Türkiye Megaşehir Belediye Başkanlık yarışı

Ülkemiz son sürat seçime gitmekte. Yerel yöneticilerimizi
seçeceğimiz 30 Mart ta her bölgede bir başkan ve çeşitli sayılardaki belediye
meclis, il genel meclis üyeleri ve bir muhtar sevinirken onlarcası üzülecekler.
Bu seçim aynı zamanda ilerde geçilmesi muhtemel başkanlık sisteminin de minik
bir provası sanki. Zira pek çok yerde koca koca afişlerle o bölgenin adayı
değil de parti liderlerinin resimlerini görmekteyiz. Özellikle Sn. Başbakan bu
konuda oldukça başarılı sayılmalıdır.
Çoğu bölgemizde muhtar adaylarının yarışı belediye başkan
adaylarının yarışını gölgede bırakıyor. Kavgalar, tartışmalar, gönül kırmalar
yaşanmakta. Bazı muhtar adayları belediye başkan adaylarının bile vaat etmeye
cesaret edemeyecekleri şeyleri vaat etmekteler.
Ülkesine, halkına hizmet etmek için bu kadar insanın
gönüllü olması inanın gözlerimi yaşartmakta. Tüm adaylar seçmenlerine ya da
diğer bir ifade ile o bölgenin halkına sınırsız hizmeti şiar edinmiş durumda.
Yapılan çalışmaların maddi boyutu bazen inanılmaz rakamlara ulaştığından bunun
başkan olunduğunda alınacak birkaç bin liralık maaş ile karşılanması oldukça
güç görünüyor. Bu durum pek çok adayın hizmeti ne kadar ön planda tuttuğunun ve
bu uğurda binlerce, on binlerce, yüz binlerce lirayı gözünü kırpmadan
harcayabileceğinin kanıtı olsa gerek. Halka hizmet Hakk a hizmet olduğundan bu
uğurda harcanan paranın ne önemi var değil mi Millet hizmete doysun diye
adaylar büyük bir yarış içerisindeler.
Vaatlere bakıldığında şimdilik bir uzay istasyonu vaadi
yok bir de herkesi maaşa bağlamak. Bunun dışında hemen hemen her şey vaatler
arasında. Yerin altından üstünden gidecek yollar, ulaşım vasıtaları, trafiği
rahatlatacak çözümler, çılgın projeler, sosyal ve ekonomik çözümler bütün
bunlar halkımızın rahatlığı için. Yeter ki siz o adayı destekleyerek
kazanmasını sağlayın gerisini o halledecektir nasılsa!
Hele parti genel başkanları. Sanki bir bölgeye belediye
başkanı değil de Türkiye Megaşehir Belediye Başkanlığı yarışı içerisindeler.
Atışmalar, üslupta giderek seviyenin düşmesi, kaset-montaj savaşları Hâsılı
çok garip ve bir o kadar da ilginç bir seçim süreci yaşamaktayız. Allah
sonumuzu hayreylesin!..
Minik bir tebessüm
Temel ve Papa
Temel, Vatikan da gezerken upuzun bir kuyruk görür.
Nedir bu kuyruk, diye sorduğunda;
Kuyruğun diğer ucunun, kiliseye uzandığını ve Vatikan
kilisesi tarafından cennetin parça parça satıldığını, her 1000 dolar verenin de
cennetten bir parça satın alabildiğini öğrenir.
Kuyruğu takip edip, kiliseye ulaşır ve kapıdaki
görevlilere:
Ben, cehennemi satın almak istiyorum der.
Olmaz, burada cehennem satışımız yok der ve ekler
görevliler:
Cennetten bir parça almak istiyorsan da sıraya gir.
Temel, cehennemi satın almakta kararlıdır ve ısrarını da
sürdürür.
Kapıda Temel i ikna edemeyen görevliler, içerde papaya
durumu anlatırlar.
Papa gülerek: Gidin sorun bakalım, cehennemin tümüne ne
kadar veriyormuş bu akılsız adam der.
Kapıya inip, Temel e sorarlar: 10.000 dolar veririm der
Temel.
Papa, Temel i içeri çağırtır.
Hazırlattığı evrakı da Temel e imzalatıp, 10.000 dolarını
da aldıktan sonra arkasından gülerek uğurlarlar.
Dışarı çıkan Temel, kapıda günlerdir cennetten bir parça
satın almak için bekleyen binlerce kişiye, elindeki belgeyi gösterip:
Ey uşaklar; Cehennemin tümünü ben satın aldım, artık
cennet için uğraşmanıza gerek kalmadı, dağılabilirsiniz. der.
Sonra ne oldu dersiniz
Cennet satışları sıfırlanan papa ve ekibi, 10.000 dolara
sattığı cehennemi Temel den geri alabilmek için, hâlâ pazarlık etmekteler.
Son durum;
Temel, 100 milyon dolarda ısrar ediyor..!
İlgilisine notlar:
Boşa koydun dolmadı, doluya koydun almadı ise bir de
alnını secdeye koymayı denemelisin.
Gerek yok her sözü laf ile beyana; bir bakış bin söz
eder bakıştan anlayana. * Hz. Mevlana
https://www.milligazete.com.tr/makale/858314/mustafa-yildirim/turkiye-megasehir-belediye-baskanlik-yarisi