Yabancı işçiler ve ekonomi

Abone Ol

Bundan önceki yazımızda, sosyal eşitlik ve ekonomik denge nasıl sağlanır dedik. Kısaca, bir makale boyutunda bu sorunun cevabını vermeye çalıştık.

Bugün aynı meselenin daha başka yönleri üzerinde duralım.

Türkiye miz çok geniş doğa imkânlarına, geniş tarım arazilerine, âtıl vaziyette bekletilen fabrika, sanayi tesis ve sitelerine sahiptir. Bütün bu varlıklar hesaba katıldığında, ülkemiz 400 milyon insana iş verebilecek durumdadır. Tarım ürünleri açısından bakıldığında, ülkemizi mesela Hollanda ile kıyas edebilirsiniz. Bu küçük Avrupa ülkesinin tarım ürünleri üretimi ve ihracatı ile koca Türkiye nin tarım ürünleri üretimi ve ihracatı hangi seviyede Biz ne yapıyoruz, onlar ne yapıyor Bu kadar geniş ve verimli toprakları değerlendiremiyoruz, yetmiş milyonu çalıştıramıyoruz

Oysa yapacağımız, yapabileceğimiz, yapmamız gereken iş çok basittir. Bunu yapmak öyle ayları, yılları da gerektirmez. Sermayeye ve faizli kredilere de gerek yoktur.

Peki, yapılması gereken nedir

***

Bugün Türkiye deki yaygın ücret ortalama 500 dolardır.

Asya ülkelerinde, eski Sovyetlerde ve Çin de ise 50 dolardır.

Eğer Türkiye bunlara kapılarını açsa, gelin Türkiye de çalışın dese, Türkiye ye belki 50 milyon işçi gelecektir. Geldiklerinde bunlara ne iş vereceğiz Fabrikalarımız ve sanayi sitelerimiz âtıl Köylerimiz boşalmış, tarlalarımız ekilmiyor, tarımımız çökmüş...

Bu insanların karınlarını doyurursak, 100 dolara, 200 dolara çalıştırırız. Böylece çok ucuz tarım ürünleri elde ederiz. Ucuz üretince, bütün dünyaya çok kolay pazarlarız. Hem bizim iş yerlerimiz ve arazilerimiz faaliyete geçer, kiramızı almış oluruz, hem de onların maaşlarını üç-dört misli yükseltmiş oluruz. Ayrıca çeşitli olumsuzlukların heder ettiği ekilmemiş yerler, geniş tarım arazileri de insanlığa kazandırılmış olur.

Yapacağımız şey nedir Çok basit bir iş: "Yabancılar Kanunu" çıkarmak.

1) Yabancılar -aynen bizim işçilerin Avrupa ve diğer ülkelere gittiği gibi- Türkiye ye gelip çalışabilirler. Ancak bir işverenin onları davet etmesi gerekir.

2) Yabancılar kooperatifler kurar ve isterlerse kendilerini orada sigortalatırlar. Bunun dışında sağlık masrafları işverenler tarafından karşılanır. Başkaca bir sosyal güvenlik aranmaz. Asgari ve azami ücret sınırlaması yoktur.

3) Yabancı işçilere YTL ödenir; onlar isterlerse paralarını dolara veya diğer döviz cinslerine çevirir, isterlerse ülkemizden mal alıp götürürler.

4) Türkiye de işsizlik sigortası oluşturulur. İş bulamayan Türk vatandaşları işsizlik sigortasından yararlanır, evde oturup maaş alırlar. Türk işletmelerine getirdikleri vergileri oranında faizsiz kredi verilir. Devlet kâğıt vermektedir, bir masrafı yoktur. Devlet vergi almakta demek, yapılan işe kredi vermektedir demektir.

***

Biliyorum, böyle yaparsak bu küresel sömürü sermayesinin işine gelmez. İnsan hakları der, sosyal güvenlik der, asgari ücret der, daha bilmem neler der de der, tıyneti ve tabiatı gereği engel olmaya çalışır...

Ama sömürü sermayesinin artık eskisi kadar saldıracak gücü yoktur. Halk güçlüdür, gün geçtikçe güçleniyor; yarın daha da güçlenecektir. Halk ve onun halk ekonomisi daha da güçlenince, o zaman hiç saldıramayacaktır. Artık sermayenin gücü gün geçtikçe tarih oluyor.

Yeter ki biz harekete geçelim, ekonomik ve sosyal kanunların gereğini yapalım. Yapılması gerekenler yapıldığında, dünya ülkelerinin ekonomide eşit hâle geldiği, "sosyal denge"yle birlikte "adil ekonomik denge"nin sağlandığı görülecektir.