Vakıflar hakkında çarpıcı gerçekler!

Abone Ol

Vakıf Öğrenci Yurtlarının yeniden açılması için burada verdiğim mücadeleden birileri her nedense rahatsız oluyor.

Varsın olsun.

Ben gerçekleri yazmaya devam edeceğim.

28 Şubat darbesi sürecinde yoksul ama zeki Anadolu çocuklarının öğrenim gördüğü, barındığı Vakıf Öğrenci Yurtları yeniden açılmalı, o pırıl pırıl genç dimağların  önlerinin açılması için gerekli yasal değişiklik gerçekleştirilmelidir. Nasıl ki -olumlu bir adım olarak nitelediğim- bir dönem kapısına kilit vurulan vakıfların açılması için düğmeye basıldığı gibi...

O dönemin mağdurlarından, -şimdi emekli- bir üst düzey bürokrattan çarpıcı satırlar içeren bir mektup aldım. Okuyun da askeri vesayetin hüküm sürdüğü o dönemde kapalı kapılar ardında neler olmuş, ne fırıldaklar çevrilmiş görün...

Şunları dile getiriyor o bürokrat;

* 28 Şubat sürecinde Vakıflar Genel Müdürlüğünde üst düzey bürokrattım.  Üç defa tayinim çıktı. Hem de üç farklı ile...

* 28 Şubatta çok insana zulmedildi, çok ocaklar söndü, İslami vakıflara haksız yere soruşturma açıldı. İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin yanına Vakıflar müfettişleri verildi, yalan yanlış raporlar düzenlendi, sonuçta bu vakıflar birer birer kapatıldı.

* Asıl önemlisi de irtica yuvası diye alelacele Vakıf Öğrenci Yurtlarının Milli Eğitim Bakanlığına devredilmesi...

* Hem de ne devir... Güya MEBe bir gece yarısı devredilen Vakıf Öğrenci Yurtları aynı işlevini sürdürecekti. Ve Vakıfların % 10 kontenjanı vardı... Fakat gel gör ki bugün o yurtların çoğu biçki dikiş, nakış kursu...

* İşin en garibi de elektrik su ve yakıtını Vakıflar Genel Müdürlüğü olarak biz ödüyorduk. Her ödemede kavga çıkardı. Çünkü bizde masraf bir iken onlarda dört- beş oluyordu. Yıllarca onların harcadıklarını biz ödedik.

* Ayrıca Vakıf Öğrenci Yurtlarının kütüphaneleri çok zengindir; onlar da Milli Eğitim Bakanlığına devredildi, fakat şu an yerinde yeller esiyor. Bunların da hesabı görülmeli...

* Bu yurtların geri alınması için daha ne bekleniyor O zaman ben diyorum ki Kanuni Sultan Süleymanın vakıf bedduasını okumaları lazım...

Bakalım sağlık bakanlığı ne yapacak

Size sağlıkla ilgili bir problemimi aktarmak istiyorum;  babamı rahatsızlığından dolayı Nevşehir Devlet Hastanesine götürdük kontrol ettiler, kalp tıkanıklığı tespit ettiler, iğne ilaç verdiler köye döndük. Tabiî ki İstanbulda ikamet ettiğimizden ve gereği gibi ilgilenemeyeceğimizden dolayı köyden yani Nevşehirden İstanbula getirdik hastamızı. Hastalığının sebebi başta şeker olmak üzere şekerden dolayı diğer rahatsızlıklar. Rahatsızlık ayaklarına vurdu yani yara oluştu, yara enfeksiyon kaptığından dolayı ciğere yansıdı, bu da nefes almasını zorlaştırıyor. Biz de babamı Kartal Araştırma Hastanesine götürdük, Dahiliye bölümünde ve kalp doktoruna muayene ettirdik.  Bu hastane bizi Pendik Marmara Araştırma Hastanesine havale etti, hastaneye yatırıldı. Bir gün sonra anjiyo yaptılar, başarılı olmayan bir operasyon geçirdi. Ameliyata karar verildi iki gün sonra ameliyat yaptılar, ameliyat başarılı geçti, iyiye doğru gidiyordu, ancak sağ bacağındaki ayağının serçe parmağı morarmaya başladı. Ayağı tamamen şişti. Marmara Araştırma Hastanesinin doktorlarına gösterdik, kontrol ettiler, bir şey yok dediler, hastaneden ayrıldık aynı gün eve geldik tabiî ki babamın ayağı şiş ağrıdan duramıyor... Daha sonra başka bazı hastanelere daha gittik. Ancak  Pendik Marmara Araştırma Hastanesi yönetimi ve doktorlarından babamın tedavisi için gereken ilgiyi göremedim.

Bir de şunu ifade edeyim; İstanbul Sancaktepede oturuyorum, hastamı haftada iki defa hastaneye götürmek zorundayım. Arabam olmadığı için bir kardeşimizin arabasını kiralayarak yakıtını dolduruyor hastaneye götürüyorum, ben bu zor şartlar altında hastanelere gidip geliyorum.

Sayın Sağlık Bakanlığı yetkilileri, kamuoyunun karşısına çıkıyor, sağlıkla ilgili problemleriniz olursa hemen 184ü arayın diyor. Problemlerinizi Sağlık Bakanlığı çözer diyorsunuz, benim de problemim oldu, Sağlık Bakanlığını aradım, maalesef insan dışı muameleyle karşılaştık. Bir zamanlar bal yapmaz arı partisinin yetkilileri de hasta vatandaşına "hastaneye gelme evinde öl" derlerdi şimdi siz de "vatandaş hastaneye gel zulüm görerek hastanede öl" mü demek istiyorsunuz. Türkiye gelişiyor, gelişmeleri yattığınız yerde takip edin,  sayenizde biz de takip ediyoruz. Şikayetçi olduğum Hastane Pendik  Marmara Üniversite Araştırma Hastanesidir. Bakalım Sağlık Bakanlığı bu hastane hakkında nasıl bir işlem yapacak Saygılarımla. (SEFER TOKAÇ)

NOT: Bugün 22 Ağustos 2012 Çarşamba... Uyan da balığa gidelim... 2012 yılında yeni Anayasa vaadini sıcak tutmak adına... 2012den 7 ay 22 gün daha eksildi. Yeni sivil anayasanın yazımına başlandı, ilk cümleler ortaya çıktı... Ama bugünlerde tık yok... Takipçisiyiz...