Yanlış fetvanın ülkeye verdiği milyarlarca zarar

Abone Ol

Doktor hastasına, Bana güven ve dediklerimi yerine

getir der.

Hasta hiçbir zaman, Bu ilacın içindeki maddeleri ben

tanımıyorum, içeriğini bilmiyorum, kullanılan kelimeler benim bildiğim dilden

değil, bilmediğim şeyleri yapmam demez.

Verileni yapar ve sıhhatine kavuşur.

Bizi bizden iyi bilen Rabbimiz, bu dünya hayatında bize

faydalı ve zararlı olacakları bildirmiş ve yapılması gerekenleri yapmamızı emretmiş.

Biz, bu emredilenleri yerine getirir, yasaklananlardan

kaçarız.

Emredilenlerin içeriğini zaman içinde her çağın insanı

kendi kültürü oranında anlamaya çalışır ama biz, her halükarda emredileni

yaparız, yasaklardan kaçınırız.

Bu günlerde doktorlarımız, orucun insan ruhuna ve

bedenine olan faydalarını yazıp duruyorlar.

Biz bunları bilmeden de emri yerine getiririz ve o türlü

faydalarını da görürüz ama asıl biz emri yerine getirmenin hazzını alırız.

On yıl önce yurt dışı konferanslarımda işçilerimiz bana,

Hocam, kiralık evime 500 Euro ödüyorum. Aynı evi, otuz yıllık taksitlerle

alırsam yine ayda 500 Euro ödeyeceğim ve otuz yıl sonra ev benim olacak. Faize

para almazsam otuz yıl bu kirayı ödeyeceğim ve ev benim olmayacak, ne dersin,

faize para alayım mı derlerdi.

Adamın çok mantıklı ve hesaplı bu sorusuna benim cevabım,

Rabbim faizi haram kılmış. Faiz malı eksiltir, sadaka malı artırır olmuştu.

Benim bu mantık ve hesap oyunlarına aklım ermez. Ben bu güne kadar maaşımı

almak için girmenin dışında banka kapısından içeri girmedim. On altı ev

sahibinin kiracısı oldum, on altı dost edindim ve evi, arabayı zaruri eşya

olarak görmedim. Her yere taksi, minibüs, otobüs, tren, vapur, uçak gidiyor.

Ben bu sorduğun soruya olumlu cevap veremem. Verenler var diyorsun, benim

günahım fazla, ben Allah tan korkarım demiştim.

Aradan yıllar geçti, bu sene aynı adamlar, Hocam,

perişan olduk. Otuz yıllığına ev satın aldık. Eskiden 500 Euro kira öderken

sosyal yardım sandığı maaşıma bakarak 400 veya 300 Euro yardım yapardı. Ev

sahibi olduğum için şimdi yardım yapmıyor. On yıldır izine gidemiyorum. Babam

kanser olmuş para istiyor otuz yıl dayanmasını söylüyorum. Evi satmaya kalktım,

400 bin Euro ya satın aldığım evi 100 bine satamıyorum. Aylık taksitlerimi

ödemezsem banka hemen açık artırmayla satıyor, 90 bine satarsa kalan borcu bana

yine ödettirmeye devam ediyor... diye sızlanmalara başladı.

Dünkü gazetelerde Dünya Bankası nın raporlarına göre

Türkiye nin her yıl yedi milyar dolayında işçi paralarının gelmemesi nedeniyle zararı

varmış.

1998 de işçilerimizden Türkiye ye gelen para 8,2 milyar

dolarken 2012 de 961 milyona düşmüş.

İşçilerimizin yüzde 36 sı ev satın almış. Bunların yüzde

doksan dokuzu izine gelemez, gelirse de babasından bilet parası alarak

gelebilirler.

Bir yanlış fetvanın Türkiye halkına yıllık zararı sekiz

milyonda kalmaz.

Dünya Bankası nın verdiği rakamlar banka yoluyla gelen

rakamlardır.

Bir de işçilerin geldiklerinde harcadıkları var ki

bunların hesabı yapılmamıştır.

Yüzde otuz altısının eve ödediği aylık paranın kaç

olduğunu aklı erenin biri hesap edip önümüze koyarsa her ay Türkiye ye

yapılacak yatırımın nasıl engellendiğini görün.

Hiç hesaba koyulmayan ise faize para alanların,

verenlerin, fetva verenlerin, aracılık yapanların görülmez amel defterine yazılanlar.

Siz, Rabbimizin emrettiğini yapın, yasağından kaçının,

gerisine karışmayın.W