Yemen , Kur’an-ı Kerim’de ismi geçen, Süleyman’ın (as) besmele ile mektup gönderdiği Sebe Melikesi Belkıs’ın ülkesi. Allah Resulü’ne (sav) aşkından dolayı O’nu görmek için büyük fedakârlıklara katlanan Veysel Karani’nin (ks) diyarı. Bugün Yemen’in yüzde 99,1’i Müslüman.
25 milyon nüfusa sahip olan Yemen Suudi Arabistan ve Umman’ın komşusu. Zengin yer altı kaynaklarına, verimli arazilere sahip olan ülke çöl ikliminin etkisi altında. Yüzölçümü 517.500 kilometre kare.
Başkent Sana tarihi bir şehir. Yemen, Kızıldeniz’in Hint Okyanusu’na açıldığı önemli bir geçit yeri! Dünyadaki deniz ticaretinin yüzde 70’i bu bölgeden yapılıyor. Emperyalist güçler bu hassas bölgede etkili olabilmek için ülkenin aşiret yapısı ve mezhep farklılıklarını iyi kullanıyorlar. İç çatışmaların asıl sebebi bu!
Yemen’e, Kâbe’nin sağ (yemin) yönünde olması sebebiyle bu isim verilmiş. Romalılar bu ülkeye Arabia Felix (Mutlu Arabistan) demişler.
Uzun bir tarihi geçmişe sahip olan ülke, yıllarca Roma ve Perslerin istilasına uğramış. Allah Resulü (sav), İslam’a davet eden mektubunu gönderdikten sonra büyük çoğunluğu Müslüman olmuş. Hz. Ali (ra) İslam’ın kardeşlik mesajını anlatmak üzere Yemen’e gönderilmiş. Yemen’den Medine’ye giden heyetle yapılan anlaşmayla İslam hâkimiyetine girmiştir. (632)
Yemen’in stratejik konumu, tarih boyunca sömürgeci güçlerin dikkatini bu ülke üzerine çekmiştir.
Dünden Bugüne Yemen
Ülke, 1173’te Memlûklere geçmiş, Yavuz’un Mısır seferiyle de Osmanlı ülkesine katılmıştır. (1517) O dönemde denizcilikte ileri giden Portekiz’in de Yemen üzerinde emelleri olmuştur.
İngilizler 1839’da Aden Körfezi’ni ele geçirip Kızıldeniz’i kontrolleri altına aldıktan sonra Yemenle yakından ilgilendiler. Güney Yemen bir süre İngiliz egemenliğinde kaldı. Osmanlı, Yemen’i İngilizlerden kurtarmak için büyük mücadele verdi. 1872’de Osmanlı’nın bir vilayeti haline geldi. Daha sonra çıkan isyanlar bastırıldı. Mondros Mütarekesi ile de Osmanlı toprağı olmaktan çıktı.
Yemen üzerindeki İngiliz oyunları 2 asır devam etti. 1970’te Güney Yemen bağımsızlığına kavuştu.
Kuzey Yemen’de oynanan oyunlar bitmek bilmedi. Sömürgecilerle büyük çatışmalar yaşandı. 1989’da Kuzey ve Güney Yemen, petrol bölgesinde ortak arama yapmak için anlaştı. Bu sıradaki münasebetler yakınlaşmayı getirdi. Ortak bir mutabakat üzerinde uzlaşarak 1990’da iki devlet birleşti. Başkenti Sana olan Yemen Cumhuriyeti kuruldu.
Emperyalist güçler ülkenin hassas yapısından faydalanarak çatışma ve isyanları teşvik ettiler.
Ülkede Zeydİlik mezhebini temsil eden Husiler nüfusun yüzde 40’ını oluşturuyor. Kurucuları Hüseyin Husi olduğu için bu adla anılıyorlar. ABD, Batı ve İsrail karşıtı görüşleriyle tanınıyorlar. İmamlık makamının geri gelmesi mücadelesi veriyorlar. Bu amaçla gösteri ve eylemler yapıyorlar.
İslam Dünyası Sahipsiz
1990’da Yemen Cumhuriyeti kuruldu, ama ülkede isyan, çatışma ve iç savaş durmak bilmedi. Ülkede ortalama her kişiye bir silah düşüyor. Diğer ihtiyaçlar gibi silah dükkânları da yaygın.
Hükümet ve Husi güçleri arasında çatışmalar durmak bilmiyor. Huzur ve barışın adı bile yok. Ülkede ipin ucu ABD’nin elinde! Yemen’in komşusu Suudİ Arabistan ise iki ülke arasında yaşanan sınır sorunu yüzünden ABD’nin yanında yer alıyor.
İslam dünyası hem iç anlaşmazlıklarda, hem de emperyalistlerin oyunları karşısında, “Durun bakalım, siz ne yapıyorsunuz” diyebilecek bir “sahip” beklemektedir.
Erbakan Hoca bir ömür, “İslam dünyasına ‘sahip’ çıkacak, mazlumların hakkını koruyacak, dünya huzur ve barışını sağlayacak” olan “İslam Birliği”ni kurmanın mücadelesini verdi. Bu işin çekirdeğini oluşturan D-8 oluşumunu başlattı. Siyonizm’in oyunları sebebiyle bu oluşumun hedefine ulaşması gecikti. Hoca, bunun ortaya çıkardığı tablo ve Müslümanların sorumluluğunu şöyle anlattı:
“-Siyonizm yeryüzünü kana buladı. İslam âlemi bir an evvel toparlanmalı, D-8 oluşumunu nihai hedefine ulaştırmalı. D-8 tamamlansaydı, oluk oluk Müslüman kanı akmayacaktı. Aynı olayları defalarca yaşıyoruz. İbret ve tedbir almıyoruz. Siyonizm vahşetini önleyecek Saadet Partisi ve D-8’den başka çözüm var mı İkiyüzlüler, işbirlikçi politikacılar ‘barış’ sözü edip duruyorlar. Fakat dökülen Müslüman kanı! Bu kadar hissizleşebilir miyiz İslam âleminin her yerinden çığlıklar yükseliyor.” (D-8’lerin 12. Yılı Top. 2009)