Yağmur ve su, ahlak konusu!

Abone Ol

Bizde güzel bir adet vardır. Yağmura rahmet deriz.

Gerçekten de Allah ın rahmetinin tecellisidir yağmur.

Allah ın iradesiyle yağan yağmur, hayatımızın devam etmesi için olmazsa

olmazlarımızdan biridir. Tabir caizse her şeyimiz suya bağlıdır.

Rahmetin yokluğu veya azlığı gibi, fazlası da insanlığın

helakine sebeptir. Nitekim azgın ve inatçı Nuh Kavmi, aşırı yağmurla gelen bir

afet sonucu boğularak helak edilmişti. Günah deryasındaki Ad Kavmi ise,

yıllarca yağmur yağmaması ile Arabistan yarımadasının çölleşmesi sonucu hak

ettikleri belaya çarptırılarak yok edilmişti.

Bunlar ve benzeri felaketlere ait arkeolojik bulgular da

bu haberleri doğrulamaktadır.

Bu ve benzeri olaylardan dolayı biz inanırız ki, Allah

bizleri yeterli yağmur veya kuraklıkla imtihan ettiği gibi, kullarının

azgınlığını rahmet nimetinin azlığı veya yokluğu ile cezalandırmaktadır.

Peygamber Efendimizin de tavsiye ve uygulamaları ile azgınlık sonucu

işlediğimiz günahlarımızdan tevbe edip, dualar ile yağmur istememiz sünnete

uygun, güzel bir geleneğimiz olmuştur.

Toplumda ahlaksızlıklar, yetim ve öksüz hakkı yemeler,

rüşvet ve yolsuzluklar, yani azgınlıklar tavan yaptığında, Allah ın rahmetinin

azaldığı bir vakıadır.

Bu cümle bizi 20 yıl önceye götürdü.

1994 yılıydı. Rüşvet, suistimal, ahlaksızlık, vurgun ve

soygun çok yaygınlaşmıştı. Belediyeler başta olmak üzere, öksüz ve yetimin

hakkı azgın yöneticiler ve onların işbirlikçilerinin cebine gidiyordu.

İSKi deki yolsuzluklar hükümetteki vurgunlar, ihale yolsuzlukları hep gündemin

en başında bulunuyordu.

Öyle ki, İstanbul Büyükşehir Belediyesi nde, olmayan

derelerin ıslah edilmiş gibi gösterildiği, kazma kürekle kazıların yapıldığı,

tezkere ve insan gücü ile dolguların yapıldığı şeklinde sahte belgelerle, bu ve

bunun gibi büyük ihalelerin yapılmış gösterilerek soygunların yapıldığı

dönemlerdi.

Buna paralel olarak aylarca tek damla yağmur yağmadığını,

barajların kurumaya yüz tuttuğunu, suların kesildiğini, barajların dibindeki

pislik kesafetli, pis kokulu yeşil suların arıtılmadan, haftada bir iki saat

evlere verildiğini hatırlıyoruz. Bu suları içmek bir yana temizlik için bile

kullanmak mümkün değildi. İnsan cildini mahvediyordu.

Belediye seçimleri yaklaşırken Yalova dan gemilerle su

taşınması ya da bulutlardaki yağmuru sağabilmek için atılan yağmur bombaları

gibi nafile çabalar, yine yandaşları zengin etmekten başka bir işe yaramıyordu.

Milli Görüş Belediye seçimlerini kazandığında,

İstanbul da barajların kıvrımları arasında 25 günlük pis su kalmıştı. Derhal

çalışmalara başlandı. Istranca dereleri İstanbul a akıtılacaktı ama zaman

gerekiyordu. Tehlike kapıdaydı. Trabzon Belediyesi ile görüşmelere başladık.

Oradaki derelerden alınacak suyun tankerlerle İstanbul a taşınması

hazırlıklarına başladık. Bir taraftan bu tedbirler alınırken, bir taraftan da

yağmur dualarına çıkılıyordu.

Diğer şehirler de bundan farklı değildi.

Milli Görüş ün bu durumda çaresizlik içinde bir daha

ayağa kalkmamak üzere biteceğini hesaplayan çevreler, İşleri Allah a kaldı

türünden keyifli manşetler atıyorlardı. Hatırladığım kadarıyla 1994 Mart ından

Temmuz una kadar çok sıkıntı çekildi. Az da olsa yağan yağmurlarla 2-3 ay idare

edilebilmişti. Temmuz çok sıkıntılı idi. Türkiye nin her tarafından Milli

Görüş ün muvaffakiyeti için Lider Erbakan a ve belediye başkanlarına dualar

ediliyordu. Hastaların, çaresizlerin, ihtiyarların yağmur için duaları

gazetelere yansıyordu.

Ve Allah ımız duaları kabul etti. Temmuz, Ağustos, Eylül,

Ekim Yoğun yağmurlar iniyordu Türkiye semalarından. Barajlar doluyordu ağzına

kadar. Ağzı dualılar, öksüzler, yetimler, bebeler, hastalar, şükrediyorlardı.

Yağmur hayatı tazelemişti.

Yağmur herkesi sevindirmişti.

Yağmur Milli Görüş ün önünü açmıştı.

Yağmur, yapılacak yatırımlara finansman sağlamıştı.

Milli Görüşçü Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan

medyaya diyordu ki:

Ağzı dualı ninelerimizin, dedelerimizin, hastalarımızın

dualarını Allah kabul etti. Barajlarımız suyla doldu. Biz de bu suyu satarak

paraya çevirdik, bu parayla yeni barajalar yapıyoruz.

Bir kıtlık devri bu şekilde rahmetle bitiriliyordu.

Ellerini oğuşturarak hezimet bekleyen çevreler ise şu

cümleyi kuruyorlardı:

Tayyip in yukardaki ile arası çok iyi.

Aslında bu cümle Tayyip in şahsında hepimize idi.

Aslında Allah ımız bu milletin tevbe ve duasını kabul etmiş, rahmetini

bahşetmişti.

Ne yazık ki, ilk yıllardan sonra, Allah ın bu nimeti

neden verdiği unutulacak, uyduruk fetvalarla rahmetin önüne suni setler

çekilerek geleceğin başbakanına hazırlık lar yapılmaya kalkışılacaktı. Gerisi

herkesin malumudur.

Yine bir belediye seçimine gidiyoruz.

Şu ortama bakınız!

Yeniden; rüşvet, suistimal, vurgun, soygun tavan yaptı.

İş başındakilere ve yakınlarına yapılan operasyonları Milletimiz endişe ile

izliyor. Bunların devamının gelmesinden korkuyor. Belediyelerdeki vurgun,

soygun, imar yolsuzlukları, maketler üzerinden yapılan satışlarla vurulan büyük

paralar, bakanların adının karıştığı aykırı işler, bakanların başbakana olan

isnatları, zinanın önünün açılması, sapık evliliklerin bile caiz görülme

kapılarının aralanması, domuz etinin Müslümanların alış veriş ettiği

dükkanların raflarına kadar gelebilmiş olması, dünyadaki Müslümanlara yapılan

katliam, vurgun, soygun ve tecavüzler, yüzbinlerce sabi sübyanın hunharca

katledilmesi, köpeklere boğdurulması, öldürülen Müslümanların üzerine işenmesi,

binlerce cami, mescit, eski eser ve altyapının tahrip edilmesi, sokakların

yetim öksüz ve kimsesiz çocuklarla dolması, gibi rezaletler Bundan da önemlisi

birbirinin kardeşi olan Müslümanların bu felaketler karşısında vurdumduymaz

tavırları, bırakın eliyle, bırakın diliyle, kalbiyle bile bu olanlara ilgisiz

kalması Daha da vahimi, zalimi haklı görmesi ve işbirlikçilerini de takdir

etmesi gayretullaha dokunan büyük azgınlıklardır.

Yine bir belediye seçimi yaklaşıyor.

Yine azgınlıklar tavan yapmıştır.

Yine barajlar alarm vermektedir.

Yine yağmurlar kesilmiştir.

Ey Müslüman kardeşim!

İbret almaz mısın

Hiç tarih okumaz mısın

Felaket kapıya gelince mi dövüneceksin

Ey Milli Görüşçü kardeşim!

Yaşadıklarımızı ne çabuk unuttuk!

Bu rahmetsizlik girdabından Allah ın yardımıyla nasıl

çıkmıştık

Filli dua ile beraber, kavli dua!

Allah ın izni ve yardımıyla yine öyle olacak!

Davran!

SU KONUSU

Bilenler basıyor alarm ziline,

Yine endişelere konu, sudur!

İklim ve çevre, tamam Şu biline;

Aslında su bir ahlak konusudur