Virüs dünya düzeni mi, Adil Dünya Düzeni mi? - 24

Abone Ol

SOSYAL TUFAN hatırlatmalarımı yıllardan beri sabır ve sebatla yaptım…

ADİL DÜZEN’in ülkemiz, ADİL DÜNYA DÜZENİ’nin de tüm dünya için yegâne sosyal tufandan yani tüm sorunlardan kurtulma reçetesi olduğunu hatırlattım…

Virüsleri sırasıyla hatırlayalım; Kuş, Kene, Domuz, SARS ve Koronavirüs!

Ve bir anda hayatımızın dört bir yanını kaplayan KORONAVİRÜS DÜZENİ!

Koronavirüs vesilesiyle farklı değerlendirmeler yapılıyorken, biz ülkemiz ve dünya yani bütün insanlık açısından, yarım yüzyıllık birikim ve çalışmalarımız (Adil Düzen Çalışmaları) merkezli değerlendirmeler yaptık. 23 yazımızı geride bıraktık...

***

Bir teşhis şöyle: Koronavirüsten dolayı güçlü zenginler ve siyasetçiler de güvende değil. ABD’de ilk 50’deki pek çok isim ortada yok, bir yandan virüs diğer yandan görünmeyen operasyonlar. Almanya’da ekonomide sözü geçen Thomus Schafer’in Mart ayında cesedi bulundu. Frankfurt’ta 3 trilyon Euro’yu yöneten bu isim aile için çalışıyordu, infaz edildi. Thomas Schafer ölmeden birkaç gün önce, “Alman ekonomisindeki birçok önemli şirketi devlet eliyle batıracak, sonra kamulaştırma adına el koyacaklar. Bu kararı Washington’da aldılar” demişti. Bu sözleriyle CIA’yı harekete geçirdi ve öldürüldü. Almanya Ekonomi Bakanı Peter, şirketleri kurtaracağız derken Rothschild ailesine bağlı şirketlere el koyacağız demek istemişti.

Bize göre: Bütün büyük uluslararası şirketler tekel Sermaye’nin şirketleridir, yani Rothschildler ile Rockefeller’i de yöneten gücün şirketleridir. Hitler’i de işte bu güç finanse etti, Yahudilere zulüm yaptırdı, böylece Yahudilerin İsrail’e göç etmelerini sağladı...

Tekel sömürü Sermayesi, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Alman firmalarını destekledi ve Almanya’yı dünyadaki en güçlü ekonomilerden biri haline getirdi. Ama daha sonra o şirketleri onların elinden alarak Sermaye’nin şirketleri haline getirdi. Savaşta mağlup olan Almanlar bütün bu oyunların hepsine boyun eğmek zorunda kaldılar.

Fransa Devlet Başkanı De Gaulle’un girişimiyle Fransızlarla Almanlar anlaştı ve Avrupa Birliği’ni kurdular. Avrupa ile ABD arasında tarihi çatışma vardır. Londra aradadır ve iki tarafa da hükmetmek istiyor. Bütün bunlar işçilik sisteminin son bulmasıyla ömrünü doldurmuştur, artık ORTAKLIK SİSTEMİ dönemi geliyor. Almanların şansı, ülkelerinde Türklerin bulunması ve sanayideki üstünlüklerini hala sürdürmeleridir.

ORTAKLIK SİSTEMİ hangi ülke tarafından benimsenirse o ülke başarılı olur.

Dünyaya ve ABD dâhil bütün ülkelere hükmeden tekel Sermaye, hükümranlık dengesini İslam ile Hıristiyanlık arasındaki çatışma üzerine kurmuştu. Haçlı Seferleri olarak İslam âlemine saldıran Hıristiyanlık bu dönemde mağlup oluyor, bu arada dünyaya hükmeden imparatorluklar da yıkılıyor ve ulusal devletler dönemi başlıyor. Bu dönemde Müslümanlar Viyana’ya kadar gidiyor, sonra geri dönüş başlıyor ve düşman Sakarya’ya kadar geliyor. Türkiye’de ise bilahare İstiklal Savaşı ve sonrasındaki süreç başlıyor...

Tekel Sermaye 1900’lü yıllarda Hıristiyanlığı ve İslamiyet’i bitirdiğini zannetti ama Avrupa’nın galip geldiğini görünce yeni denge aradı, rejimler yani kapitalizm-komünizm/sosyalizm dengesini oluşturdu. Sermaye, 1960’daki müdahalede Türkiye’de istediğini tam olarak alamayınca tekrar dinler arası dengeyi oluşturmak istedi ve ılımlı İslam’ı ortaya koydu. Ancak bu siyasetinde de başarılı olamadı. Büyüttüğü iki aile artık dünyadaki hükümranlığını kaybetmeye başladığı için şimdi onları da devre dışı bırakmak niyetinde...

Kur’an bugünkü Sermaye’nin durumunu ve mevcut hükümranlığının günü gelince sona ereceğini çok açık bir şekilde ifade etmektedir. Ondan sonrası için Kur’an İsrailoğulları’na, “Ve in uddumudna / ve avdet ederseniz (dönerseniz) biz de avdet ederiz” (İsra, 17/8) diyor.

Tekel Sermaye şayet Kur’an’ın bu davetini değerlendirir de işçilik sisteminden yani tekel sömürü anlayışından ortaklık sistemine geçerse üçüncü binyılda da insanlığa hizmet etmeye devam edecektir. Yok, ısrar eder de ‘faizli sömürü sistemi’ içinde kalmaya çalışırsa, tarihte uğradığı yenilgilerden ve sürgünlerden çok daha büyüğüne uğrayacaktır...