Kendimize kötülük yapmaktan başka bir iş yapmıyoruz. Bu
belli bir kesim için değil cümlemiz için geçerli. Bu karmaşa çorbasında hemen
hepimizin tuzu var. Düşman üretmekten üstümüze yoktur. Bu coğrafyada yaşıyor
isek hemen hepimizin az ya da çok öyle ya da böyle payı var.
Ülkemiz bu kadar yalnızlığa mahkûm olmayı hak ediyor mu
Demek ki ediyor etmese bu belâlar başa gelir mi Denetimsizlik, kontrolsüzlük
ya da bir tarafın çok güçlü olması diğer tarafın güçsüz olması başlıca nedenler
mi Bir bakıma evet bir bakıma da hayır.
Yabancı kavramlar ile bir takım durumları izaha can
atıyoruz. Bu, ta Tanzimat tan beri süregelen bir küçümserlik. Daha açık bir
ifade ile yenilmişlik duygusu, kendimizi emperyalizm karşısında çaresiz ve
güçsüz görmemiz.
Müslümanlar birlikte olma tercihinde bulunmaz iseler
yalnızlaşmaya ve emperyalizme yem olmaya ister istemez mahkûm olunuyor.
Bölgemizde kimi zaman iyi olan gelişmeleri hep takdir ve
sevinç ile karşıladık. D-8 girişimi, Türkî Cumhuriyetlerle olan iyi ilişkiler,
komşularla sıfır sorun gibi. Komşularla sıfır sorun gelişmeleri kimi çevreleri
tedirgin etti. New Osmanlıcılık tanımı getirildi. Yeni Osmanlıcılık deme yerine
bu yabancı kavramlarla tartışıldı, konuşuldu. Milletimizin bütünleşmesi ve
birlikte olması için olan her adım alkışlanır ve desteklenir. Ne yazık ki
emperyalizmin oyununa gelindi, bu hayırlı ve iyi girişimden vazgeçildi.
Türkiye hiçbir zaman bu kadar yalnız kalmamıştı.
Yanımızda olabilecek olan ülkelerden tek tek uzaklaştırıldık. Böyle bir oyuna
gelindi. Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında Libya gibi birçok ülke yanı
başımızdaydı. Hatta o zaman Kıbrıs ın bağımsızlığına destek verecek çok sayıda
ülke vardı. Ne yazık ki emperyalizm yanlısı kimi iç çevreler buna engel oldu.
Suriye, Irak ve İran ile sıfır sorunlarımız var iken birden kendimizi sorunlar
yumağının içinde bulduk. Bir de bunu içte ve dışta körükleyenler oldu.
Belâlarımız azmış gibi bunlar hem çoğaltılıyor hem de azdırılıyor.
Amerikan-Arap baharının ardından nasıl bir fırtınaya,
boraya tutulduğumuz ortada. Bütün İslâm coğrafyasını saran bu belâ sonunda bizi
de kıskacına aldı. Bundan kurtulmanın elbette yolları var. Ne yazık ki çok geç
kalındı. Baştan itibaren bu tuzağa düşülmemeliydi. Ama düşüldü ve içinden
çıkılamaz bir duruma gelindi. Yanı başımızdaki bütün komşularımızla hasımız
artık. Suriye, İran, Irak. Şimdi gide gide emperyalizmin kucağına düşüverildi.
Bu, öyle bir oyun ki İsrail e bile mahkûm edildik. Tabii
muhalefetin güçsüzlüğü buna neden. Geçmiş zamanda Milli Görüş ün Çağlayan
meydan mitingleri büyük bir uyarı görevi görüyordu. Felluce Mitingi, Filistin
mitingleri buna en iyi örnek. Merhum Erbakan Hoca hayatta iken olumsuzluklara
ve yanlış adımlara fren idi. Daha sonra Sayın Numan Kurtulmuş Saadet Partisi
Genel Başkanı iken Çağlayan daki büyük miting dönemin Sayın Başbakanı nı One
minute demeye zorlamıştı. Bunlar bizi bir hayli umutlandırmıştı.
Ne yazık ki şimdi böyle bir güç yok. Milli Görüş budana
budana küçültüldü etkisiz hale getirilmeye çalışıldı. Bütün cemaatler, gruplar
bu halkaya dâhil edildi. Ancak Milli Görüş gençliği yeniden filizleniyor.
Mevcut muhalefet partilerinin arayışı da iktidardan asla
farklı olmayacak. Onlar daha çok Batı yanlısı. CHP nin Amerika sız yapabileceği
düşünülebilir mi Hepsi çözümü Batı da arıyor. Kimse kendi değerlerini gündeme
getirme niyetinde değil.
Irkçı emperyalizm bilinci hangi siyasal görüşte vardır
Kim: Bize ne Amerika dan diyebilir ki.
Gide gide Amerikan-İngiliz-Yahudi ve AB emperyalizme
iyice mahkûm ediliyoruz.