Vukuat var; ‘sorumlusu’ yok mu?

Abone Ol

Bismillâhirrahmanirrahîm!

DEVLET yönetimi; ciddiyeti, disiplini ve hızlı hareket etmeyi gerektirir. Plan, program ve organizasyon üzerine kurulur. Kurumlar görevlerini yüksek bir sorumluluk anlayışıyla yaparlar. Çünkü sosyal olaylar hiç ihmale gelmez. Bu yüzden Fahrettin Râzî, Tefsîr-i Kebîr’inde, “Cem’iyyetli bir görevi olup da ihmalkârlığı olanlar kebâir (büyük günah) işlemiş olurlar” der.

Hukuk devletinde bütün kurumlardaki çalışanların görev, yetki ve sorumlulukları, hiçbir kapalılığa meydan vermeyecek ölçüde net ve açıktır. “Görev tanımı” bu titizlikle yapılır. Görevin küçüğü, büyüğü olmaz. Görev görevdir. Görev varsa, “sorumluluk” da olur. “Görevli” ile “sorumsuzluk” bir araya gelemez. Almanya’da gördüm: Hastanede; ister doktor, isterse hastanın temizliğini yapan personel olsun; her ikisi de görevine “iş iştir” anlayışıyla bakar.

Bizdeki işleyişi hep beraber izliyoruz. Son senelerde deprem, sel baskını, orman yangınları, fırtınalar gibi tabiî âfetler yaşadık. Yangınlar, madencilikte grizu patlamaları, göçükler, sahipsiz köpek faciaları gibi hepimizi üzen olaylar meydana geldi. Bunların hepsinde hazırlıksız oluşumuz, tedbir almayışımız, ihmallerimiz, ortada bir sorumlunun bulunmaması gibi eksikliklerimizi konuştuk.

Hem de nasıl konuştuk biliyor musunuz? TV’lerin tartışma programlarında konuşan nice kişi, “Bu işi en iyi ben bilirim”(!) kesin tavrı içindeydi. Olayı birlikte müzakere ettiği kişiye hakaret ve kavga etmeyi beğenmeyecek kadar sesini yükseltenler oldu. Yöneticilerimizse düşman çatlatacak(!), başka ülkeleri kıskandıracak(!) kadar kaliteli(!) işler yapıyorlardı.

İHMALKÂRLIK BÜYÜK

ALLAH, yeni sıkıntılar göstermesin! 500 kilometrelik mesafeyi kapsayan ve 11 büyük ilimizle, 13 milyon insanımızı etkileyen, “asrın felâketi” olarak anılan 6 Şubat depreminin üzerinden 2 yıl geçti. Deprem bölgesinden gelenler, “acıların ilk günkü gibi taze olduğunu” anlatıyorlar. Bu deprem, niçin enine boyuna TBMM aracılığıyla araştırılmadı? Yoksa, ihmali olanlar bunun hesabını veremeyecek oldukları için mi? Kendine güvenen bir hükûmet araştırmaya “hodri meydan!” demez mi?

Arama kurtarma çalışmalarında ilk 10 saat “altın saatler” olarak bilinir. Depremde arama kurtarmaya 3-4-5 gün sonra başlandığı hâlâ konuşuluyor. Ne zaman harekete geçiliyor? İnsanlar öldükten sonra! Peki, bu kadar uzun süre kar ve enkaz altında bırakılan canların hesabını kim verecek? Hadi, dünyadaki hesaptan kurtuldunuz, diyelim; ahirette Allah’ın gazabından kurtulabilecek misiniz? Görevini yapanların alnı açıktır. Ya ihmalkârlar!..

Felâketleri, faciaları ve son Bolu yangınında 78 kişinin yanmaları öncesinde “tedbir” almayanları konuşmazsak yeni facialara davetiye çıkarmış oluruz. Kader, deyip geçmeyelim; yas tutmakla yetinmeyelim; yalnız ağlayıp sızlanmayalım! Tedbir alalım, tedbir! Tedbir alacaklar gelsin; bu işi beceremeyenlere yol verilsin!

Mevcut kafayla gidersek daha çoook insanın canı yanar. İnsanlar, “önlenebilir” sebeplerden dolayı ölüyor. İnsan hayatı bu kadar ucuz mu? “Bedel ödeyecekler… Hesap verecekler… benzeri sözleri her faciadan sonra dinlemekten bıktık. Bu sözlerin gereğinin yapıldığını görmek istiyoruz.

DÜNYADAKİ DURUM

TABİÎ âfet ve facialara karşı “sorumluluk” ve “tedbir” konusunda, şark toplumlarında bir “gevşeklik” gözleniyor. İşi tabiî seyrine bırakanlar var. Madden gelişmiş toplumlarda, Batı ülkelerinde daha “sorumlu” davranıldığı, “tedbir”e önem verildiği görülüyor.

2024 Kasım’ında, Sırbistan’da 15 kişinin ölümüyle sonuçlanan bir tren istasyonu faciası yaşandı. Olay sonrası başbakan, olayın yaşandığı yerdeki belediye başkanı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı, Ticaret Bakanı ve Devlet Demiryolları Başkanı istifa etmişti.

İngiltere başbakanı seçilen Liz Truss, göreve başlamasından 45 gün sonra, “Görevden kaçmıyorum” deyip; döneminde sterlinin ABD Doları karşısında yüzde 1,03’le tüm zamanların en düşük seviyesine gerilediğini gerekçe göstererek 20 Ekim 2022’de istifa etmişti.

Avustralya’nın Ulaştırma Bakanı Jo Haylen, hafta sonu arkadaşlarıyla birlikte yediği öğle yemeğine bakanlık arabasıyla gittiği için takibata uğradı. Bu yüzden 750 dolar (26,7 bin lira) para cezasına çarptırıldı. Bakan Haylen, “Özel araç çağırmalıydım” diyerek tekrar tekrar özür diledi. (2 Şubat 2025)

Bugünlerde Yunanistan’ın gözde turistik yerlerinden Santorini Adası, Ege Denizi’nde arka arkaya meydana gelen depremler sebebiyle hızla boşaltılıyor.

Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Bolu’daki yangını değerlendirirken; son yıllarda hepimizi derinden yaralayan faciaların sorumluları hakkında şunları söyledi: “Kimse istifa etmeyip başkalarını suçladı. Sorumlu birinin çıkmaması bizi de derinden yaraladı. İktidar ve muhalefet belediyelerinin birbirini suçlayan tavırlarını kaygıyla izliyoruz.” (26 Ocak 2025)