Yalnızken yaptıkların karakterini inşa eder

Abone Ol

Yalnızkaldığında yanına gelen sensin. Yalnız kaldığında öfkelendiklerin, senin öfkelendiklerin… Yalnız kaldığında yapmaktan mutlu olduğun şeyler, seni tanımlayan şeyler… Yalnız kaldığında hassas olduğun kadar hassas bir Müslümansın... Yalnız kaldığında kurduğun planları kuran sensin. Yalnız kaldığında kandırdıkların, yalnız kaldığında dolandırdıkların sensin. Kullardan sakladıklarından dolayı kulsun. Kulların bildikleri ile hayatını şekillendirdiğini zannedersin ancak aslında Allah’ın bildikleriyle inşa edersin karakterini…

İnsanın yalan söyleyemediği yegâne nefis kendi nefsidir. Herkesi kandırabilirsiniz. Ama gaflete düşmediğiniz sürece asıl niyetinizi bir tek siz bilirsiniz. Tek sizin bildiklerinizin Rabbe yakınlığı, sizi Rabbe yaklaştırır veya uzaklaştırır. Kendinize Müslüman olduğunuz kadar Müslüman, kendinize dava adamı olduğunuz kadar dava sahibi olabilirsiniz. Kendi bildiğiniz kadar günahkârsınız… Samimiyet, öze samimiyetten başlar. Öze samimiyet, tüm özlerin sahibine olan teslimiyetten başlar.

Çoğu insanın bilmediği günahı, bir bilenin olduğunu bilmek günahkârlığa engeldir. Yani bir bilenin olduğunu idrak etmek günahkârlığa engeldir. Bir bilenin gazabından çekinmek günahkârlığa engeldir. Bir bileni çok sevmek günahkârlığa engeldir. Bir bileni milyarlarca bilmeyene tercih etmek günahkârlığa engeldir. Bir bileni bilmek, günahkâr olmayan bir karakter inşa eder.

Bir konuda bir taviz vermenin, bin uhrevi konuya olumsuz tesir edebileceğini düşündüğün için birçok beşeri menfaatten vazgeçmek, bir yürek fırtınasının ürünüdür. Ancak Rab katında bilindiğini bilmek yeterli geliyorsa… İnsanların kınamasıyla çokta ilgilenmiyorsan… Bu da bir karakter yolcuğunun parçasıdır. Vazgeçebilmek, feda edebilmek ihlaslı bir karakter inşa eder.

Göğüs kafesinin içerisinde beslediğin bir yalancıyı, katiyen doyuramazsın. Bin yalan söyleyen bin yalan daha söylemekten çekinmez. Bin yalan söyleyen, zina etmekten çekinmez. Adam öldürmekten çekinmez. Allah’tan çekinmeyen anne babasından çekinmez. Al aşağı eder ana hakkını, baba heybetini… Bin yuva yıkar umurunda olmaz. Yalancı bir karakter inşa eder.

 

 

Kendi ile tanışmayan sıradan insanların bir mezarı olmaz. Aslında olur ama bakanı olmaz. Belediye baksa ziyaret edeni olmaz. Yoldan geçenler dursa, tanıdıklar olmaz. Tanıdık simalar yılda bir vicdan azabından uğrasalar, onun da bir anlamı olmaz. Ne gerek peki? Aranan adam olmak gerek... Adam olmak gerek… Kalite gerek… Karakter gerek… Omurga gerek… Bir varlık belirtisi gerek… Varlığı tesis etmenin yolu kendi kendine konuşmaktan geçer. Kendi kendine danışmayan, kendini tanıyamaz. Kendini tanımayanı, hiç kimse tanımaz. Kullara dahi kendini tanıtamayanı, Rab ne yapsın?

Hasılı

Müslüman bir bireyin nadide bir varlık sergilemesi elzemdir. İnsanın düşünebilen bir hayvan olduğu iddiasını dahi bilmeyen biri, nasıl Yahudilerin kökünü kurutabilir ki? Gazze’de yaşayamayan her bir çocuk adamın intikamını nasıl alabilir? Sonra okumayanlar var. Sakız falı okumadan bir ömrü tamamlamayanlar… Kendi kendileriyle baş başa kaldıklarında; sapıklıktan, fitneden fesattan, zaman katliamından öteye geçebiliyorlar mı dersiniz? Böyle bir adamın mezarına kim gelir de ağlar?

Hakkı yalnızken aramak gerekir. Hakikati kimsenin bilmediği fiillerinin çerçevesinde kavramak gerekir. Yalnızken de hayatına mana katan adamların ve hanımların Rabbine hamd olsun. Aldığı nefesin hesabını vereceğinin bilincinde olan yalnız kedilerin ve kuşların Rabbine hamd olsun. Yalnız kelimelerin Rabbine hamd olsun.  Allah’a emanet olunuz.