlık
sistemine atıfta bulunuyor. Ama içi net bir şekilde doldurmuyor. Buna karşılık
bazı siyasi partiler de, Nasıl bir başkanlık sistemi isteniyor sorusunu
sormaktan ileri geçmiyor. Yani muhalefette nasıl bir başkanlık sistemine evet
diyebileceğine açıklık getirmiyor. Böyle olunca da herkes yeni bir anayasa
istediğini söylerken aslında yeni bir anayasa yapılmasının önü kesilmiş oluyor.
Bu arada özellikle iktidar kanadından çelişkili
açıklamalar yapılmakta. Genellikle yeni anayasa ile birlikte ağırlıklı olarak
başkanlık sistemi gündeme gelmekte, yeni anayasanın olmazsa olmaz şartı iktidar
kanadınca başkanlık sistemi olarak takdim edilmektedir.
Özellikle muhalefet kanadının, Nasıl bir başkanlık
sistemi sorusu Başbakan Davutoğlu nun talebi ile gündeme gelen ve dün
başlayan liderler arası görüşmelerde cevabını bulabilirse yeni anayasa
çalışmaları tekrar gündeme gelebilecektir. Çünkü CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu
görüşmeden bir gün önce yaptığı açıklamada, Nasıl bir başkanlık sistemi
istendiğini soracağım diyerek sistemin içinin doldurulmasını beklediklerini
belirtti. Buna karşılık Başbakan da, Konjonktüre takılmayan açık ruhlu bir
anayasa istediklerini, bunun yanında CHP nin değiştirilmesine kesin karşı
tavır koyduğu 4 madde konusunda ısrarcı olunmayacağını belirterek özellikle
yeni anayasa konusunda CHP nin desteğini almak istedikleri görüntüsü verdi.
Ancak, yapılan açıklamaların kesinlik göstermediği de ortada. Söz gelimi Başbakan ın,
Konjonktüre takılmayan açık ruhlu bir anayasa tarifinin ne anlama geldiği de
izaha muhtaç. Ancak, artık Meclis te de gurubu olan partiler, özellikle de CHP
ve MHP ile iktidar kanadı anlaşarak yeni sivil bir anayasa yapmalı ya da artık
bu konuyu ikide bir gündeme getirmemelidirler. Çünkü yeni anayasa ve özellikle
başkanlık sistemi acil çözüm bekleyen bazı konuları gözden kaçırmak için
gündeme taşınıyor görüntüsü ortaya çıkıyor.