Usta-kalfa-çırak meselesinin günümüzde çözüme kavuşturulması gerekmektedir.
1- Önce kişi aldığı genel kültüre göre çırak, işçi, kalfa olacaktır. Bilahare mühendis, yüksek mühendis veya usta olacaktır. Bu ünvanlar genel kültür derslerinden alınacaktır.
2- Ondan sonra kişi mesleği ile ilgili yazılmış kitapları okuyacak veya öğrenecek, sınava girecek ve mesleki nazari yeterlilik belgesini alacaktır. Bunlar bugünkü eğitim içinde verilmiş olacaktır.
3- KİT ler bundan sonra mesleki öğrenim değil de, mesleki eğitim sistemini geliştirecektir. Her iş için mutlaka bir kitapçık hazırlayacaktır. Diyelim ki kişi kâtiplik yapacaktır. Bunu başarabilmek için bilgisayarda yazı yazmayı öğrenecektir. Onun kitabı yazılacak ve o kitapta yalnız o meslekle ilgili bilgiler olacaktır. İşte bu kitapçıkları KİT ler hazırlayacak ve isteyene satacak veya verecektir.
4- Sonra bu kitaptan imtihan yaparak söyleneni anlayıp anlamadığını nazari olarak öğrenecektir.
5- Bundan sonra kişinin onu uygulayıp uygulamadığı imtihanla sabit olacaktır. Uygulayabiliyorsa ona o işi yapma sertifikası verilecektir. Bu kişi şu derecede bu programı kullanır diyecektir. Her konuda böyle yapacaktır. Bu mesleği bunlar icra edebilecektir.
6- İmtihanda başarılı olan kimseler mesleklerinde belirlenen süre veya daha fazla devam etmişlerse, onlara çırak yetiştirme yetkisi verilecektir. Bu yetki sen çırak çalıştırabilirsin demektir. Yani o konuda çırak çalıştırabilirsin denir.
7- Çırak ustasını seçer ve ben bunun yanında şu mesleği öğreneceğim der. KİT bunun kaydını yapar. İmtihana ancak onun vizesi ile girer. Çırak ustayı kendisi seçer ve kendisi değiştirir ama vize verecek olan ustasıdır.
8- Sonra imtihana girer, kazanırsa artık ona işçilik veya ustalık ehliyeti verilir. Burada bir madde eklenir. Bir usta ancak bir çırak çalıştırabilir. Ona imtihanı kazandırdıktan sonra ikinci çırağı kayda alabilir. Böyle bir ustadan izin almadan imtihana giremez, imtihana girmeyen o mesleği icra edemez.
9- Bundan sonra Adil (Ekonomik) Düzen yeni bir şeyi getirmektedir. KİT ler çırak yetiştiren ustaya ödül verir. Mesela, çırak başına 20 bin liradan başlar, 50 bin liraya kadar çıkabilir. Bu para KİT ler tarafından verilir, kimseden bir daha istenmez. Böylece kabiliyetli olan herkes okul açmadan çırağı usta yapar ve para kazanır. Usta olduğu imtihanla sabit olur.
10- Adil (Ekonomik) Düzen başka bir şey daha getirir. Bir usta ne kadar kısa zamanda çırağını yetiştirir de imtihanı kazandırırsa, ödülü de o kadar artar. Müddet kısaldıkça ödül de o nisbette artar. Müddetle ödül sabit kalabilir. Böylece çıraklık döneminin kısalması ve başarı yarışı nedeniyle kalitenin yükselmesi sağlanır.
***
Bu arada belki de bana KİT ler bunları yapmak için parayı nereden bulacak diyeceksiniz.
Meslek okullarına harcanan para orada harcansın.
Sigorta keseneğinden bir kısmı buraya götürülsün.
Kaliteli elemanın sağladığı verim on defa o masrafları telafi eder.
Şöyle bir düşünelim bakalım. Denetim bürolarını kuruyoruz. Aslında boşu boşuna para ödeniyor, kimse kimseyi denetlemiyor. Çünkü bina yıkıldığı zaman sistem denetim bürolarına değil, patronların/müteahhitlerin yakasına yapışıyor ve onları hapishanelere gönderiyor. Bu uygulamalar da meselenin çare ve çözümü olmuyor. Vesselam