Türkiye de oynanan siyasi ve ekonomik oyunlar çok yönlü ve çeşitlidir. Bundan önceki bazı yazılarımda KİT ler üzerinde durmuş, KİT lerin nasıl çökertildiğini anlatmıştım. KİT leri ve meslekleri yok etmek, çıraklık mekanizmasını çökertmek, binlerce yıldan beri oluşmuş usta-çırak ilişkisini, sistemini, örfünü ortadan kaldırmak için yapılanlar herkesin malumu bulunmaktadır. Meslek okulları üzerinde oynanan oyunlar ve bu okullara vurulan darbeler kamuoyu tarafından iyi bilinmektedir. Mesleklerini iyi bilen kalifiye usta eleman açığı arttıkça, özellikle son zamanlarda bu mesele yine gündemimizi işgal etmeye başlamıştır.
Bir mesleğin icrası o mesleği sadece öğrenmekle mümkün değildir. Ayrıca bedeni alışkanlığa ve beceriye de ihtiyaç vardır. İlim, beyinde mevcut elektrik devreleri içinde oluşur ve siz onunla çok iyi teoriler kurarsınız. Oysa beceri beden ile beyin arasındaki ilişkiye bağlıdır. İyi şoför demek arabanın iyi gitmesi demektir. İyi şoför ve iyi arabanın var olması yetmez; ayrıca o şoförün o arabaya alışmış olması gerekir.
Bu bakımdan nazari bilgilerin yanında meslekte amelî beceri de istenir.
Bu amelî beceriler okulda öğrenilemez, bunlar çalışarak öğrenilir.
İşte, bir meslekte beceriyi kazanmak için bir ustanın yanında geçen zaman "çıraklık" zamanıdır. Çırak demek, ustanın yanında becerisini artıran kimse demektir.
Ekonomik, sosyal ve kültürel tarihimizde usta-çırak ilişkisi asker disiplini içinde uzun yıllarda öğrenilirdi. Bu arada o meslekle ilgili nazarî ilmini de çırak ustasından alırdı. Nihayet usta sosyal baskı sonucu atıfet olmak üzere peştamal sarar ve çırağı kalfa yapardı.
Binlerce senedir bilinen bu usta-çırak ilişkisi çeşitli sebeplerden dolayı artık çalışamaz durumdadır, bazı tamir ve tezgah işleri dışında uygulanamamaktadır.
***
Bu usta-kalfa-çırak meselesini daha iyi anlayıp kavrayabilmemiz için pek de eski olmayan yakın ve uzak mazideki uygulamaları kısaca hatırlayalım.
1) Eskiden usta bir evin inşasına temelden başlar ve bitirirdi. Şimdi ise artık işbölümü vardır. Bir usta her şeyi bilemediği gibi böyle bir bilgiye ihtiyaç da yoktur.
2) Eskiden senelerce süren çalışmadan ve eğitimden sonra öğrenilebilen bazı meslekler, şimdi kısa zamanda öğrenilebilmektedir. Çünkü öğrenilecek şeyler azdır.
3) Eskiden meslek değiştirmek çok zor iken, şimdi kısa zamanda yenisini öğrenme imkanı olduğu için yeni meslek değiştirme de imkan dahilindedir.
4) Eskiden sınırlı sayıda usta ve çırak sözkonusu iken, şimdi çok usta ve çok işçi güçlü işletmeler demektir ve dolayısıyla daha çok kazanan işletme demektir.
***
Bununla beraber Türkiye de usta-kalfa-çırak ilişkisi devam etmektedir. Çünkü Türkiye henüz planlı projeli döneme geçememiştir. Bugün dünyada yeniden usta-kalfa-çırak dönemine dönülmektedir. Çünkü büyük işletmeler çalışamaz olmuşlar, çalışsalar bile yeterli derecede verim elde edememektedirler. Bundan dolayı yan sanayi üretimi ile küçük işletmelere gidilmektedir. Küçük işletmeler de binlerce yıllık usta-kalfa-çırak ilişkisi sistemine dayanmaktadır.
Tarımda ise zaten usta-kalfa-çırak ilişkisi ya da dede-baba-oğul dayanışması dışında başka türlü bir şey yapmak mümkün değildir. Çünkü tarımda sanayide olduğu gibi seri üretim yapılamamaktadır.
İşte, KİT lerin bir görevi de, bilinen usta-çırak ilişkisi içinde gelişmiş sanayinin sorunlarını çözmek olacaktır. Yani halk usta-kalfa-çırak usulü içinde eğitilmeli ama gelişmiş sanayiye cevap verecek şekilde mesele çözümlenmelidir.