URFADA BERBERLERİN IŞİD TRAŞI!

Abone Ol

İstanbul’da ülkücüler, Koreli çekik gözlüleri, “Uygur Türklerine zulmeden Çin yönetiminin ajanı” sanıp dayak atmıştı ya! Güneyde de her sakallıyı IŞİD’çi sananlar çoğalmaya başlamış. Özellikle devlet veya Kürtçü çevreler nezdinde!

Bugünlerde Şanlıurfa’da en çok kazanan meslek grubu sizce kim Çiğköfteci, lahmacuncu, lokantacı, mobilyacı, sanayi esnafı… Yok, tahmin edemediniz… Kuaförler…

Diyeceksiniz ki 2014 rakamlarına göre nüfusu 1 milyon 800 bin olan bir ilde bu çok normal. Halfeti, Hilvan, Bozova, Harran, Ceylanpınar, Birecik, Akçakale ve Suruç… Artı, Hz. İbrahim AS’ın şehri Urfa’da bu sekiz ilçeye denk Suriyeli nüfus yaşıyor. Tahmini 550 bin. Bu kadar insan düzenli olarak saç tıraşı olursa tabii ki berberler en çok işi yapar.

İyi de gıda sektörü de öyle… O yüzden bu kez işin rengi biraz farklı. Özellikle Suruç intihar saldırısı ve 23 Temmuz’da Kilis Erbeyli’de, IŞİD’in bir astsubayımızı şehit etmesinden sonra.  Türkiye, bu örgüte karşı askeri operasyon da başlatınca IŞİD resmi “tehlike” haline geldi malum!

İstanbul’da ülkücüler, Koreli çekik gözlüleri, “Uygur Türklerine zulmeden Çin yönetiminin ajanı” sanıp dayak atmıştı ya! Güneyde de her sakallıyı IŞİD’çi sananlar çoğalmaya başlamış. Özellikle devlet veya Kürtçü çevreler nezdinde! Urfalılar da, pisipisine dayak yememek için birbirine “Abdurrahman Abi Sakalını kes!” diye tavsiyede bulunuyormuş. Kuaförler de harıl harıl sakal kesiyormuş!

TÜRKÇE BARIŞ, KÜRTÇE SAVAŞ!

Dünya Gizli Devleti adına 1980 öncesi Türkiye’de at oynatan Derin Devlet, Malatya’yı da sağ-sol ile adeta kasıp kavuruyordu. Hamido lakaplı Hamid Fendoğlu ise Malatyalıları, İslamcı-Kürt kimliği ve halkın üzerindeki etkisiyle sakinleştiriyordu.

Bir keresinde yine bir olay vuku bulmuştu. Dönemin zihniyetine sahip vali, “Sen topluma Türkçe diyorsun ki vurma vurma vurma. Sonra gidip arkadan Kürtçe vur, vur, vur” diyorsun!

Aslında Hamido tersini yapıyordu. Planı bozuyordu yani. Bu yüzden 17 Nisan 1978’de evine gelen şüpheli bir paketle kendisi, gelini ve 2 torunu hayatını kaybetmişti. Malatya günlerce karışmıştı.

Şimdi HDP de Çözüm Sürecinin başından beri Türkiye kamuoyuna Türkçe “Barış, barış, barış” derken, öte yanda Kürtçe, “Dağlara gel dağlara” demiş anlaşılan. Sırtını dağlara dayamış! Kürt siyasal hareketi de böylece; emanet oylar, barışçı siyaset ile her gün şehit cenazeleri gönderen dağdaki katil teröristler arasında sıkışmış kalmış. Bizce Amerika, Avrupa ve esas Terörist İsrail’in güdümündeki Kandil’le birlikte hareket edip de HDP’nin eline ne geçecek. Bugünkü iktidar gelip geçer. Yeni bir Dünyanın öncüsü Türkiye ise, HDP’ye de Kürtlere de, Ortadoğu’ya da daha çok şey vaat eder.

DERHANELERDEKİ KRİPTO AK PARTİLİLER

Türkiye garip bir ülke. Farklı yapılanmalar, ittifaklar, aniden patlak veren “kripto savaşlar.” Anadolu, dünyanın mücadele üssü adeta. Güneyde sıcak terör çatışması hariç, fiili bir savaş olmasa da sürekli bir mücadele, siyasi savaş yaşanıyor ülkede.

Malumunuz 28 Şubat sonrasında da yeni bir ortam doğdu. İslam’ın aşırı sert ve aşırı ılımlı olmayan orta yol makul anlayışı Milli Görüş’ün kimilerince saf dışı edilmesinden sonra yeni ittifaklar doğdu. Farklı kesimlere ve bütün dünyaya açılmış cemaat ve yenilikçi hareket, Batı ile uyumlu halde el birliğiyle inşa ettikleri Ilımlı İslam anlayışında buluştular. Gayet de iyi anlaştılar. Birlikte Türkiye’yi yönetmeye başladılar. “Cemaat ne istediyse Erdoğan verdi.” Cemaat de, Hükümete destek için “gerekirse mezardakileri bile devreye soktu!”

AK Parti, cemaatle el ele verip yılların derin yapılanmalarını, Ergenekon’u kuru-yaş demeden tasfiye etti. Sonra ne oldu, neden olduysa kimseler pek anlamadan kılıçlar birbirine karşı çekildi. Beddualar havada uçuştu. Acımasız bir savaş başladı!

Bürokraside yıllardan beri ilmek ilmek dokunan namazlı-niyazlı cemaat mensubu gayet de iyi organize olmuş kesime, “paralel yapı” denilerek tasfiye edilmeye başlandı. Hem de İslamcı bir iktidar tarafından. İlk hedef dershaneler oldu. Kapatılması için kanun çıkarıldı. Camia adeta şoke oldu. Cemaat de, gazeteleri, televizyonları ve bilumum gücüyle Hükümete karşı, zerre geri durmadan mücadeleye başladı.

İşte kulisimiz tam da burada. Hükümetin, 2 yıl önce tam destek verdiği Cemaatin dershanelerine devam eden AK Partili üst düzey bürokratların çocukları ne olacaktı. Öyle beklenmeyen mücadele idi ki bu, bırakın şimdiyi, çocuğu daha önceden cemaatin dershanesine gitmiş AK Partili bürokratlara bile “mim” konuyordu.

Bizden duymuş olmayın ama çözüm şöyle bulunmuş. Halen cemaatin dershanesine devam eden Hükümet bürokratlarının çocukları gerçek adlarıyla değil, kod adlarıyla kayıt yaptırıyormuş. Çocuklar; arkadaşlarından, başarılı bulduğu dershanesinden sınava kadar ayrılmak istemiyormuş. Babalarına zarar vermesin diye dershaneler de özellikle soyadlarını değiştiriyormuş! Şu komediye bakın! Dedik ya, Türkiye garip bir ülke!

NE VAR NE YOK!

-Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM Başkanlık Divanının kendisini ziyaretinde MHP’lilere RTE markalı kravat hediye etmişmiş…

-Devlet, MİT, Emniyet, Genelkurmay ve MSB olarak geçtiğimiz günlerde Devlet’i ziyaret emiş. Yalnız MİT Müsteşarı Hakan Fidan MHP’ye 50 kişilik koruma ekibiyle gelmiş. Korumaların ayaklarında Amerikan ayakkabıları dikkat çekmiş.

-Milletvekili aday adaylığı, Cumhurbaşkanının sitemi, adaylığını geri çekmesi, afişe olması stres yapmışmış. Fidan’ın kilo aldığı görülmüş. X-Ray cihazından geçmemiş. MHP’nin önü adeta miting alanı gibiymiş!

-Doğmamış çocuğa don biçilemezmiş ama, doğacak çocuk için de erken seçimde yeni ittifakların dumanı tütüyormuş!