Bir işin yapılması veya bir borcun ödenmesi için tanınan
süre, mühlet olarak karşımıza çıkıyor; vade kelimesi lügatte. Her gün yeniden
başlıyor kurulu hayatlarımız. Saatin alarımı ile mekanik bir gün başlıyor. Her
şey belli. Söylenecek sözler, gülüşler, hüzünlenmeler, espriler Bir mönü bile yok aslında içinden seçim
yapılacak. Her gün şefin önerisi ile kurgulanan bir hayatı yaşamak için
evlerden çıkılıyor, otobüs, dolmuş, metro gibi toplu ulaşım araçları ya da özel
vasıtalar aynı tek düzeliği bizlere veriyor. Gergin yüz hatları, kendisi ile
barışamamış gözler, yorgun umutlar
Bilindik söylenceler, ezberlenmiş replikler hep aynı
oyunculuklar karşılıyor. Hemen birinin yanına çömelsen sana: Hayatım film
gibi, yazsan roman olur! diyor. Belli ki hikayelere biraz trajedi katıp umut
devşirmek gibi bir meslek var ve habersiz kalmışız. Oysa insanoğlu canına
yoldaş, gamına sırdaş arıyor. Muhsin Bey in ifadesi ile söylersek İnsan çocuklarını
emanet edecek birini buluyor da dertlerini kimseye emanet edemiyor. Bu aralar
herkes bir kaçış planı yapıyor, sıkışan gerilen gündemlerden, bir türlü yerli
yerine oturtturamadığı işlerden güçlerden Kollarından tutup: Dostum, kendini de beraberinde götürdükten sonra
nereye kaçarsan kaç, kendinden kaçamazsın! demek istiyorum. Sonra söylesen ne
fark edecek ki Yaşanacak ne ise yaşanıyor. On iki yaşında bir çocuk yaşamaktan
vazgeçiyor, intihar ediyor. Hangi gerekçe, hangi özür bir hayata değer ki
Yollar stres saçıyor, öfkeli insanlar işlerden çıkıyor
yolları dolduruyor. Gazeteler, televizyonlar yapay hayaller serpiyor; yalana
dolana çanak tutuyor. Sıra dışı hikâyeler arıyor. Oysa sıradan bir hayatın
kıymetini en çok sıra dışı yaşayanlar fark ediyor. Sırada duranlar ile sıraya
sokulanlar arasında bir fark olmalı... Çocukluğu elinden alınan çocukların
tellere takılacak uçurtması bile yok. Penceresiz kalmak gibi Ekmek çaldı diye
bütün hukuk kitaplarını çocukların üstüne boca eden yargıçlar, kurtlar
sofrasında adaletin terazisinde vicdan tartadursunlar. Duvarlar dilsiz dursun,
açık kalan yaralar kabuk bağlamaz. Çocuklar sebepsiz göçerken hani bizim o
büyük insanlığımız Oysa o çocuklar da düş tadında bir öykü yazmak istemez
miydiler
Abicim, bir yanımız yaprak döküyor, bir yanımız bahar
bahçe. Bu kentler bizi değil insanlığımızı boğuyor. Gün geçmiyor ki yeni bir
yara açılmasın. Öyle bir yerde yaşıyoruz ki çığlık çığlığa bağırıyor
defolarımız. Abicim, vadesi dolmamış hikâyeler anlatma bize, bir hikâye yaz ki içinde koşan, oyunlar oynayan çocuklar olsun, akşam
ezanıyla evlerinin yolunu tutsun. Pencerede yol gözleyen çocuklara alın terini
ve onurunu getiren babalar olsun. Mutfakta aşla birlikte pişen aşkını sunan anneler
olsun. Kısacası gamdan azade yürekler olsun, umuttan yana şarkılar olsun, eski
hikâyelere prangalanmamış yiğitler olsun, safi sevgiler olsun. Betonların, neon
ışıkların kirletmediği haneler olsun. Güneş doğduğunda ümit doğsun.
Taş Gemi
Bir kitap başımıza inen bir darbe gibi bizi sarsalamıyorsa
neden zahmet edip okuyalım ki (Franz Kafka)
Bir şehrin mekânları ve o mekânların müdavimleri o şehri
yaşanır kılan en önemli etmenlerin başında gelir. Gerek Ankara da yaşayanlar
için gerekse Anadolu dan gelen okur-yazar ve öğrencilerin uğrak yeri İhtiyar
kapandı. Birkaç kez direnmeye çalıştı ama sonunda İbrahim Abi nin sosyal
medyada da ilanından sonra kapandı. Önünden geçtim camları gazetelerle
kaplıydı. Dışarda üç beş sandalye Yetişemedik İbrahim Abi ye, bir çare üretemedik göz göre göre kapandı.
Akşam soluklandığımız, çorbasına ekmek daldığımız ve muhabbet demlediğimiz
İhtiyar yok. Mb nin bir kanadı kırık artık. Ankara ayazına gözyaşlarına ve
halden anlayan gece yürüyüşlerine neresi mekân olur ki İbrahim Abi, hakkını
helal et. Bizden yana helal olsun, gönül dostu.
Dağarcık
Umut
İspanyolca da Bekleme sözcüğü Espera ile Umut
anlamına gelen Esperanza aynı kökten geliyor. Gide, günlüğünde şunu söylüyor:
Sala de espera. Ne güzel bir dil bu, beklemeyi umutla karıştırıyor!
Patrick White ın (İnsan Ağacı) nın son satırı şöyle:
Öyle ki sonunda, son diye bir şey yoktu. ***
Alıntılar
*Uyar Turgut, Acıyor.
**Jorge Luıs Borges
***Manguel A, Okuma Günlüğü, YKY