Varlığından Soyunup Üryan Olan Anlar Bizi*

Abone Ol

Varlığını kendinden menkul görenlerle, başkalarının

hayatları üzerine bine edenlerin ortak noktası kendilerini her şeyden ve

herkesten çok sevmeleridir. Öyle ki kendilerini kutsamaktan yorulmazlar.

İsterler ki bütün eşya hatta insanoğlu hep onları yüceltsin, hizmet etsin, emek

etsin. Böylesi kendi öz benliklerinden sıyrılıp taştan birer heykele dönen

insanların sonu hep hüsran olmuştur. Asıllarıyla korku ve menfaat ortaklığı

kuranların sevgisi de, ilgisi de hesapları kadar olmuştur. Örnekleri selvilerin

altında yatıyor.  Öyle ki heykelleri bile

bir dönem para edenlerin sonu da farklı olmamıştır. Nihayetinde ardına dönüp de

rahmetle ya da şükranla bakan, hatırlayan, yâd edenleri bile kalmamıştır. Süleyman a

kalmayan bu mülk, kimseye tapulu değildir. Ne yazık ki bu bile

anlaşılamamıştır. Bir birine mesafe koyan insanların akılsızlığına şaşmamak

elde değil. Ki gün akşama kadar hayatını bu taş heykellere adamış insanların

erdem ve faziletten bahsetmesi, kutsalları bir bir tüketmeleri bu ahmaklığın en

büyük göstergesidir.

İnsanı en fazla yürüyemediği yollar yorar

Yola çıkanların ve yolda yürüyenlerin bir birleri ile

olan yakınlığını belki de en güzel şu Kızılderili sözü anlatır. Onlar derler ki

Arkamda yürüme, ben öncün olmayabilirim. Önümde yürüme, takipçin

olmayabilirim. Sana uymayabilirim. Yanımda yürü ki böylece seni görebileyim,

böylece ikimiz eşit oluruz. Sizden sizin hakkınızda karar vermek için yetki

isterlerken, bütün bentleri yıkanlar, yetkiyi aldıktan sonra sizi asla

tanımazlar. Onların tanıdığı tek şey Güç ve onun getirdiği Şehvet ve de

Sarhoşluk tan başka bir şey değildir. Varlığını nefsinin ellerine terk

edenler için iktidar hırsı, her türlü insani değerin üstündedir. İmaj

tasarlayanların avuçlarına tutuşturduğu, kurgulanmış çalışılmış her davranış

bir bedeli ödetmek için tasarlanmıştır. Sizinle yoksul sofralarında görüntü

verenler, o yoksulluğun sürmesi için Çerez yiyenlerdir! Unutmamalı ki ağacı

kesen baltaya, kesme işinde yardımcı olan da ağaçtan yapılmış sapıdır. Kartalı

vuran kendi tüyünden yapılmış oktur. İnsan aldatılmaya müsait hale getiren yine bir başka insandır. Onun için

sesler, sözler, renkler önemlidir. En önemlisi de Allah ın insana vermiş olduğu

seçme kabiliyetidir. Belki de bize lazım olan en basit şey, her şeyi eski

sadeliğine kavuşturmak ve her şeyi olduğu gibi görebilmektir. O vakit kırılan

kalplerimiz, kuruyan vicdanlarımız ve hepsinden önemlisi bozulan düzenimiz

yeniden kurulacaktır.

Hakikat, üryan gezer

Bazen anlaşılmamak duvarına toslasa da insan hakikati

anlatmaya devam etmeli, çünkü yeryüzünde aradığı huzuru bulmak için, eğriyi

doğruya çevirebilmek için vazgeçmeden aynı şeyi sürekli bıkmadan yapabilmek

gerekir. Çünkü hakikati perdeleyen sisin koyuluğu, gürültüsü ancak yalınlıkla,

istikametle, sabırla aşılabilir. Bu acı da verse Hakikatin yolunda bir deli-

divane olmak, kul hakkıyla dolu bir oburluktan yeğdir. Acıların üzerine inşa

edilmiş gevşek bir neşeden, ıstıraplı bir yüz daha insanidir. Her gün sana en

iyi olduğunu, en büyük olduğunu, en güçlü olduğunu söyleyen kapı kullarındansa

çıplaklığı bütün saflığı ile ortaya koyan çocukluk daha merhametli, daha

adildir. Her güzel şeyi sahiplenip asli halinden uzaklaştıran obez zihinler

ancak salya akıtabilir.  Şimdi sevgili

dostum, şaşkınsın biliyorum. Kalbin kararı ile eller ne derin getirdiği ikilem

içindesin. Baştan tekrar söylüyorum anlaşabilmemiz için, varlığından soyunup

üryan kalmalısın. İşte o vakit hakiki ile sahteyi daha net göreceksin. Söz

sende, hakkını kaybetme! Hoşça bakın zatınıza

.......

*Niyazi Mısri den

**Dostoyevski den

İnsanın ruhunu yücelten acı ucuz bir mutluluktan

evladır. **

 Taş Gemi

İki güzel haberim var. İlki mb nin beklenen kitabı

nihayet okurlarla buluştu. Allah ını Seven Defanstan Ayrılmasın diyerek, bir

mevzi sahibi olmanın ve o mevzii korumanın, yenilsen de vazgeçmemenin, var

olmanın güzelliğini hatırlatıyordu. Yolu ve zahmeti sırtlanmayı, hırka ile yol

azığının insicamını tattırıyordu. Uzun zamandır ikinci kitabın matbaadan

çıkacağı günü dört gözle bekleyen okurlara nihayet müjdeli haber geldi. Dünya

Bir Deplasman Biz de Yetimler Gibiyiz raflardaki yerini aldı. Bir solukta

değil sindire sindire okumanız dileğiyle, hayırlı olsun. Diğer güzel haberim

ise, Ankara gazeteciliği denince akla ilk gelen isimlerden ve aynı zamanda

Anadolu Gençlik Dergisi kurucu Genel Yayın Yönetmeni olarak da tanıdığınız

Selami Güder in ikinci kitabı Hikâyeden Hayatlar MGV yayınlarından çıktı ve

okurlarını bekliyor. Selami Abi nin Ankara ya, hayata dair öyküleri ile bizleri

yakaladığı bu kitap, bir birinden güzel 17 öyküden oluşuyor. Selami Abi nin

kalemine sinen o naifliğin sebebi belli oldu. Öyküler yola koyuldu. İyi

okumalar.

Bize Kadar

1- Su gibi aziz ol. Bir yaşlıdan dua al. Bir yaşlıya; el-ayak,

göz-kulak ol.

2- Bir yanlışla kazançlı çıkana kadar, yüzlerce doğrunla

kaybetmeyi seç.

3- Gözlerin ve gönlün nemli olsun. Ki merhametin

kurumasın.

4- Tabiattan uzaklaşma; toprağa bak, yeşili ve maviyi

koru ki yüreğin betonlaşmasın.

5- Dur ve dinle. Sadece konuşursan hiç bir şey

duyamazsın. Sessizlik kıymetli bir hazinedir.

6- Yaptığın şeyi severek yap. Emek ver, emek ile olan iş

her zaman ışıldar.

7- Hep arayış halinde ol. Hikmet yitik hazinemizdir.

8- Ahmak bir dosttansa, akıllı bir düşman evladır.

9- Fedakâr ol, alışkanlık en büyük hastalıktır.

10- Kabir ziyareti yap, bir servinin dibine çök ve

faniliğini gör.

 Dağarcık

Yükün dürüstlükse gücün düşer belki ama başın düşmez.

(Kızılderili Atasözü)

Dostluk ise daha sadedir. Uzun sürelidir ve elde edilmesi

zordur, ama bir kez de elde edildi mi, artık ondan kurtuluş yoktur, gereğini

yerine getirmek gerekir.

(Albert Camus Düşüş)