Günlerden Cuma... Yani 27 Eylül 2013... Şöyle bir ekran
gezintisi yapayım dedim. Ve de ne gördüm Türkiye de yepyeni bir cephe açılmış,
öteden beri kulüplerin baş derdi olan bazı taraftar gruplarının liderlerinin
veya baş yöneticilerinin gözaltına alındıklarını izliyorum. Daha sonra İçişleri
Bakanı açıklama yaparak çok anlamlı bir cümle kullanıyor; Bu operasyon 6222
yasayla bağlantılı değildir.... Yani organize işler kapsamında bir operasyon
demek istiyor. Oh be! neredeyse 50 yıldan fazla bir süredir ülke futbolunun baş
derdi nihayet devletin elleri arasında alınıyor. Tebrikler!
Bakın değerli okurlar, Ben meslekte 45 yılımı bitirdim.
Ancak babamın ve ailemin büyük bir kulübümüzdeki uğraşları yüzünden de
neredeyse doğduğum günden beridir bu alemin içindeyim. Bendeniz, kulüplerin
yönetim toplantılarına bile katılıp, harçlıklarını, pardon haraçlarını alan
sözüm ona taraftarlar da gördüm. Bendeniz, maçlar öncesi kulüplerin binalarına
gelip yüzlerce bileti beş kuruş vermeden cebe indiren sözüm ona taraftarları da
gördüm. Sonra bunların bir kısmı ile maça girip geri kalan büyük kısmını
dışarıda Beyaz borsadan sattıklarını da gördüm.
Sonra devir değişmeye başladı. Bu sözüm ona taraftarları
kulüp başkanları veya yöneticileri çaktırmadan(!) gruplaştırdılar. Zaman zaman
bunların bir bölümü idare ettiler, zaman zaman bunları ikiye üçe ayırıp başka
başka gruplar oluşturup, böl-parçala-yönet sistemine geçtiler. Kimilerine
verdikleri biletleri kesip, başka yandaşlara vermeye başladılar. Hal böyle olunca
da tribünlerde aynı takımın taraftarları arasında ciddi kavgalar çıkmaya
başladı. Çünkü bir kısmı başkan veya yöneticinin adamı, bir kısmı ise avantası
kesilenlerdi. Ve bunların olduğunu bilmeyen tek kişi yoktu bu alemde. Ama
devlet de yoktu ortada. Bir aralık 6222 çıktı, sonra 6250 yla yumuşatıldı.
Bu ilkede neler oldu neler... Kaybedilmiş bir kupa
maçının sonrasında soyunma odasına gelen futbolcular teknik adamın oturduğu
makam masasının üzerinde silah bile gördüler. Kulüp personeli kulübü basıp onca
bileti cebren alanları da gördü. Hatta başka veya yöneticinin kapılarda durup
da içeriye seyirci bile aldığına tanık oldular.
Sıralamakla, yazmakla bitmez. Bu işleri geçim aracı
yapanlar en pahalı arabalarda, hem de makam şoförlerinin kullandıkları
arabalarla tur attılar. Zaman zaman birbirlerine rakip gibi görünüp, bazı
mekanlarda birlikte plan yapıp işlevlerini sürdürdüler. Hatta kimi taraftar
yetişemeyeceği bir maça karşı takımın amigolarına rica edip yerlerine kısa
sürede olsa vaziyet etmelerini istediler.
Neyse. Duyduğuma ya da verilen bilgilere göre 2012 nin
Eylül ayından bu yana, yaklaşıp bir yıldır bu işlerin ustaları dinlenme ve
takip altındaymışlar. Yani tıpkı şike davasında olduğu gibi... Kaçış ve çıkış
yok bu defa...
Bu operasyon kapsamında kim varsa hepsine binlerce
teşekkür. Hepsine tebrikler. Umarım ülke futbolunu, dolayısıyla da
kulüplerimizi düzlüğe çıkaracak bu hamle meyvelerini verir. Verirse de bundan
göz altında olup, belki de yarın mahkum olacaklar değil, bazı başkanlar ve
yöneticiler daha çok üzüleceklerdir. Çünkü artık yönlendirip, yönetip ona buna
sıçrattıkları kişiler olmayacaktır. Bundan böyle bu tip işlere girişmek
zorlaşacak veya tamamen bitecektir. Ve bizler artık çoluk çocuğumuz, eşimizi
maçlara rahatlıkla götürebileceğiz. Bir de merakım var. Bunlarda ilişkisi
olduğu belirlenen bazı yöneticilerin de ifadelerine başvurulacakmış. Vallahi
bunlar ifade verirken çok dinlemek isterim. Neyse...
Haydi hayırlısı!